Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Leman Can

DIŞARIDA BULAMADIĞIN İÇİNDE BEKLİYOR.
İki yol açılıyor önünde, iki ses çağırıyor seni. İlki seni dışarıya, oynamaya davet ediyor: projeler, işler,yolculuklar,keşifler,buluşmalar, konuşmalar... Yapılacak çok şey, ulaşılacak çok yer var. Bu sesi takip edersen seni hep meşgul eder. Meşgul olmanın rahatlatıcı bir yönü var; çünkü o zaman ikinci çağrıyı duymazlıktan gelebilirsin. İkinci çağrı seni, içindeki derinliklere davet ediyor. Bu yolculuk sessizlikle başlar, durmakla ve dinlemekle başlar. Bu yolda, her nefes bir adım sayılır; ilerlemenin yolu vazgeçmekten geçer. Bu yola amaçsız, beklentisiz çıkılır ve asla varmamak üzere... Hepimiz aynı anda bu iki yolculuğa davetliyiz. İçerinin ne kadar derinine dalarsan, dışarıya da o kadar güçlü çıkarsın. Yollardan biri, diğerini dengeler; birine giderken ötekinin özlemi dürter.
Sayfa 44 - Destek YayıneviKitabı okuyor
Reklam
Sadece şiirleriyle bildiğiniz Nazım Hikmet'in çok yönlü olduğunu bilmiyor olabilirsiniz. Hapishane, yoğunlaşmak için bir avantajdır. Özgürken özgür düşünen biri hapsedildiğinde bu alanların her birine odaklanabilir. Dostoyevski en önemli romanlarının kurgularını Sibirya'da taş mahkumiyeti sırasında tasarlamıştır. Sabahattin Ali, Aldırma Gönül şiirini Sinop'ta ceza evinde yazmıştır. Kaldı ki Nazım Hikmet'in hapishanedeki dünyası dahi bugünkü pek çok kişinin dışarıdaki dünyasından geniştir. Resim çizer, dokuma yapar, şiir yazar, sohbet eder ve hayatın küçük detaylarına odaklanıp düşüncelere dalardı.
'Da Vinci kimdir?' dediğimizde 'ressam'cevabını alırız. Bu cevap, böyle bir ömre hakarettir. Da Vinci; filozof, astronom, mimar, mucit, mühendis, matematikçi, anatomist, müzisyen, heykeltraş, botanist, jeolog, kartograf, yazar ve ressamdır.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kendi amaçlarını gerçekleştirebileceği imkanlara ulaşmasını sağlamaya doğru gitmeyen hiçbir işte ömür tüketmemek gerekir. Dünyada bir şekilde herkesin severek yapacağı, faydalı olacağı, fark yaratacağı, gittikçe ilerleyeceği bir iş mevcut. Özgürlüğün ilk adımı ne için çalıştığını sorgulamaktır. Eylem ancak amacı kadar kutsaldır.
Hayatının başında her şeyi yapabilecek, aklını dilediği alana yönlendirebilecek ve kendini geliştirecek insanları alıp; ne yapacağı söylenmeden yapamayan, tek derdi iş, sigorta, maaş ve emeklilik olan, öğrenmeyen, keşfetmeyen ve özgür düşünmeyen insanlar haline getiriyor. Piyasa kendini geliştirene ve aklını kullanana kalıyor.
Reklam
Hiçbir kişisel tutku geliştirmeyen, amacı olmayan, aklının çalışmak dışındaki tüm fonksiyonlarını yitiren insanlar; pazar tatili yaptığında bile kendini suçlu hissetmeli, işsiz kalıp hiçbir şey yapamamaktan korkmalıydı.
Bir zamanlar herkes mutluydu, sonra insanlara nelere sahip olmadıklarını göstererek mutsuz ettiler. Yeniden mutlu olabilmek için ihtiyacı olmayan şeyleri almaları gerektiği duygusu işlendi. Tüketim toplumları bu zaman oluştu, moda bu zamanda doğdu. Kapitalizm insanları hem çalıştırıyor hem de çalışmaları için sebep veriyordu.
Seni zihnin zindanından çıkarmak büyük bir iştir. Bu, entelektüel bir felsefe değildir. Bu, bir felsefe değildir. Zen bir din de değildir, çünkü kurguları, yalanları, tesellileri yoktur. Zen, bir aslanın kükremesidir. Zen'in bu dünyaya kattığı en büyük şey, kişinin kendinden özgür kalmasıdır.
Sayfa 132Kitabı okudu
Reklam
Zen'in dünyasına girdiğinde, orada zihin yoktur. Zen, zihinsizliğe denktir. Bu, zihnin özgürlüğü değil, zihinden özgürlüktür ve arada büyük, kapanması imkansız bir fark vardır. Zihin özgür değildir, sen zihinden özgürsündür.
Sayfa 128Kitabı okudu
Zen bir din, bir dogma, bir akide değildir; felsefe dışıdır. Zen yaklaşımının temeli her şeyin olması gerektiği gibi olduğu, hiçbir şeyin eksik olmadığıdır. Tam da bu an her şey kusursuzdur.
Sayfa 126Kitabı okudu
"Sen tıpkı benim gibisin; fark çok az. Bir gün uykudaydım, bugün uyanığım. Bugün sen uykudasın, yarın uyanabilirsin ve eğer zekiysen, şu anda da uyanabilirsin."
