Ey yabancılar!
İyiliği, doğruluğu fışkıran ağızlardan kaçının
Cenneti, cehennemi sunan dillerden tiksinin
Çünkü onların yalanları, gerçeklerinizden daha çetindir
Çünkü onların ortak kanunları var
Çünkü onlar, yalnız ölecek kadar cesur değiller
Çünkü onlar aynı yüzler ordusu"
Tanrıçayim
Ben kadınım
Doğayim doğuranim
Ayaklarım yerde
Başım güneşte
Dalgalandikca saçlarım
Şimşek çakar
Bulut savururum
Acıyınca kanayinca yüreğim
Yağmur olur gözyaşlarım
Doğayı yeşertirim
Her adımım zelzele
Depremler yaratırım
Zorbalığa baş eğmem
Tufanlar yaratirim aşk tanrıçasıyım
Sevgi dagitirdim yeryüzüne
Şimdi paramparça bedenim
Acı çektirir bana
Doğurduklarim.
Sorgula
Önce kendinden başla
kimsin
nesin
diğer canlılardan
nedir farkın
nasıl var oldun
ya da doğurup bu güne getiren
kimdir seni var eden
sorgula ki
kaybolmuş kimliğini bul
ey insan
gir tarihin derinliğine
araştır
ulaş en eski türüne
geçirmiş olduğun evrime
hatta daha öncesine
köklerini sorgula
ey insan
dün neydin
bugün nesin
nasıl geldin
bu haline
Mehmet Özdemir –Sorgula
Ah benim ilahi erdemim! Tanrı taklitçilerinin şaklayan kırbaç sesine sagirlığım ve körlüğüm riyakarliklarina irin akan bedenlerine... Sus yüreğim ya da çığlıklarina bir kabûs ikram et.
Hristiyan inancına göre Hz. İsa ne yazmış ne de yazdırmıştir. İsa ve havariler döneminde (MS.70'e kadar) Hristiyanlar Yahudilik'ten miras aldıkları kutsal yazılar koleksiyonunu kullanmışlardır; bu dönemde henüz Ahdi Cedit söz konusu değildir. İlk Hristiyanlar yazılı metinlerden çok şifahi geleneğe önem verdikleri için Hz. İsa'nın Mesih'in sözlerini başlangıçta yazıya aktarmamislar , uzun süre şifahi olarak nakletmislerdir. İlk nesil Hristiyanlar gittikçe azalması ve Hristiyanlığı benimseyenlerin zamanla çoğalması neticesinde Hz. İsa'nın sözleri yazıya aktarma zarureti doğmuş,bu sebeple inciller kaleme alınmıştır. Ahdi Cedit külliyatı içinde ilk yazılanlar Pavlus'un mektupları, en son yazılanlarsa Yuhanna'ya aitt olanlardır.
Merhamet istemiyorum, hiç kimsenin acımasına ihtiyacım yok, merhamet de zulmün bir parçası; ne bana acıyın ne de çocuguma. Merhamet zulmün merhemi
olamaz."
Bir şeyler yapıyorum, yürüyorum, konuşuyorum, yemek yiyorum yani her zaman
yaptigim işleri sürdürüyorum ama nasıl anlatsam, bir
boşluk duygusu icinde. Sanki icimde derin bir hiçlik var
kendimizi hayvanlardan ve bitkilerden üstün gormemiz büyük bir aldatmaca, insanlık diye yücelttigimiz şey aslında ne aşağılayıcı bir kavram diye düşündüm.
Huzursuzluk Zülfü Livaneli
gazeteci bey oğlum, bunları da yaz ki herkes gerçegi ogrensin. Bizim,
Muhammed'in torunu Hüseyin bin Ali'yi katleden Halife Yezid'le hiçbir ilgimiz yoktur. Tanrımız Ezd'dir.
Melek Tavus'un diger meleklerden farkını sorma cesaretini gosteriyorum. Çünkü diyor, hem iyiligi hem kötülüğü barındırır, aynen insan gibi. Her insanın içinde iyi ve kötü, yan yana durur.
Hangisini beslersen o galip gelir. Diger dinlerin tanrılanrı da oyle degil mi? Hem odüllendirici, hem cezalandırıcı bir tanrı o da. Büyük dinlerin tanrısı gibi. "Bana inanmayanın boğazından aşagi erimiş kurşun dokerim" diyen bir tanrı, sadece iyi olabilir mi sence evladım? Kullarını en agir işkencelerle korkutan bir tanrıya iyi diyebilir misin? Bak sana bir kıssa vereyim: Sizin lslam dininizin bir kadın evliyası, bir eline bir kova su, otekine de bir kova ateş almış, yola çıkmış Nereye gittigini soranlara da, bu kovayla cehennem ateşini söndureceğim , bu ateşle de cenneti tutuşturacağım demiş. Çünkü insanların sadece cennet vaadi ile cehennem korkusu yüzünden riyakârlik yapmasını istemiyormuş. Biz ezidiler iyiliğin ve kötülüğün ötesinde bir yer olduğuna inanıyoruz.
Melek Tavus cennetten kovulduktan sonra yaptiklarına pişman olmuş, yedi bin sene gözyaşı dökmüş dünyadaki bütün ateşleri söndürüp bütün denizleri doldurmuş. Bunun üzerine de Tanrı yani Ezd onu affedip
tekrar yanma almış başmelek yapmış. Ezidilerin inancı boyle oglum. Melek Tavus'u kutsal sayarlar, şeytan
sozünü agizlarına almazlar. Melek Tavus'un iyi mi kötü mü oldugunu sorarsan, hem iyi hem kötüdür cevabını alırsın, yani hem iyiligin, hem kotülügun melegi.
#huzursuzluk Zülfü Livaneli