Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mina S.

Reklam
Gecenin karanlığı aralanıyor ağır ağır: her şey bir önceki gün gibiydi, bir önceki sabah gibi- (Daha önceki gün ve daha önceki gün -ler gibiydi- Işık -bu saatlerde ışık değil loşluk olurdu gene öyleydi.
"Bağ-ı dehrin hem hazânın hem bahârın görmüşüz Biz neşâtın da gâmın da rûzgârın görmüşüz [Zaman bağının baharını da gördük, güzünü de; üzerimizden neş'e rüzgârları da geçmiştir gam fırtınaları da.]
Sayfa 16 - Yûsüf NâbîKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Dünya gamhânedir. Burada talebi çoğaltmamak lazım, emeli çoğaltmamak lazım. Çünkü ecel, emelin önündedir.
"Göz yum cihâna aç gözünü dem gelir geçer Sen göz yumup açınca bu âlem gelir geçer"
Reklam
Sanat, insanın ufkunu genişletir, hayatına bir gaye katar, üreticiliğe sevkeder. Bundan daha güzeli var mı?
Sayfa 180Kitabı okudu
Yemekler dahi tevzi edilirken mahremiyet esaslarına dikkat ediliyor. Ayrıca haremlik ve selâmlık bölümlerinin kapıları ayrı oluyor. Boğaziçi'ndeki yalılarda selâmlık bölümüne geniş mermer bir taşlıklardan giriliyor. Burada "Sersebil" denilen dört katlı geniş bir havuz vardır. Sersebilden su dolaşırken ses çıkıyor. Su sesi insanı ruhen dinlendirdiği gibi aynı zamanda hanımların sesleri ve gülmeleri, selamlık tarafına geçmiyor, su sesi bastırıyor. Erkeklerde hanımların sesini duymamış oluyor ki asıl maksat budur.
Sayfa 171Kitabı okudu
Peygamber Efendimiz [sallallahu aleyhi ve sellem], "Herhangi bir genç yaşlılığından dolayı bir ihtiyara hürmet ederse, yüce Allah da yaşlandığında ona hürmet edecek kimseler halleder" buyurmaktadır.
Sayfa 105Kitabı okudu
Çocukluğumdan hatırlarım, büyükler bahçedeki gülü, salavat getirerek koklarlardı.
Prof. Gaston Jezz adında bir araştırmacı, Osmanlı aile nizamı hakkında şöyle diyor: “Ben Batılı bir aile hukuk profesörü olarak diyorum ki: Türk milletinin elinden aile nizamını alınız, geriye hiçbir şey kalmaz. “
Reklam
Yahya Kemal günlük hayatta sıkça kullandığımız kavramlara dikkat çekerek şöyle diyor: “Kapıyı kapat, kapattım” denmemeli; Allah [celle celâluhû] kimsenin kapısını kapamasın. “Kapıyı ört” yahut “sırla” denecektir. Lambayı, mumu, elektriği söndürmek sözü, edebe aykırıdır; kimsenin ışığı sönmesin; “Lambayı, elektriği dinlendirmek” , “sırlamak” sözleri kullanılacaktır. Elektriği yakmak yerine “uyarmak, uyandırmak” sözü söylenir. Öyle ki iktiza ederse sûfî, mürşid yahut tarikatta ulu tanınan biri tarafından “Edep ya hu” diye uyandırılır.
Abdullah b. Ömer [radıyallahu anhümâ], Resûlullah Efendimiz’in [sallallahu aleyhi vesellem] şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir: “Kıyamet günü insanların en çok azap çekecek olanı, insanların kendisinde hayır (olduğunu zannedip) gördükleri halde (hakikatte) kendisinde hiçbir hayır olmayan kimsedir.”
Salih b. Hassân el-Ensârî’nin Urve’den [radıyallahu anhümâ], onun da Hz. Âişe’den [radıyallahu anhâ] rivayet ettiğine göre Resûlullah [sallallahu aleyhi vesellem] bir defasında kendisine şöyle demiştir: “(Ey Âişe!) Eğer ahirette bana kavuşmak istiyorsan, dünyalık olarak sana bir yolcunun yiyeceği kadar azık yeter. Seni zenginlerin arasına karışmaman (onlarla oturup kalkmaman) hususunda da uyarıyorum.”
“Temiz olsak belki bu kadar yağmur yağmazdı.”
Nefis muhasebesi sırasında bin taatin yanında bir günahı bile çok görmelidir.
1.309 öğeden 31 ile 45 arasındakiler gösteriliyor.