Halime Şimşek

136 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 4 days
Herkese merhaba, 1997 yapımı Okan Bayülgen ve Müjda Ar'ın başrollerini oynadığı film ile bilinse de metnin hakkettiği değeri görmediği kanısındayım. Metin Kaçan, bu metinde ülkemizin aslında görmezden geldiği gettolarında geziniyor. Toplum içinde toplum, dünya içerisinde yeni dünya düzeni kuranların arasında kurmacasını kaleme döküyor. Ülkemizde yeraltı edebiyatı üzerine çok yazan yazar yok ne yazık ki. Metin Kaçan burada Dolapdere'yi tasvir ederken toplumsal yozlaşmayı, dönemin siyasal ve kültürel özelliklerini jargon dil ile aktarıyor. Mahallenin yeni yetme gençleri ve Koleralılar adıyla sınıflandırdığı kişiler üzerinden homofobi, argo, madde bağımlılığı, şiddet, hayat kadınlığı, bozulan aile yapısı gibi konulara değiniyor. Görmezden gelinen, bunlar yokmuş gibi sayılan toplumsal kesime parmak basıyor da diyebiliriz. Ben severek okudum. Burada iyi karakterler yok. Güzel hikayeler değil tam aksine arka sokaklar diye tabir edilen yerlerin gerçekliğini yüze vuruyor. Yazarın hayatından birkaç bilgi vermek gerekirse ağır suçlar ile basına konu oluyor ve sonunda Boğaziçi köprüsünden atlayarak hayatına son veriyor. Keyifli okumalar dilerim.
Ağır Roman
Ağır RomanMetin Kaçan · Everest Yayınları · 20211,705 okunma
Reklam
188 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 3 days
Herkese merhaba, Edebiyatı tutku, arzu ve hazla harmanlamak ve bunu dört karakter üzerinden metin içinde metinle kurgulayarak okura sunmak. Antoni Casas Ros'un zekası, dünyayı algılayış biçimini alışılagelmişin dışında. Onun dünyasında gezinmeyi seviyorum. Hepimizin bazen okurken ya bu son olmamış dediği olmuştur; işte bu kitap tamda bunun üzerine kurgulanmış. Bir edebiyat profesörü, yazar olmak isteyen bir öğrenci, yetenekli bir şair-katil ve sessizliği belkide en gürültülü halini yaşayan bir Japon kadını hayatın farklı noktalarında karşılaşarak bir araya gelip kitaplara yeni sonlar yazmak ister. Kendilerine de "Yatak Odası Filozofları" ismini uygun bulurlar. Her karaktere ayrı ayrı uğrarken yazar kendisini de bir başkasının gözünden kurguya dahil eder. Antoni Casas Ros kitaplarında otobiyografik ögelere yer vermekten kaçınmayan bir yazar. Kitabın herkese hitap etmediğini söylemem gerek. Yazarın dünyası çok başka. Queer edebiyattan esintilerde bulabilirsiniz, yeraltına ufak bir uğrama görebilirsiniz. Ama ben bu kadar açık seçik her şeyi direk söylemesini ayrıca seviyorum. Keyifli okumalar dilerim... "Bana göre haz şiddetten ayrılmazdı; gevşeklikten asla haz çıkmazdı." "Okumak, benim için, beni tıkanıklıktan kurtararak kelimelere bağlayan kolay bir yoldu." "Gerçekte birbirine benzer iki kitap yoktur, hatta önceden okunmuş bir kitap her yeni okumada bütünüyle yeni gelebilir." "Değişmeye, geçmişimi terk etmeye,dünyanın şiirsel gerçekliğine, şeylerin nesnel gerçekliğine geri dönmeye ve yörüngelerini tamamlama, atılıma son verme yönündeki yarı-tanrısal gücümü yitirmeye hazırım."
Enigma
EnigmaAntoni Casas Ros · Sel Yayıncılık · 2019536 okunma
146 syf.
