Aynı anda hem yüreğimi ısıtan hem de acıtan bir kitap okudum. Bazen bazı kitaplar çağırıyor insanı, bu kitabı bir sahafta gördüm, yazarın adını da hiç duymamıştım ama gördüğüm an evet işte bu okumam gereken bir kitap dedim. Yanıltmadı.
Yüzyıllar geçse de maalesef kadın üzerindeki güzellik algısı sadece biçim değiştirerek var olmaya devam ediyor. Hep kadının omuzlarına yük bindirilip belirli sınırlar çiziliyor. Kaşın gözün dudakların şöyle şöyle olmalı, belinin kıvrımı kalçanın ölçüsü böyle böyle olmalı. Evlenmelisin. Anne olmalısın. Aynı anda hem çekici gözükmek zorundasın hem de evin her işini eksiksiz yapıp babana ve kocana karşı susmalısın. Cümleler, görünüş biçim değiştirse de sonuç hep aynı oluyor.
Ben bir kadınım. İzmir'de yaşıyorum ve çoğu kadına göre çoğu tabuya uymak zorunda kalmıyorum. Ama hangimizin içinde bir korku olmuyor ki? Hangimiz içimizdeki kök salmış itaat etmek duygusuyla savaşmıyoruz ki. Ben bir kadınım ve benim bir kızım var. Büyüdüğüm tabular ve itaat etmek zorunda kaldığım emirlerle büyümesine asla müsaade etmeyeceğim.
Canımı yaktı bu kitap. Çünkü yıllar yıllar üstüne binmiş ama pek bir şey değişmemiş. Okunmalı, okunmalı mutlaka..
You say we have nothing in common
I wouldn't say that if i were you
All of us come in through the same door
That much if nothing ele i know is true
All of us will very soon be leaving
We were brought here, soon we will depart
Now i don't care if someone says i'm foolish
Cause while i'm here i'm singing from my heart
Chorus
There's just one life
Okuma yazmanın sadece erkeklere hak tanındığı bin yıl öncesi Çin’inde, kadınlar yelpazelerin, mendillerin, peşkirlerin üzerine yazdıkları gizli bir dille haberleşiyorlar. Kendilerine özgü düşünceleri, duyguları ve yaratıcılıkları olması beklenmeyen, hatta özellikle istenmeyen bu kadınlar, hiç kimsenin bilmediği bir yazı dili geliştiriyorlar ve duygularını, umutlarını bu dille arkadaşlarına açıyorlar.
‘Kar Çiçeği ve Sırlar Yelpazesi’, bu bilinmeyen gerçeği ortaya çıkarmakla kalmıyor; kızların çöpçatan aracılığıyla evlendirildikleri, iyi bir evlilik yapmak için küçük ayaklı olmanın gerektiğini, ideal ayak boyu olan yedi santimlik küçük ayağı gerçekleştirmek için, nasıl ayaklarının kırılıp bağlandığını da bütün şaşırtıcı ayrıntılarıyla aktarıyor.
Arkadaşlık, dostluk türleri içinde en eski olan, ama en az bilinen kadınlar arasındaki arkadaşlığın, dayanışmanın güzel bir örneği olan kitap, incelikli yazılış biçemiyle de okuyucuları sürükleyip götürecek bir nitelik taşıyor.