Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
Kübra
Kübra
@kubraa01
Lisans
238 okur puanı
Haziran 2018 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
Cengiz Aytmatov'un kalemini tartışmaya gerek olmadığı herkesçe bilinir. Her kitabı insanı içine çekiyor. Okur, kitaptaki karakterlere o kadar alışıyor ki kitap bittiğinde bir boşluğa düşüyor. Cemile'de de böyleydi Elveda Gülsarı'da da... Gün Olur Asra Bedel'e gelecek olursak, trenlerin gelip geçtiği yollardan birinde görevli Yedigey'in en yakın dostunu kaybetmesi sonucu onu defnetmek için çıktığı yolculukta, yıllardır yaşadığı anılarını hatırlaması ile kitap devam ediyor. Aytmatov' un anlatımı ve çevirmenin ustalığı ile kitap öyle güzel bir hal alıyor ki hiç bitmesin istedim. Aytmatov, çağdaş Türk edebiyatlarının tartışmasız en iyi yazarlarından biri.
Firavun İmanı, Sakarya Meydan Muharebesi, Ankara'nın önemli bir hale gelmesi, meclise giren iki yüzlüler, Gazi Paşa'nın etrafındaki çıkarcılar, İzmir'in işgali ve kurtuluşu, Atatürk'e yapılan suikast girişimi gibi birçok tarihî olayı içinde barındırıyor.
Asıl konu ise, kitabın adından da belli oluyor. Hz. Musa, inananlar ile denizin ortasından adeta bir yol varmış gibi geçerken, Firavun ve adamları onları takip eder ve onlar denizin ortasında iken deniz tekrardan meydana gelir, hepsi suya düşerler. Firavun o zaman iman ettiğini söyler, can korkusundan dolayı, kendini düşündüğü için... Kitapta da vatan toprağı gidecek diye korkup, didinip çalışanlar bir taraftadır. Diğer tarafta ise çıkarları için düşmanla işbirliği yapanlar, savaşı Türklerin kazanacağını hissedince işbirliğini bırakıp Gazi Paşa'nın yanından ayrılmayanlar vardır. Bunların imanı Firavun imanı gibidir. Tek dertleri denize düşmemektir.
Okuyun, okutun!
Merhaba.
Huzur, başlangıcından sonuna kadar büyük bir huzursuzluğun hakim olduğu bir kitap. Aslında okuduğum diğer kitaplardan büyük bir farkı da var: fikir tartışması. Çoğu romanda bir konu çevresinde ilerleyen olaylar vardır. Bu kitapta ise tek bir konu yok. Harp çıkmasından endişe eden halktan da bahsediliyor, milli benlik duygusundan da. Aşktan da bahsediliyor, insanın din ile olan ilişkisinden de... Konunun bu kadar çok ve iç içe olması, insanın okurken düşünmesini, sorgulamasını sağlıyor. Ahmet Hamdi Tanpınar'ın uzun uzun anlattığı, betimlemelerde bulunduğu sayfalarda adeta kitabın bir karakteriymiş gibi hissediyor insan.
Kitap dört bölümden oluşmakta: İhsan, Nuran, Suat, Mümtaz. Bir insanın kendi zihniyle nasıl mücadele ettiği ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi. Ahmet Hamdi Tanpınar kaleminin gücünü bu kitapta gözler önüne seriyor.
Okuyun, okutun!
Okur Takip Önerileri
Servet-i Fünun'un karamsarlığı ve ümitsizliği romana yansıtılmış. Halit Ziya Uşaklıgil'in kaleminin gücü, baştan sona esere yansıyor.
Ahmet Cemil hayallerinin peşinden koşarken arkasına baktığında kocaman bir enkazla karşılaşır. Büyük bir ruh buhranı içine düşen Ahmet Cemil, düşüncelerinin bile kendini bulamayacağı bir yere, tüm varlığını geride bırakarak gider. İçine gömdüğü acılarıyla...
Okuyun, okutun!
Merhaba.
Öncelikle kitabı çok beğendiğimi söyleyerek başlıyorum incelemeye. Tamamen objektif bir şekilde yazılmış, Enver Paşa'nın doğrularıyla yanlışlarıyla anlatıldığı en iyi incelemelerin başında geldiğini düşünüyorum. Yazar sade ve anlaşılır bir dil kullanmış. Kitabın sonunda fotoğraf albümüne yer verilmiş, aynı zamanda Paşa'nın resim yeteneğini de gözler önüne seren karakalem çalışmaları da incelenmeye değer. Her yönüyle muhteşem bir kitaptı. Enver Paşa'nın hayatını merak eden, sağlam bir kaynak arayan herkese önereceğim bir eser.
