Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Otomobil boyalarının birçoğu anorganik pigmenttir. Zaten insanlık tarihi boyunca mağara resimlerinden 19.yüzyıl sonlarına kadar badana, fresk, lahit boyaları, fayans, çini, ressam boyası yapımında kullanılan boyar maddeler anorganik pigmentlerdir.
Sayfa 59 - Hiperyayın, 2021Kitabı okudu
Barnabas İncili’nin akibeti nereye varacak?
Barnabas İncili’nin akibeti nereye varacak? 1983 Kışında, Şırnak'ın Uludere kazasına bağlı "Kela Memo" mevkiinde av köpekleriyle avlanmaya çıkan Timurhan Ağa ve adamları bir ara köpeklerini kaybederler. Köpeklerinin yeraltı gibi bir yerden seslerini işitirler. Mağara gibi bir yerden girdiklerinde aşağıya doğru yol olduğunu
Reklam
Kenetlenmiş Gözler (⁠✿
“Bir sözcük var –Kenetlenmiş Gözler demek, ama başka anlamları da var.” “Ne gibi?” “Lahit anlamına da geliyor.” Belirli anlarda, görüsünün yalnızca lahdinin kapağına kadar ulaşabilmesi demekti bu; ölüler için olduğu gibi, kendisi için de, dünyanın içinde bulunduğu mezarın boyutlarına indirgenmesi demekti. “Bu Kenetlenmiş Gözler’le –beni görebiliyor musun peki?” “Sadece bir resim, gerçek olan bir şeyin resmi biçiminde.”
Gezi günlüğüm..
Gün akşam oldu.. Bugün Harran da kerpiç ten, kümbet evlerini gezdik.. Halfeti de baraj gölünde tekne turu.. Gerçek siyah gül göremedik çünkü iki ay sonra güller açıyormuş.. Şanlıufa da güzeldi dümdüz geniş caddeler ve arazi , otantik lahit taşından yapılar.. benim memleketime benziyor, sadece bizde lahit taşından Mardin ve Urfa ya göre fazla bina yok.. Ve, kürkçü dükkanına dönüyoruz artık.. Hepsi çok harikaydı herşey.. ömrüme güzel ve değerli bir anı oldu.. Mutluyum.. Ama yarım ve eksiğim sanki, bir yanım buruk.. binbeşyüz km yolu aşıp geldim, cancağzımı göremedim, ona sarılamadım.. böyle hayal etmemiştim, Neyse nasip değilmiş.. Ben elimden geleni yaptım sonuçta.. 🤫🙈🤷‍♀️
16 lahit önünde çaldığım 16 lavta Boynuzdan simgeyi yak ve de bakma, arkana Kıracağım aynı ya kalp ya da ayna Ve kente göçen her hayalet aklımda yarına pençe hazırlar Ömrüm ki çok bu tenden habersiz İnsanı en çok bir isyan açıklar
“Bir Oğuz gibiyim destan çağında; Ve bir Kürşad gibi Kırklar yuğunda!” “Bir hikmet gibiyim Yesi bağında; Ve bir nağra gibi Kafkas Dağı’nda!” “Bir Türkmen gibiyim Ceyhun suyunda; Ve bir Kıpçak gibi Tuna boyunda!” “Bir Kırgız gibiyim Manas soyunda; Ve bir Korkut gibi şadlık toyunda!” “Bir göçmen gibiyim, obasız yiğit; Ve bir Yörük gibi aldığım öğüt!” “Bir toprak gibiyim Malazgirt, Söğüt; Ve bir anıt gibi Ahlat’ta lâhit!” “Bir şehir gibiyim İstanbul, Roma; Ve bir Kızıl Elma sinmiş ruhuma!” “Bir bekçi gibiyim Âsım oğluma; Ve bir okçu gibi geçtim doğuma!” Okçular Tepesi’nde...
Reklam
Bir yol
Sayfa 77 Bilmem sizde de böyle midir; yolculuk benim üzerimde daima iyi ve unutturucu bir tesir yapar. Istiraplarımızın, üzüntülerimizin mekânla, yahut hayatımizın tabii muhitiyle sikı bir alakası olsa gerek. Bir: muharririn dediği gibi, falan yerde en kesif siddetinde olan bir acı iki yüz kilometre daha ötede ve baska insanlar içinde biraz daha hafif ve daha kabili tahammül oluvor. Bununla beraber acıdan acıya fark var. Ve benimki acılarn en büyüğü, evlat acisıydı, üstelik de yağmur yağıyordu. Oh, size bu yağmurlu günlerin bende yaptığı aksülameli nasil anlatmali? Böyle günlerde ben değişir, büsbütün başka adam olurum. Başka bir adam, tam kelimesi değil... Bütün bir mazi, en kötü, en karanlık, en tamir edilmez taraflarıyla içimde canlanır, hortlaklarımla baş başa kalırım. Böyle zamanlarda hayat sanki bütün çeşmelerini kapatır, yalnız bir tanesi, azap ve üzüntünün kaynaği kalır ve ben onun bulanık aynasında bütün ömrün en kötü muhasebesini yapa yapa kendimi seyrederim. Bu sefer de öyle oldu; her zaman ayak basar basmaz gündelik üzüntülerimden sıyrıldığım, yalnız kendimin olduğum Haydarpaşa Garı bana bu sefer büyük ve karanlık bir lahit gibi geldi. Trene aynı ruh haleti icinde bindim. Izmit'e kadar hep ayni ıslak ve rutubetli hava icinde, tupkı bir olukta seyahat eder gibi geldik. Hiçbir șey düşünmedim, hiç kimseyi görmedim, Sadece vagonların üstüne ve pencerelerin camlarına değdikce yağmurun çikardığı sesi dinledim. Bir tabutta uyananlar, yeraltinın mutlak sessizliğinde kendi nabızlarını ancak böyle dinlerler.