Sayfa 118Kitabı okudu
İnsanlar mutlu olmak istediklerini söylerler, ama gerçekten mutlu olmak isteyen insanlar azdır. İnsanlar kendi mutsuzluklarına sarılırlar. Yine aynı oyun. Mutsuzlukla yapacak bir şey vardır. Mutsuzlukla bir meşguliyet vardır. Mutsuzlukla kendinden kaçabilirsin, oyalanırsın.
Sayfa 104Kitabı okudu
Gerçeğe ulaşmanın tek yolu içe dönmek, içeri girmektir. Meditasyonun amacı budur. Bu yüzden Zen dogmayla ilgilenmez. Zen senin kendi benliğinle temas kurmana yardımcı olmakla ilgilenir.
Ne olduğunu bilmek istiyorsan sana öğretilen her şeye, eğitildiğin her şeye karşı hoşnutsuz ol! Eğitimine, toplumuna, etrafındaki güç yapılarına, kiliselere, rahiplere hoşnutsuz ol. Hoşnutsuz ol! Kendi zihnine hoşnutsuz ol. Yalnızca o hoşnutsuzlukta tüm bu zihni ve onunla birlikte tüm bu saçmalıkları bırakabileceğin bir an gelir. Ve aniden Tanrı oradadır, birinci ilke oradadır.
Reklam
Hayat dinlenme ve hareket arasında bir dengedir.
Hayat dinlenme ve hareket arasında bir dengedir. Dinlenme ve hareket arasında bir uyum sağlandığında hayatının tam merkezine gelirsin.
Hayatın her şeyi içermelidir: Tüm yıldızları, gökyüzünü ve yeryüzünü içermelidir. Zen, dünyadan feragat etme yolu değildir.
Hakikat, doğası gereği, suskun bir tecrübedir.
Bodhidharma der ki: "Herkes yolu bilir, çok azı yürür ve yürümeyenler sürekli ağlarlar: 'Bana yolu göster! Yol nerede? Bana bir harita ver! Hangi yoldan gidilir?'" Düzenli olarak yürümeyenler sürekli ağlar ve bağırırlar: "Yol nerede?" Oysa herkes yolu bilir çünkü hayat yoldur, tecrübe yoldur. Hayatta olmak yoldur; bilinçli olmak yoldur. Hayattasın; bilinçlisin. Bu birinci ilkedir. Ama söylenemez ve ben de söylemiyorum! Ve sen işitmiyorsun. Hakikat, doğası gereği, suskun bir tecrübedir.
Yalnızca şunu hatırla: Ne yapıyor olursan ol - odun keserek meditasyon yapabilirsin, kuyudan su taşıyarak meditasyon yapabilirsin. Meditasyon yalnızca içindeki sessiz bir iptir. Dilediğini yapabilirsin ve o sessiz ip rahatsız olmamalıdır. Farkındalığını koruduğundan emin ol, o zaman her şeyi yapabilirsin.
"... Bir diğer örnek , Celaleddin Rumi'nin merkezi bulmak için dönme tekniğidir. Saatlerce dönersen, yavaşta merkezde bir şeyin hiç dönmediğini görürsün ve o şey sensindir. Bedenin dönüyordur, ama bilincin bir ışık sütunudur. Rumi, aydınlanmaya ilk kez aralıksız otuz altı kez dönerek erişti. İnsanlar onun deli olduğunu düşündü. Bugün bile küçük bir grup onun izinden gider. Onlara semazen adı verilir. Ama hedef aynıdır: Dönerek vücudun bir girdaba dönüşür ve tanıklık eden benliğin merkez olur. Etrafındaki her şey döner, ama merkezin hareketsiz kalır. Bu hareketsiz merkezi bilmek, hayatın tüm gizemlerinin anahtarını bilmektir."
Ne istersen perdeye yansır, ama bu yalnızca hayal dünyasıdır. Hakikate yaklaşamazsın. İçinde tohumsuz ol; fikirsiz, lehte ve aleyhte düşüncesiz, felsefesiz ol. Yalnızca var olanı görmek için git. Zihnini taşıma. Zihinsiz git.
Reklam
Sen gökyüzü olursun, gökyüzü sen olur.
Gökyüzünde süzülen bulutlarla ne yaparsın? Yeryüzünde dans edersin, onlara bakarsın ya da sessizce uzanır ve havada süzülmelerini izlersin. Ve onlar seni doldurur. Yalnızca dışarıdaki gökyüzü değil; yavaş yavaş sessizleşirsin, içsel gökyüzünü de doldururlar. Aniden orada değilsindir; yalnızca bulutlar vardır. Ayrım biter, sınırlar kalkar. Sen gökyüzü olursun, gökyüzü sen olur.
Her ne yaparsan yap, her anın bir festivaldir. Yersin ve yemek bir kutlamaya dönüşür; yıkanırsın ve yıkanmak bir kutlamaya dönüşür; konuşursun ve konuşmak bir kutlamaya dönüşür. İlişki kutlamaya dönüşür.
Konfüçyüs ideolojisi her zaman ortada kalmaktır; ne içedönük ne dışadönük; ne bu dünyayı çok fazla düşün ne de o dünyayı. Yalnızca ortada kal.