Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Canadalı arkadaşımla dışarıya veda yemeğine çıktık … yaptıgı mesleği bırakıp ünv gitmeye karar verdiğini 4 üncü dilini anadili yapmaya ama ondan önce Maci Piçu’ya gideceğini bir süre orada kalacağını söyledi cuma günü son işgünüydü … Konuşmamızın en can alıcı cümlesi “bir ev bir araba almak için harcanmış bir ömür ve tüm hayalimin bu kadar olması benim için çok acınası olurdu “dedi … bizim DNA bu var biz böyle kodlandık bize kimse hayallerin nedir diye bile sormaz sisteme kusursuz hizmet etmeni bekler demedim aynı ayakkabıyı giymeyen birine yolun ne kadar can atıcı olduğunu anlatmak çok acınası bir durum olurdu benim için de …
Yüzyılı Aşkın Soru: Dostoyevski mi Tolstoy mu?
Yüzyılı aşkın ve herkesin en az bir kere kendine sorduğu bir soru. Tolstoy mu yoksa Dostoyevski mi? Bu soruya bir şekilde herkesi herkesle kıyaslayabilen, rekabete sokabilen bizim coğrafyamızda daha sık rastladığımı da rahatlıkla söyleyebilirim. Lafı çok uzatmadan konuya gelelim. Böyle bir kıyas sonucunda ulaşacağımız sonuç boş küme
Reklam
Merhaba arkadaşlar. ❤️ Gözlemlediğim kadarıyla bazı okurlarımız bazı paylaşımlara karşı fazla yargılı olmuyorlar mı sizcede? Son zamanlarda paylaşımların altında sık sık karşılaşır oldum "Git twitter'da paylaş," "Yettiniz artık," "bıktık sizden" gibi gibi. Şahsi düşüncem olarak kendi adıma söyleyebilirim ki fazla yargılı olmak iyi birşey değil. Her şey dozunda iyidir ne azı ne fazlası. İnsanlar arasında samimiyeti artıran arkadaşlık bağı yaratan bir şey neden kötü olsun ki? Hepimiz kendi hayatımızda kusursuzmuyuz ki başkalarından kusursuz davranışlar bekliyoruz? Arkadaşların paylaşımı altında bazı saygısızca yorumlar gördüğüm için düşüncelerimi yazmak ihtiyacı duydum. Saygıyla, sağlıcakla kalın 🌹
Şafak sökmek üzereydi. Ayın otuzuncu şafağıydı. Dört gün önce bu vakitlerde Kocatepe’den atılan topların gümbürtüsü biter bitmez çıkmıştık mevzilerimizden. Dört gündür o toplar içimizde gümbürdemeye devam ediyordu. Henüz yeni başlamıştık. Düşman hattını altı ayda geçebileceğimizi duymuştuk. O gece cesetlerden toplayabildiğim kadar mermi topladım.
Ah insan evlâdı ah! Hayvanların yaşam alanını işgal ettiniz, bazılarınız yetmedi zarar verdi bazılarınız ise onlara yapacağı en küçük iyiliği gösteriş haline getirip "iyi" birisi olduğunu göstermeye çalıştı.Bizde bunları yapana " la ne iyi insanlar var" dedik. Hani olurya birisinin tüm hakkını elinden alır.sesini çıkarmasın diye az hak tanırsın ve o insan kendini özgür zanneder ,sen yaptın özgürlüğü zanneder ve minnettar kalır. Aynen o mesele. Ses yok onlarda İnsanlarla yarışacak kadar akıllarını kullanamıyorlar Saf ve temizler Hepsi kusursuz ,bir biz kusurlu çıktık. Bizim sayemizde kooskocaman dünya mahvoldu ,olacak . Lütfen bu dünyada kötülük yapılıyor diye sizde boyun eğmeyin,kötülük etmeyin Evet ,bitmeyecek bu dünyada ,bitmesi ütopyadır ama kendi dünyanız sizin elinizde orda siz istediğiniz kadar olacak.herkes kendi dünyasını değiştirsin emin olun sonuç muhteşem olacak.
İnsanlık
Mayıs Ayı Hikaye Etkinliği (Kaç nolu resim olduğunu ön yargıya kapılmadan okumanız için en sona bıraktım.) (Mümkünse şu müzik eşliğinde okuyun. youtu.be/A3CK21RhynY )
Reklam
Siyer dersleri notlarımdan
İnsanî ilişkilerimizi yürütemememizin sebepleri; •Sürekli şikayet etmek. Memnuniyetsizlik... Bulunduğumuz şartlardan sürekli şikayet ediyoruz, hep daha iyisi olsun istiyoruz ama bulunduğumuz durumun belki de bizim için en iyisi olduğunu aklımıza getirmiyoruz. Bizim için yapılan herşeyde memnuniyetsiz olup çıktık. Hâlbuki karşımızdaki insanın
En güzel kaybeden ben olacağım diye söze başladı evli olan. Saçları kızıl hayatı sırlıydı. Tam bir kızılderili olabilirdi birkaç yüzyıl önce farklı bir kıtada doğmuş olsaydı. Beckett benim için söylemiş sanki dedi sonra. Altına çalan kahverengi çalıyordu gökyüzünde ve evli/kızıl olan bu haftaki orkestra içinden seçmesi gerekenleri düşünüyordu.