Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bendeniz ayrıca hiçbir millete mensup değilim. Sadece Yek’im. -Serseri! Milliyetsiz adam olur mu? - Yaşamak için muhakkak bir millete mensup olmak mı lazım, Selim Beğ? - Elbette. Hayvanların milliyeti olmaz! - Ne çıkar efendim? Đnsan, hayvan… Hatta ot ve camad…Hepimiz aynı kökten gelmiyor muyuz? - Ne derin fikirler!.. Fakat bugünün gerçekleriyle bağdaşmasına imkan yok. Milletler olmayınca birbiriyle çarpışacak orduları nasıl kuracaksın? Bir tarafta insanlar, bir tarafta da otlar veya madenler mi bulunacak? - Ordular kurup çarpışmak için bir mecburiyet yok ki Selim Beğ! Bu dünyanın nimetlerinden bol bol faydalanmak dururken neden ordular kurulsun? Neden kanlar dökülüp kahramanlar toprağa serilsin? - Ya ne yapılsın? - Yaşansın efendim, yaşansın… - Evet yaşansın… Ciddi maksatlar kaybolsun. Yalnız eğlenilsin ve kudurmuş kart köpekler, zevk felsefesi uğruna torunu yaşındaki kızlara sarkıntılık etsin, değil mi?
Sorun olmamaya doğru giden sorunumuz
-Ciddî maksatlar kaybolsun. Yalnız eğlenilsin ve kudurmuş kart köpekler zevk felsefesi uğruna torunu yaşındaki kızlara sarkıntılık etsin, değil mi ?
Reklam
“Evet yaşansın...Ciddi maksatlar kaybolsun.Yalnız eğlenilsin ve kudurmuş kart köpekler zevk felsefesi uğruna torunu yaşındaki kızlara sarkıntılık etsin , değil mi? “
–Evet yaşansın... Ciddî maksatlar kaybolsun. Yalnız eğlenilsin ve kudurmuş ve kudurmuş kart köpekler zevk felsefesi uğruna torunu yaşındaki kızlara sarkıntılık etsin, değil mi?
Günümüzden bahsediyor...
* "Evet yaşansın... Ciddi maksatlar kaybolsun. Yalnız eğlenilsin ve kudurmuş kart köpekler zevk felsefesi uğruna torunu yaşındaki kızlara sarkıntılık etsin, değil mi?"
Sayfa 99
aman ne güldüm :))
Ev sahibi, nükteci kişiliğin konusunda konukları önceden uyarmış. Nezaketle içeri giriyorsun; çok da şıksın; ev sahibesinin önünde yerlere kadar eğiliyor, ona iltifatlar yağdırıyorsun. Herkesin seni izlediğini büyük keyifle duyumsuyorsun, havalara girmeye hazırlanıyorsun. O da ne, aman Allahım, salonun bir köşesinde, senden önce gelen ve böyle bir
Reklam
Eli yüzü düzgün bir topluluğa davet edildiğini düşün, çünkü böyle ortamlarda bulunduğunu sanıyorum. Yüksek dereceden bir memurun gününe davetli olarak bir akşam partisine gittin. Ev sahibi, nükteci kişiliğin konusunda konukları önceden uyarmış. Nezaketle içeri giriyorsun; çok da şıksın; ev sahibesinin önünde yerlere kadar eğiliyor, ona iltifatlar
Rakibinden kurtulmak için sevinçle alıyorsun kâğıtları; oo, yeni bir dehşet! İkiniz de aynı masadasınız. Vazgeçmek olmaz; zira partnerleriniz senli benli, güler yüzlü iki sosyete hanımı. Hemen masaya geçiyorlar, çevrelerinde yakınları, dostları... Herkes iki yazarı dinlemeye can atıyor; gözlerini sizlerden ayırmadan ilk sözünüzü yakalamaya çalışıyorlar. Rakibin sakince bayana dönüyor: “Sanırım dağıtılacak ilk kart siz olacaksınız hanımefendi!..” diyor. Herkes gülümseyerek birbirine bakıyor; nükte başarılı olmuştur ve yüreğin kıskançlıkla daralıyor birden. Kâğıtlar dağıtılıyor. Kartlarını açıyorsun: Üçlü, ikili, altılı ve en büyüğü vale. Dişlerini gıcırdatıyorsun, rakibinse gülüyor. İyi kart gelmiştir, elini gururla gösteriyor. Bakışların donuklaşıyor. Bütün yıl ev sahibesinin dolabında sakladığı ve yalnızca melekler gününde çıkardığı, gurur duydukları atadan kalma kunt şamdanı kavradığın gibi, var gücünle rakibinin alnına fırlatıyorsun. Çığlıklar, bir şaşkınlık ki sorma! Herkes ayağa fırlıyor; sizlerse kudurmuş köpekler gibi köpükler saçarak, saç saça baş başa birbirinize giriyorsunuz.
Eli yüzü düzgün bir topluluğa davet edildiğini düşün, çünkü böyle ortamlarda bulunduğunu sanıyorum. Yüksek dereceden bir memurun gününe davetli olarak bir akşam partisine gittin. Ev sahibi, nükteci kişiliğin konusunda konukları önceden uyarmış. Nezaketle içeri giriyorsun; çok da şıksın; ev sahibesinin önünde yerlere kadar eğiliyor, ona iltifatlar
20 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.