7/10 puan verdi
·
Read in 6 days
Herkese merhaba, Şili'nin belli bir siyasi sürecine ve bu süreçte halkta yaşananlara dair önce bir çocuğun gözünden sonra ise yetişkin olmuş bu çocuğun hem kendi iç dönüşümleri hem de çocukluğundaki bir birey ile geçmiş ve gelecek arasındaki değerlendirmeleri okuduğum güzel bir metin bu kitap. 1973 yılında yaşanan Şili Darbesi yönetiminde ve 1985 yılında yaşanan Şili depreminde çocuk olan karakterin ağzından başlıyor. Şili darbesi, dünya da seçimle başa gelmiş ilk sosyalist hükümetin General Pinochet tarafından askeri darbe ile devrilip 17 yıllık bir diktatörlük sürecidir. Peki bu süreci bir çocuk nasıl algılar? Tüm yaşanılanların dışında kalan bir ailenin çocuğu olmak yetişkinlikte o çocuğa ne hissettirir? "Eve dönmek" temasının altının böyle doldurulması beni çok etkiledi. Ve yazar bunları çok basit bir dille yapıyor. Okurken kurgu ve yazarın kendi hayatından bazı şeylerin iç içe geçtiğini düşündüm. Çünkü o çocukta büyüyünce yazar oluyor. Onun çocukluğundan yetişkinliğe geçişini çok severek okudum. Okumadan önce Şili tarihinin bu dönemine göz atmanızı öneririm. Zambra okumaya devam edeceğim. Herkese keyifli okumalar dilerim.
Eve Dönmenin Yolları
Eve Dönmenin YollarıAlejandro Zambra · Notos Kitap · 20211,602 okunma

Reader Follow Recommendations

See All
144 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 32 hours
Herkese merhaba, Bir seri katil ile empati kurmak ne hissettiriyor? Bu kitapta tam olarak onu yaşıyorsunuz. Anlatmak istediği şeyin çok anlamlı olduğunu düşünüyorum. Dostoyevski'nin Suç ve Ceza isimli eserinde de aynı şeyi hissetmiştim. Bir komutan bir savaşta binlerce kişinin ölümüne sebebiyet verirken madalyalar ile bu durum kutlanırken sivil bir bireyin bir diğer bireyi katletmesi ise bazen ülke çapında bazen de dünya çapında infiale yol açıyor. Başkarakter Gim çok dürüst. Çıkarımları oldukça çarpıcı buldum ben. Friedrich Nietzsche'den bolca alıntı var kitapta. Yazar öyle cümleler kurmuş ki durup durup düşündüm okurken. Sonlara doğru giderken bazı yerlerde oidipus kompleksi ile bağdaştıran yanlar gördüm. Alt metni zengin bir kitap. Ülkemizde yayımlanan Şahsiyet dizisini de hatırlattı bana bu kitap. 25 yıldır cinayet işlememiş bir seri katilsiniz ve 70li yaşlarınızda Alzheimer hastalığına yakalanınca anılar ve anlar birbirine giriyor. Onun anılarına sahip çıkmaya çalışışı, mücedelesi, kendi aydınlanmalarını yaşaması ve "Utanç ve Vicdan" konusunu böyle işlemesi kitabı bende okunur kıldı. Onunda dediği gibi; “Ölüm denen şey, yaşam denen bu bayağı ve ehemmiyetsiz içki sofrasını unutmak için kafaya dikilen bir kadeh içkiydi belki de.” "Francis Tamsin şöyle der," Hepimiz başkalarının sıkıntısı icinde doğduk, kendi sıkıntımız içinde ölüyoruz."" "İnsan zaman denen parmaklıkların arkasına kapatılmış bir suçlu." "Dönüp baktığımda anlıyorum ki, insan denen varlıkla muhatap olduğum işler en yorucu olanlarıydı."
Bir Katilin Güncesi
Bir Katilin GüncesiKim Young-Ha · Timaş Yayınları · 20213,774 okunma
176 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 10 days
Herkese merhaba, Suat Derviş ile tanışma kitabımdı ve okumaya devam edeceğim kesinlikle. Suat Derviş Cumhuriyet'in ilk yıllarından itibaren kadın hareketini sadece kendi kitaplarında değil gazete, dergi köşelerinde yer almasını sağlayan isimlerden. Bu nedenle çok önemsiyorum. Elimdeki kitaba gelecek olursak, 1930 ila 1938 yılları arasında kaleme aldığı kadın karakterlerin merkezde olduğu öyküler yer alıyor. Dönemi düşününce ne kadar vurucu öyküler yazdığını görmemek mümkün değil. Kadının mücadelesi hiç bitmiyor. Öyküler güncelliğini hala koruyor, ne yazık ki. Benim öykülerde sevdiğim taraf ise sınıf ayırmaksızın bunu yapmış olması. Suat Derviş o dönemlerde kadınları görünür kılmak için çok emek harcamış. Saygı ve minnetle anacağım yazarlardan biriyle tanışmak beni ayrıca mutlu etti. "Biz kadınlar hangi yaştan, hangi ırktan, hangi asırdan okursak olalım hep aynı şekilde hisseder ve aynı şekilde muhakeme yürütürüz. Dikkat ederseniz görürsünüz ki, biz kadınlar diktatör bir devlet idaresinde kurulmuş gizli bir cemiyetin azalarına benzeriz."
