Allah Elçisi, yüreği bütün pisliklerden arınmış yepyeni bir nesil yaratmak istiyordu. Beyni, düşüncesi ve bilinci Kur'an'ın içerdiği ilahi yöntemden başka şeylerden tamamen arınmış, saf, arı-duru bir nesil... İşte o nesil sadece ve sadece bu kaynaktan susuzluğunu gideren bir nesildi. Tarihteki eşsizliği bu yüzdendi. Sonra ne oldu? Kaynaklar karıştı, safiyet bozuldu! Bu neslin ardından gelen kuşakların beslenme kaynaklarına Grek felsefesi ve mantığı Pers efsaneleri ve düşünce biçimleri, Yahudi hurafeleri ve Hristiyanlık mistisizmi, bunların dışında kalan diğer kültür ve medeniyetlerin tortuları karıştı. Bütün bu sayılan kültür ve medeniyet öğeleri Kur'an tefsirlerine, kelam ilmine, fıkıh ve fıkıh usulüne de bulaştırıldı. O nesilden sonra gelen bütün nesiller bu bulanık kaynaktan beslendiler. İşte bundan dolayı o evsafta ikinci bir nesil kesinlikle gelmedi. O nesil ile öteki nesiller arasındaki açık farklılıktaki birincil faktörün kaynakta meydana gelen bu bulanıklıkta olduğunda kuşku yoktur.
Felsefi kültür, mektebin temel taşıdır. 20. asır mektebinin kapısına '' felsefesi olmayan milletin mektebi olamaz'' cümlesini yazmak gerekir.
Reklam
Guzelmis
Epikuros'un bu temel görüşünden hareketle, insana hayat karşısında nasıl davranacağını bire bir öğretemeyen bütün disiplinleri, örneğin tarihi, matematiği ve edebiyatı bir tarafa bırakır. Eski inanç sistemlerini, felsefeleri ve kültürel anlamda bütün yoz fikirleri, bunları gençlerin zihnine zerk edip onları gerçek yaşamdan uzaklaştıran eğitimi tümüyle lanetler, hatta öğrencisi Pythokles'e "Bin kayığına açıl, uzaklaş tüm kültür hayatından!" diyecek kadar.
Sayfa 286 - Alfa|Felsefe, Bailey 1928: 233; Diogenes Laertios, 10.6.Kitabı okudu
Bazen bir kitap bir başka kitaptaki tek bir cümle üzerine yazılmış 100 kitabın yorumu olmuştur. Oysa eserini yürürken yaratan yazarın böyle prangaları yoktur düşüncesi başka ciltlerin kölesi değildir doğrulamalarla hantallaşmamış başkalarının düşünceleri ile ağırlaşmamıştır başkalarının açıklamalarını ihtiva etmez Sadece düşünce mahkeme ve karardan ibarettir hareketten dürtü den doğan bir düşüncedir bu onda bedenin esnekliğini enerjisini dansın ritmini duyumsarız düşünce kültür ve geleneğin yarattığı karmaşa lardan belirsizliklerden engellerden ve kalıplardan azadedir sadece şeyin kendisi hakkındadır. Ortaya uzun kılı kırk yaran eleştirel bir yorum değil hafif Ama derin düşünceler çıkacaktır asıl zorluk İşte budur düşünce ne kadar hafifse o kadar çok yükselir ve kanaatin takdirin yerleşik düşüncenin dipsiz bataklığından hızla uzaklaşarak derinleşir kütüphanelerde doğan kitaplarsa ağır ve sığdır birer kopya seviyesinde kalırlar ancak
TAOCULUK Çin kökenli dinî-felsefî sistem. Taoculuk (Taoizm, Daoizm), Konfüçyüsçülük’le birlikte 2000 yıldan fazla bir süredir Çin’de hayatın her alanını biçimlendirmiş iki büyük yerel dinî-felsefî sistemden biridir. Temelinde “yol” mânasında tao (dao) kavramının yer aldığı Taoculuğun Çince karşılığı Dao-cia’dır (yolun nesli). Kökeni eski Çin
Son kralı son papazın bağırsaklarıyla asmaktan bahseden tüm o cesur konuşmalara rağmen "Aydınlanma filozoflarının yazılarında Hristiyan felsefesi," Becker'e göre, "tarih anlatılarımızda hayal edilgelenden daha fazla yer kaplar."
Sayfa 36 - Yordam kitap 3.basım çeviri selin dingiloğluKitabı okudu
Reklam
987 öğeden 831 ile 840 arasındakiler gösteriliyor.