Dili sürçen serçe
ateşin dili ateş ateşi yakmaz ruhumun mihenk hüznüne yerleşince acı her gözyaşı damlasında çırpınarak geliyor nemrut lahit efsane bin bir gece şeklinde mancınıkla dövüyor göğermiş kelimeyi günahların kutlu gününde etten yaratılan balçık aşağı akan kılgı ateşi alınmış magmalar gibi keşmekeş oynuyor dazlak kelimeler en sığ yerinde günahlarının oynuyor elinde ateşin dili
Mecnun'um bi de duanın adını doğru söyleyebileydin keşkim hehe
Bu toprağın altında Antik Roma dönemine ait lahitler var. Hiçbir şeye zarar vermememiz lazım." "Antik mi lahit? Mezarlıkta mıyız şu an biz? Üç kulfallah bi' elham okuyacağınıza mezar mı kazıyonuz? Vallahi çarpılıcaz."
128 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
29 saatte okudu
Ak Hunlar
Yazar eseri için ciddi bir çalışma yapmış,bunu para ve lahit görselleri ve o coğrafyadaki önemli tarihçi ve tarihi kaynaklardan verdiği örneklerde gördüm.Bu titiz çalışmaya rağmen resmi olarak yaklaşık 200 yıllık devletin sadece 3 hükümdarından bahşedilmiş,1 tanesinin hayatı detaylı verilmiş çünkü yazarından belirttiği gibi devlet hakkında yeterli kaynak yok.
Ak Hunlar
Ak HunlarMüslüme Melis Savaş · Selenge Yayınları · 20215 okunma
Reklam
"Saçmalama Mecnun. Bu toprağın altında Antik Roma dönemine ait lahitler var. Hiçbir şeye zarar vermememiz lazım." "Antik mi lahit? Mezarlıkta mıyız şu an biz? Üç kulfallah bi elham okuyacağınıza mezar mı kazıyonuz? Vallahi çarpılıcaz."
Çernobil'deki Ünite 4'ün her şeyiyle birlikte kolayca gömülemeyeceği en başından belliydi ve yeni bir yapıyla birlikte üstünün örtülmesi gerekiyordu. Het ne kadar resmi olarak Nesne Kalkanı adı verilse de bu kalkanı inşa eden insanlar parlak metal ve beton yapıya daha korkunç bir isim verdiler:Lahit.
Sayfa 161Kitabı okudu
Kendinden emin olduğunu anlamak için ruhunu yarıp içine bakmaya gerek yoktu. Bu geniş omuzlar üzerindeki başın duruşu ve göklere dikilmiş sıra dışı irilikteki gözleri onun kendine özgü bir menzil olduğunu zaten gösteriyordu. Kendinden emin olmayan bir adwm böyle kararlı bakamazdı, bakacak bir yeri olmayan da. Bu yüz gibi bu bedenden de ateşinu patlayacağı güne saklayan bir dağın suskunluğunu okudu lahit kopyacısı. Henüz tek başına püskürecei güçte değildi ama bu genç yanardağın ateşi içinde gizliydi. Göz bedendedir, bakış ruhtan. Gözü görürüz, bakış ise bizi görür. Onun için lahit kopyacısının aklında bir çift göz değil bir bakış kaldı. Bu bakışı da bu yüzü de asırlar geçse unutmazdı.
Alelade bir zamanda alelade iki insan gibi karşılaşmış olsalar lahit kopyacısının saçlarına ışıklar düşer, kuşlar konup kalkardı belki omuzlarına. Şimdiyse sadece kaçıp gitmek istiyordu. "Gitme" diye seslendi çukurdan gelen ses, "Umutsuzluğun cesaretini küçümseme ve beni biraz olsun dinle, tanrılar adına yada neye inanıyorsan onun aşkına."
Sayfa 45 - Timaş Yayınları
348 syf.
8/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Selammm Canımlar Beuliss' e hepiniz hoşgeldiniz Evet evrenimizin ismi Beuliss. Buradan bakınca kitabımızın fantastik olduğunu çok net anlıyoruz bence. Konusuna gelecek olursak; Merien Beuliss Krallığının en güçlü ve tek kadın komutanıdır. ( Bayılırım güçlü kadın karakterlere azıcık dibim düştü ) Beuliss halkı bir süredir ruhsuzlarla
Ruhçelen Karanlık Çember
Ruhçelen Karanlık ÇemberSelda Ozan Kuruçay · Memphis Yayınları · 013 okunma
546 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.