Daktilo Nebahat
Daktilo NebahatSuat Derviş · İthaki Yayınlar · 2021103 okunma
Reklam
536 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 12 days
Herkese merhaba Türkiye'nin belli bir sürecinin panoramik bir ele alınışı diyebiliriz bu metin için. Sanırım 100 karakter vardır kitapta belki de daha fazla, kitabın sonunda karakterler çok kısa şekilde yer alıyor. Bu kitap bu bahsettiğim karakter sayısından fazla olay barındırıyor ve sürekli farklı mekanlar. Bu kitabı okurken harala gürele hiç bitmiyor sizde içinde oradan oraya sürükleniyorsunuz. Çok zekice kurgulandığını söylemeliyim ancak benim gibi biraz okuduklarımın üstüne düşüneyim okuruysanız işte bu kitapta o yok. Bir akış var ve akışta sizde sürükleniyorsunuz. Maratonda gibi bir okuma. Farklı bir deneyim. Örneğin 10.sayfada ki bir karakteri 300 sayfa sonra bahsedilen karakterle birleştiriyor. İçerisinde Türkiye de yaşanan her şeye bir iki cümle ile değinmiş. Denize sırtı dönük bir akıl hastanesiyle başlayan hikaye tüm Türkiye deki sorunları ele alarak bitiyor. Daha bir karakter ile hüzünlenemeden bir bakıyorsunuz tebessüme sebep olan bir olay yaşanıyor aynı ülke gündemimiz gibi :) Herkese tavsiye ettiğim bir kitap değil ve mutlaka kafanız boş ve vaktiniz varken okunmalı.
Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa Tarihi
Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa TarihiAyfer Tunç · Can Yayınları · 20193,411 okunma
128 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 4 days
Herkese merhaba, Pugaçev Ayaklanması'nı Puşkin'in kaleminde epik ve lirik anlatımların harmanlandığı bir metin üzerinden okuyoruz. Aslında tek bir oturuşta bitirebileceğiniz bir eser ancak ben içerisinde geçen konuları araştırarak metni sağlam bir zemine oturtmayı istedim. YKY'ları dipnotlar ile konuyu açıklamış fakat dipnotların kaynağını belirtmemiş, bu kısımları kendim tamamladım. Çok erken yaşta orduya katılan asilzade Pyotr'un Belogorsk Kale'sine yolculuğu ve orada ayaklanma içerisine düşmesi, isyan süreci ve bastırılması sonrasında ise Rusya'nın durumunu okuyarak kitabı sonlandırıyoruz. Hatta Puşki'nin kendi isteği ile Rus köylülerininde bu isyana katıldığı kısmı müsvedde olarak bıraktığı ve metnin içerisine dahil etmediği kısım kitabın sonuna eklenmiş. Sansüre uğramaktan korktuğu ifade edilmiş. Bu tarihi olaylar Pyotr isimli karakterin ve aşık olduğu Maşa arasında ki düzlem üzerinde ilerliyor. Puşkin bu eserinde hem Rus Çarlığı'nın bu süreçteki eksi ve artı yönlerini dile getirirken İsyan eden Yemelyan Pugaçov Kazak lideri ve etrafında yer alanlarla ilgili de aynı şeyi yapıyor. Pyort karakterinin ise iyilik ve dürüstlük zemininden hiç şaşmaması ve yazarın yer yer okuyucuya seslenmesi ise bende okuduğum metni edebi açıdan da doyurucu hale getirdi. Yaptığım araştırmalar sonucunda Puşkin okumalarına önce Dubrovski sonra bu eserin okunmasının daha iyi olacağı kanısına vardım. Bu eseri okumadıysanız önceliği Dubrovski den yana kullanmanızı tavsiye ederim. Keyifli okumalar dilerim.
