"Laf taşıyan insanları sevmem." Elini kemikli göğsüme koydu: "Bir kadın her şeyi şura­ da tutmayı öğrenmeli. Anladın mı?" Anlamıştım.
Arslan Yürekli Rişar gurbetten memleketi­ne dönemeden vefât etti. O cesur biriydi. Fakat işe bak ki, ondan sonraki Con, epey tıynetsiz çıkmıştı. Milletine lâf lâ­kırdı dinletemedi. Tebaası büyük bir kartona arzuhâl yazıp adamcağızın önüne koydu. Kral da bu Büyük Karton’a müh­rünü basmaya mecbûr oldu. Papa’nın pompaladığı harp, yi­ne tüccârların işine yaramış, bu tâife ziyâdesiyle zengin olmuştu.
Reklam
Raja’nın Oğlu, Prenses Labam’ı Nasıl Kazandı?
Ülkenin birinde bir Raja yaşardı. Tek evladı olan oğlu, her gün avlanmaya giderdi. Bir gün annesi Rani dedi ki: “Bu üç tarafta dilediğin gibi avlanabilirsin ama şu dördüncü tarafa sakın gitme.” Kadın böyle bir uyarıda bulundu çün- kü dördüncü tarafa gittiği takdirde oğlunun güzel Prenses Labam’ın varlığından haberdar olacağını, sonra da Prenses’i
Babür Şakil doğum gününü o kırık şişelerle dolu meyhanede, ara sıra ağzından uzun cam kırıkları çıkararak sarhoş olmakla geçirdi, akşam olduğunda çenesi kan içindeydi; ama ağzından sızan içki, yaraları dezenfekte etmiş, tetanoz riskini en aza indirmişti. Meyhanede: aşiret üyeleri, şaşı bir fahişe, davullu borazanlı gezici hokkabazlar. Gece ilerledikçe patlatılan esprilerin dozu yükselmiş ve mizahla içkinin karışımından oluşan kokteyl Babür'ü öyle bir çarpmıştı ki bir daha hiç kendine gelemedi. Ne espri ya! Hi-hi-sen-ne-diyorsun-birisi-duyacak küfürleri: Baksana yaar, çocuklar sünnet edildiğinde sünnetçi dua okur bilir misin? Bilmem mi. Peki Bizim Zır Cesaret'inkini kestiğinde ne demiş biliyor musun? Bilmem, ne demiş? Tek bir kelime, yaar, tek kelime, sonra da onu evden atmışlar! Hadi yav, kötü bir laf etti herhalde, söylesene. "Tüh," demiş. Babür Şakil tehlikeli bir alkol tülüne bürünmüş. Komedi kan dolaşımına girip kalıcı bir değişim yaratıyor. Hey bayım, biz aşiret üyeleri için ne derler bilirsin, azıcık vatanseverlik, bol bol cinsellik, doğrudur da, nedenini söyleyeyim mi? Evet. Vatanseverliği ele alalım. Biiir, hükümet pirincimize orduya vermek için el koydu
PROF.DR.FUAT SEZGİN'İN ARDINDAN Fuat Sezgin Hoca’yı, Sefer Turan tarafından kendisiyle yapılan röportaja dayalı “Bilim Tarihi Sohbetleri” isimli kitabıyla tanıdım. Geç tanıdığıma hayıflandım. Sizlerde Okuduğunuzda göreceksiniz ki ülkemizin medar-ı iftiharı bu bilim insanını tanımaya değer bulacaksınız. Çalışma ve meziyetlerini öğrendikçe çok
Bilemiyorum
"Bir keresinde üniversitedeki hocalarımdan biri bir kadını kendine aşık edecek altı sözcük olduğunu söylemişti." Kasıtlı olarak öylesine omuz silktim."O sözcüklerin ne olduğunu merak ediyordum." "O yüzden mi bu kadar çok konuşuyorsun? Onları tesadüfen bulmak için mi?" Laf yetiştirmek üzere ağzımı açtım. Ama gözlerindeki parıltılı fark edince dudaklarımı bitiştirdim ve yüzümün utançtan kızarmasını engellemeye çalıştım. Denna elini koluma koydu."Benim yüzümden susayım deme, Kvothe." dedi nazikçe."Yoksa sesini çok özlerim." Şaraptan biraz içti."Neyse merak etmene gerek yok. Daha ilk tanışmamıza bana o sözcükleri söylemiştin. Sadece burada ne aradığını merak ediyordum,demiştin." Elini kayıtsızca salladı."İşte o anda sana gönül verdim."
Sayfa 493
Reklam
Geri111
120 öğeden 111 ile 120 arasındakiler gösteriliyor.