Bir Mülkiyet Kalesi, II. Abdülhamit döneminden Mustafa Kemal Atatürk'ün cumhuriyeti kurmasına kadar olan dönemi, bir Anadolu köylüsü olan hünkar yaveri ve saray marangozu Mahir Efendi'nin hayatı üzerinden anlatmaktadır. Büyük bir imparatorluğun yıkılışına, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuna şahit olacağınız muhteşem bir eser. Kemal Tahir bu romanında dönemin şartlarını, savaş alanlarını büyük bir dirayetle anlatırken; aynı dirayetle dönemin aile yaşantısından da bahsetmektedir.
Merhaba.
Dalkavuklar Gecesi ve Z Vitamini'ni okumadan önce beklentim çok yüksekti ve gerçekten beklentilerimi tamamıyla karşıladı bu kitap. Atsız'ın kalemini çok seviyorum. O kadar açık sözlü yazıyor ki. Yaşadığı dönemi kimseyi umursamadan sonuna kadar eleştiriyor. Dalkavuklar Gecesi'ndeki tasvirleri, kişilere bakış açısı ve o dönem yazdığı bir kitapla aslında bugünü de anlattığını gördüm. Kitapta dalkavukların savunulup, asıl kahramanların nasıl haksızlığa uğradığı anlatılıyor. Kitabın sonunda yer alan ve halktan birinin dalkavuklara , "Hangi kahramanlar gecesi? Kahramanlar öldüler. Bu gece dalkavuklar gecesidir." demesi zaten her şeyi özetleyen cümle.
Z Vitamini'ne gelince, gerçekten çok güldüğüm bölümleri olan bir kitaptı. Kitapta o dönemin yönetiminde, yönetime yaranmaya çalışan yazarlardan kim varsa, hepsini bu kitapta toplamış. Öyle güzel yerlere değinmişti ki kitapta, o dönem kimsenin söyleyemediği şeyleri Atsız yazmıştı. Muhteşem bir eleştiri örneği Z Vitamini. Kitabın son şehitlikte geçen kısmı ancak bu kadar muhteşem olabilirdi.
Okuyacak olanlara şimdiden iyi okumalar.
Merhaba.
Kitap Atsız'ın okuduğum üçüncü kitabıydı. Bozkurtlar ve Deli Kurt gibi çok etkileyiciydi. Atsız'ı ilk defa okuyacaklara bu kitabı önermem. Çünkü kitapta ağır bir ruh tahlili var. Ama şunu da söyleyebilirim, yazarın her kitabı gerçekten hayranlıkla okuyacaksınız. Öyle mükemmel bir olay örgüsü var ki hiçbir şekilde insanı sıkmayan kitaplar.
Kitabın içeriğine gelecek olursam, bir asker olan Selim Pusat'ın ordudan atıldıktan sonra yaşadığı buhranı , aile hayatını ve bununla birlikte yaşadığı olayları anlatan bir kitap. Hayal ve gerçek iç içe anlatılmış. Milliyetçilik, kralcılık vurgusu yapılırken bir yandan da aşkı küçümseyen bir adamın tutulduğu aşk ele alınıyor.
Okuyacak olanlara şimdiden iyi okumalar.
Merhaba.
Yaşar Kemal'in okuduğum ilk kitabıydı. İlk sayfalarda gerçekten zorlanılıyor. 50 sayfa falan geçtikten sonra kitabın konusunu kavradım. Kitap tasvirlerle dolu. Kitapta anlatılan her şey hayal edilebilir bu tasvirlerle. Kitap iki seriden oluşuyor. Olay örgüsü çok fazla.
Kitabın içeriğine gelecek olursam, Derviş Bey ve Mustafa Beyin kan davasını, feodal sistemin yavaş yavaş ortadan kalkışını, yeni yetme ağaların bu iki ağayı sevmeyecek onları sürgün etmek istemesini, halkı ezdiğini anlatan kitap bunun yanı sıra bu iki gelenekçi ağanın kan davasında ölen yanaşmaları da konu alıyor.