Yüzbaşının Kızı
Yüzbaşının KızıAleksandr Puşkin · Yapı Kredi Yayınları · 202029.4k okunma
492 syf.
7/10 puan verdi
·
Read in 37 days
Herkese merhaba, Bir adamın kendisi ve babasıyla olan kavgasını en açık şekilde okuyoruz. Çoğu insanın dürüst olamayacağı şekilde yazıyor. Kendinize dahi itiraf edemeyeceğiniz şeyleri yazar okuyucuya sunuyor. Ancak şunu da belirtmeliyim ki o kadar çok şey yazıldı ki kitap ve seri hakkında bunları abartı bulduğumu söylemeliyim. Herkese hitap eden bir seri değil. Norveç edebiyatı çok sık okuduğum bir edebiyat değil, kültürlerini okurken belki anlamakta zorlanırım diye düşünmüştüm ama öyle olmadı. Aile kavramı sanırım dünya çapında insanları bir şeylere zorunlu kılıyor. Birde bu kitapta işte ana metin şunu anlatırken alt metinde asıl anlatılmak istenen şu gibi yorumlar yapamıyoruz çünkü yazar dümdüz yazıyor. Köşe kapmaca oynamıyor okurla. Otobiyografik bir metin ama standart otobiyografik öge kalıplarına da sokmuyor. Rock müziğe ilginiz varsa ya da bir enstrüman çaldıysanız ilginizi çeken bölümler olabilir. Bundan 15-16 sene önce dinleyip unuttuğum şarkıları yeniden dinledim. Kitap beni kendi hayatımın farklı dönemlerine götürdü. Ben seriye devam edeceğim. Çünkü yazarla bağdaştırdığım çok yer oldu kendimi. Onu resimler çok etkilerken ben müzikte aynı hisleri paylaşıyorum. Anda kalmak anı duyumsamak üzerine yazdıklarını kendime çok yakın buldum. Ama bazı yerlerde tekrarlar var. “’Hayat sordur.’ çünkü z harfini söyleyemezdi.” cümlesi gibi. Ve biranda geçmiş zamanı anlatırken şimdi ki zamana dönüyor ve boşluklar oluşuyor seriyi tamamlandığında her şeyin yerli yerine oturacağını düşünüyorum. Keyifli okumalar dilerim.
Kavgam
KavgamKarl Ove Knausgaard · Monokl Yayınları · 2015515 okunma
304 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 8 days
Herkese merhaba, Severek, not alarak, okuduğum satırlar üzerine düşünerek sonlandırdığım bir kitap oldu. Erkeklerin dünyasına, onların hayata bakış açıklarına bakmak benim içinde farklı bir deneyimdi. Bir erkekte görmeyi asla kabul etmediğim davranışların altında yatan sebepler bazen şaşırttı bazen beni bile hüzünlendirdi. Aslında kadın ya da
Divanımdaki Erkekler
Divanımdaki ErkeklerBrandy Engler · Ayrıntı Yayınları · 2021739 okunma
163 syf.
7/10 puan verdi
·
Read in 6 days
Herkese merhaba, Ayşe Düzkan, kadın hareketinde büyük emekler vermiş biri. Dergiler çıkarmış, içerisinde yer aldığı basın sektöründe demeçleri, röportajları, köşe yazıları ile mücadelesini sürdürmüş. Oğuz Atay'ın kuzeni, kültürlü ve belli siyasi görüşü olan bir aileden geliyor aynı zamanda Duygu Asena'nın arkadaşı. Kitaba gelecek olursa 90 yıllar ile 2000 li yılların ortalarına kadar olan yazıları mevcut. Kimler yok ki kitapta Süleyman Demirel, Ecevit, İbrahim Tatlıses, Yılmaz Güney, Yılmaz Erdoğan, Zeki Müren, Kenan Evren, Orhan Pamuk, Huysuz Virjin, Fatih Aksoy, Aliya İzzetbegoviç, Che, Hasan Ali Yücel, Can Yücel... diye devam eden uzunca bir liste var. Bu kitabı okuyacak kişilerin 68 kuşağından 2000'lerin ortasına kadar uzanan konulara biraz hakim olması lazım. Magazinimsi konularda var içerisinde. Yazar önde olan erkeklerin kadınlar ile ilişkilerine değinmiş diyebiliriz. Ama bununla ibaret dersem haksızlık etmiş olurum. Kuşakların siyasi çatışmalarına da değiniyor ve ismi geçen "ünlülerin" bu süreçlerde ki tutumları üzerine kendi fikirlerini sunuyor. Siyasi kısımlarda katılmadığım yerler oldu. Böyle geçmişte dolaşmışlık hissi o olayları farklı bir gözden okumak benim için keyifliydi. Herkese hitap etmeyen bir kitap olduğunu belirtmeliyim. Ama ülkemizdeki yaşanan bazı olaylara hakimiyetiniz varsa ve yıllarca halkın göz önünde olan bu kadar insanın farklı yönlerini de öğrenmek isteyenlere tavsiyemdir. Keyifli okumalar dilerim.
