Tanzimat-ı Hayriye Fermanının tatbikâtı Anadolu’ca bilhassa bizim “Hamid İli” kıtası vilayetince 1261 (1846) tarihinde vukua gelerek bundan ahâli-i müslime ve gayrimüslimenin her memlekette hükümran olan mütegallibe ve derebeyleri mezaliminden kurtulması imkânı ve bir takım haksız ve usûlsüz tekliflerin ref’iyle şer’-i şerif ve kanûn-ı münîfe tevfîkan her kimsenin mahfuziyet-i ırz ve mal ve canı taht-ı zamâne girmiş ve bu hâl ile Türklerin ziraat ve ticaret ve sanatının artması ümit ve tavsiye olunmuş idiyse de Kırım Muharebesinin sonunda yapılan bir muahede mucibince ecnebi ülkelerinde fabrika ve makinelerle vücuda getirilen her türlü eşyanın Anadolu’ya serbest ve ucuzca getirilip satılması usûlü cari olmağa başladığından ziraattan maada sâir bizim sanat ve ticaret eski hâlinde de kalamayarak seneden seneye gerilemiş ve Hıristiyanlara verilen imtiyaz ve müsâvat ve serbesti-i muamelât ve mükellefiyet-i fiiliye-i askeriyeden muafiyât sayesinde ticareti onlar ileri götürüp (s.12) ziyâde para kazanmaya ve zahire ve sâir Türk emtia ve mahsulünün ecnebi memleketlerine nakil ve mübadelesine Müslümanlardan ziyâde göz açıklığı edip şehirler ve kasabalar işini onlar ellerine almış ve buğday ve afyon gibi bizim ulema kıyafetindeki hocaların kesb-i habis dedikleri şeyler de Hıristiyanlara bırakılmış olmasından naşî ferman-ı mezkûrdan ecnebi sanat ve ticaret erbâbıyla yerli Hıristiyanlar istifâde etmiş ve bu müsaadât başlıca onlara yaramış olduğunu söylerler idi.
Sayfa 10
_EVLENMEK! Kadınlar sanki hipnotize edilmiş gibi gözlerini yaşamın bu noktasına dikerler. Özellikle Nevrotik kadınlar, sevme yetisinden tümüyle yoksun olmalarına ve erkeklerle ilişkileri dillere destan ölçüde zayıf olmasına karşın, bu tutkudan vazgeçemezler. Evlenme arzusunun zorlanımlı bir nitelik aldığı kadınlar grubunu da anmak gerek. İşte bu
Reklam
Kraliçe I. Elizabeth'in Osmanlı tarafından korunması
İngiliz büyükelçisi Edward Barton, III. Murat Han'a sunduğu dikekçede: "Kraliçem, zat-ı şahanelerinin küçük bir işareti ile 7 seneden beri İspanya Kralına karşı savaşmaktadır. Buna karşılık Haşmetmeablarının yardımını istihram etmektedir" diyordu.. III.Murat Han ise mukabil mektubunda: "Siz, bana itaat ve boyun eğmekte sebat gösterip, o taraflarda bildiğiniz ve öğrendiklerinizi arz etmekten geri kalmayasınız" diyerek, İngiliz Kraliçesinin Osmanlı hiamyesine alındığını bildiriyordu.
Sayfa 119Kitabı okudu
III. Murat'ın israf ve sefahetinin en ibretli örneklerinden bir diğeri de, Şehzade Mehmet'in sünnet düğününde (1582) olmuştur. Bir seneden fazla hazırlıkları süren bu düğüne Asya, Avrupa ve Afrika'dan hükümdarlarla, ülkenin valileri davet edilmişti. Peçevi İbrahim Efendi: "Bu düğünde harcanan paralar pek çok... Bunu tasvir
Sayfa 147Kitabı okudu
Bizde Koro ve Repertuarı
Koro, yani grup halinde şarla söylemek san'atı, tarih kadar eskidir denebilir. Kurunu‐vustaî kilise koroları memleketimizde bugüne kadar eksik olmadı. Elyevm Orta Asya Türklerinin bir ağızdan şarkı söylemeği bilmediklerine bakılırsa bu san'atın Asyaî menşeine inanmak biraz güç olursa da, Burhanı Katı lûgatına güre hiristiyan korolarının
Fusûsu’l-Hikem Tercüme ve Şerhi
Vücûd-ı insânînin zâhiri ve bâtını vardır. İnsanı “nutuk sâhi- bi olan bir hayvandır” diye ta’rîf [m/46] ettiğimiz vakit, onun bâtını ile zâhirini almış oluruz. “Nutuk” onun bâtını ve “hayvan” onun cismi ve zâhiridir. İnsanın nefs-i nâtıkası görünmediği hâlde, zâhiri olan cisminde müessirdir; ve zâhiri olan cismi müesserün-fîhdir. İnsanın
Reklam
17 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.