Yaşar Kemal'i ilk defa okuyacaklar için ağır bir kitap. Okuyunca anladım.
Okuyacak olanlara şimdiden iyi okumalar.
Merhaba.
"Bozkurtlar"dan sonra yazarın en çok merak ettiğim kitaplarından biriydi ve bir günde bitirdim kitabı. Sürükleyici, merak uyandıran aynı zamanda muhteşem bir kurgudan oluşan kitap gerçekten okunmaya değer. Osmanlı dönemindeki taht kavgalarından biri ve bu yüzden bambaşka bir hayat süren bir adam var. Kitapta çocukluğundan gençliğine, gençliğinden artık daha olgun bir insan oluşuna kadar ki süreçte neler yaşadığı anlatılıyor. Yine milliyetçilik ön planda. Bunun yanında aşkta kitabın teması sayılabilir. Sonu pek tahmin edilemeyen bir kitap.
Okuyacak olanlara şimdiden iyi okumalar.
Merhaba.
Büyük bir hevesle başladım kitaba. Yazarın okuduğum ilk kitabıydı. "Bozkurtların Ölümü" ve "Bozkurtlar Diriliyor" adlı iki kitap yazarında izniyle birleştirilmiş. Çok daha güzel olmuş. Betimlemelerle, akıcı bir üslup kullanılmış. En önemlisi de geçmiş çok gerçekçi bir dille anlatılmış. Bozkırı görmeden bu kadar iyi tasvir eden Atsız, kim bilir görse neler yazardı?
Kitabın içeriğine geleyim. Kitapta Göktürk dönemi anlatılmaktadır. Kürşad ve 40 çerinin ayaklanmasıyla son bulan "Bozkurtların Ölümü", daha sonra II. Göktürk Devleti'nin kuruluşunu anlatan "Bozkurtlar Diriliyor" ile devam ediyor kitap. Kitapta çok vurgulanan milliyetçilik, o dönemki inanç, düşmanlarımız, yaşantımız anlatılırken bir yandan aşk, intikam, öfke duyguları da ön plana çıkıyor. Kitapta birçok bilmediğimiz ya da günlük hayatta duyup anlamını bilmediğimiz kelimenin de anlamını öğrendim. Gerçekten çok beğendiğim ve bitirdikten sonra tekrardan açıp okuduğum nadir kitaplar arasında.
Okuyacak olanlara şimdiden iyi okumalar.
Merhaba.
Kitabı bir cümleyle merak edip başlamıştım.
İlk defa bir aşk hikayesini bu kadar merakla okudum. Louis Aragon'un "dünyanın en güzel aşk hikayesi" dediği Cemile, bu sözün hakkını veriyor. Kitap sade, yalın bir dille yazılmış. Kırgızistan'da savaş döneminde yaşanılan bir hikaye bu. Bozkır'ı ve karakterleri çok iyi tasvir eden Cengiz Aytmatov, muhteşem bir kitaba imza atmış.
Kitabın içeriğine gelecek olursam,
Cemile büyük bir konağın gelinidir ve bir gün yaşadıkları yere bir yaralı askerin gelmesiyle başlar her şey. Hiç kimsenin anlamadığı bir aşk birdenbire ortaya çıkar. Aslında kitap ilk başlarda gayet sakin bir şekilde ilerlerken sona yaklaşan sayfalarında heyecan doruklara çıkıyor diyebilirim.
Okuyacak olanlara şimdiden iyi okumalar.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Merhaba.
Kitabı bitirdikten sonra defalarca okuduğum bölümleri oldu. Kitap Kafka'nın ölümünden sonra basılmış zaten yaşıyor olsa buna izin vermezdi Kafka'nın yaşamını okuyanlar bilirler. Kitap içeriğinde bitkin, yorgun ve hasta bir adamın tek yaşam sevinci olan kadına yani Milena'ya yazdığı mektuplar var. Kafka'yı araştırmak isteyenlerin ilk okuması gereken kitaplarından biri. Çünkü Kafka bu kitapta tamamen kendi duygu ve düşüncelerini saf, yalın bir şekilde dile getiriyor. Aşkın doruk noktalara ulaştığı bir kitap diyebiliriz. Sıkılmadan okuduğum bir kitaptı. Okuyacak olanlara şimdiden iyi okumalar.