Erkekliğin Kitabında Yazmaz Bu
Erkekliğin Kitabında Yazmaz BuAyşe Düzkan · Versus Kitap Yayınları · 20064 okunma
Reklam
108 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 19 days
Herkese merhaba, Oğuz Atay'ı çok seviyorum, okumaya doyamıyorum. Fazlaca eser bırakmasını o kadar çok isterdim ki. Hüzünleniyorum, istemsizce gülümsüyorum. Satırlarında kendimi buluyorum, yalnız hissetmiyorum. Kitaba gelecek olursak tiyatro metni olarak yazılmış, çok seviyorum tiyatro okumaları yapmayı izlemekten daha fazla seviyorum, çünkü böylece tüm karakterleri kendi istediğim gibi çıkarıyorum sahneye. Shakespare ile tanışmamla tiyatro metinlerin o zengin dünyasına kendimi atmış oldum, iyi ki. Oğuz Atay sanki arkadaşım öyle hissediyorum okurken, azıcık karakterler ile yine ne çok şeyi sığdırmış bu tiyatro metnine. Perde kapanıyor diğer perde de kendimi buluyorum onlarla orada oluyorum, baş karakterimiz Coşkun erken emekliğe ayrılmış bir öğretmen kendini bulamayan yani "oyunlarla yaşayan". Coşkun'un ailesi, kalıpları ve diğer yandan tiyatro ortamı. Kendinizi ait hissetmediğiniz yer neresidir?En çok Coşkun'u sarıp sarmalamak istedim, okurken bende kendi oyunlarımı yarattım işte Oğuz Atay benim için burada ayrı bir yere konuluyor tüm dış dünyanın kapılarını sıkıca kapatıp kendi iç dünyamın içerisinde oluyorum. Hayatın içinde kendine yer bulamamak, en yakın gibi gözüken uzaklarımız tarafından anlaşılmamak, kendimizi bulacağız derken iyice kaybolmak üzere yazılmış harika bir metin olduğunu düşünüyorum. Tavsiyemdir. Herkese keyifli okumalar dilerim.
Oyunlarla Yaşayanlar
Oyunlarla YaşayanlarOğuz Atay · İletişim Yayınları · 20209.2k okunma
64 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 8 days
Herkese merhaba, Dumanı üstünde tüten, mis gibi bir kitapla yılı kapadım. Okurun ağzı torba değil büzemem deyip cesurca yazmışta yazmış, kısacık öykülere her şeyi serpiştirivermiş ve tabii ki bunu yaparken kara mizahı da çok güzel kullanmış. Bazı cümleler içime dokunurken bazılarında gülümsedim. Dünyaya gelirken ki şansımız, içine doğdumuz
Kapanda Bir Hayal
Kapanda Bir HayalBurcu Ünlü · İthaki Yayınları · 2021288 okunma
264 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 4 days
Herkese merhaba, "Kelimelerin dönen dünyası." diyor yazar. Aslında kitabı özetlediğini söyleyebilirim bu cümlenin. Burgess'n o karmakarışık dünyasını seviyorum. Beyninde kopan fırtınalar ile okuyucuyu da oradan oraya sürüklüyor. Herkese hitap etmediğini baştan söyleyeyim. Edwin karakteri dilbilimci bir profesör birgün rahatsızlanıyor ve beyninde bir sorun olduğu tespit ediliyor ve hastaneye yatırılıyor. Ve birgün hastaneden eşini bulmak için kaçıyor. Profesör hayatından ghetto ya sürüklenen bir hayatı okuyoruz. Kelimeler aslında nedir? Kelimeleri bilmek ile hayatı yaşamak aynı şey midir? Tüm kelimelere hakim olan bir adam yeraltına sürüklenince kelimelerin önemi neye yarar? Belirli bir gelir kaynağı olmadan sadece anda kalmak, günü geçirmek gibi konuları irdeliyor aslında. Benim severek okuduğum bir kitap oldu. Fazlaca kelimeler ve kökleri yer alıyor. Akıcı bir kitap olduğunu söyleyemem. Ve bazı yerler oldukça flu, bir duruyorsunuz beyinsel sıkıntısından mı gerçek mi diye düşünüyorsunuz. Burgess severlere tavsiyemdir ama Otomatik Portakal kadar beklenti içerisinde olmadan okuyunuz. Keyifli okumalar dilerim.
Doktor Hastalandı
Doktor HastalandıAnthony Burgess · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2019872 okunma
101 syf.
7/10 puan verdi
·
Read in 28 hours
Herkese merhaba, Kitabın temelini oluşturan Kürdan karakteri, sanki gittiği her yere arkasından cümbüş götürüyor. Bulunduğu ortamlarda gürültü patırtı eksik olmuyor. Kürdan'ın şüpheli ölümüyle sorguya alınan karakterler üzerinden akıyor kurgu. Ama diğer yandan da bu karakteri sarıp sarmalama hissiyatı da beni hiç bırakmadı. Güzel mesajlar vermeyi de unutmuyor. Her karaktere ayrı bir hikaye yazılabilir. Birde kitap içerisinde başka kitapların karakterlerine göndermeleri yüzümde gülümsemeye sebep oldu. Yazar bizden biri okurken bunu hissetmeyi seviyorum. Okurken sanki yanlarındaymışım gibi oldum bu da ayrı bir tattı. Fuat Sevimay okumaya devam edeceğim. Kürdan karakteri hayatınızın bir evresinde olmalı, okuyunuz. Belki de Kürdan hepimizin içindedir kim bilir... Keyifli okumalar dilerim.
Anarşık
AnarşıkFuat Sevimay · Aylak Adam Yayınları · 2014772 okunma
124 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 3 days
Herkese merhaba, Doğa ananın kucağında hangimiz özümü hatırlamadan durabiliriz ki? Bir parça da olsa özünü koruyabilenler için bu sözüm. Doppler karakteri de birgün kendini o kucağa atıyor ve hayatını değiştiriyor. Başarı, gelecek kaygısı, insanlarla bir arada olma zorunluluğu beni de çok yoran şeyler olduğu için bu kitabı sarıp sarmalamak istedim. Yalnız değilmişim, bir tek ben böyle hissetmiyormuşum demek bana iyi geldi. Her şeyi geri de bırakıp öze dönüp avcı-toplayıcı bir hayatla doğa da kaçımız hayatta kalabiliriz? Doppler bunu ucundan kıyısından da olsa başarabiliyor. Zeki olmak bu hayatta ki en büyük zorluklardan biri birde üstüne farkındalığınız eklendiyse. İnsanlarla bir arada olmak tahammül sınırlarınızı çok zorluyor. Çok sağlam çıkarımlarda bulunuyor yazar ve bunu mizahi bir dille yapıyor. İçinde bulunduğum hayatla olmak istediğim yer arasındaki uçurumu bir kez daha yüzüme vuran bir kitap oldu. 3 kitaptan oluşuyor seri devamını da alıp okuyacağım. Gerçekten doğanın bir parçası olabilecek mi merak ediyorum. Bir kitap kahramanı da olsa onun başarmasını çok istiyorum. Aile ilişkileri, toplum tarafından öteki olmak, eğitim sistemi, sorumluluk gibi konularda çoğu okur tarafından Doppler karakterinin anlaşılmayacağından eminim. Ama belli bir eşiği geçmiş insanların onu anlayacağını biliyorum. Tavsiyemdir. Keyifli okumalar dilerim.
Doppler
DopplerErlend Loe · Yapı Kredi Yayınları · 20199.5k okunma
91 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.