Niçin böyle istekler duyacak şekilde yaratılmışım? Yoksa tüm varlığımın sadece şişirilmiş kof bir olgu olduğu sonucuna varmak için mi böyle yaratıldım? Yani tüm amaç bu mu? Buna inanmıyorum.
Bir kitap hakkında ne kadar konuşulabilirse bu kitap hakkında da o kadar konuşulabilir. Her okuyuşta yeniden bir şeyler keşfedilebilir. Muhteşem bir başucu eseri.
Kitabın ana fikrini ise yazar kendisi şu sözlerle çok güzel özetlemiş. ”Dünyanın en basit, en zavallı, hatta en ahmak adamı bile, insanı hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ve karışık bir ruha maliktir! Niçin bunu anlamaktan bu kadar kaçıyor ve insan dedikleri mahluku anlaşılması ve hakkında hüküm verilmesi en kolay şeylerden biri zannediyoruz?”
Bu kitabı en iyi açıklayan yine yazarın kendisidir diye düşünüp Oğuz Atay ile yapılmış bir röportajın bir kısmını paylaşıyorum:
" -Selim Işık kimdir?
+Selim Işık, birçok tutunamayanın bileşkesidir. İntihar eden bir arkadaşım, Ural var; ama bütünüyle Selim Işık o kadar değil. Belki ben varım (bu cümleyi yazmayın). Adlarını yazmanın sakıncalı olduğu birçok arkadaşım var. Herkesin “tutunan” olmak istediği bir ülkede tutunamayanlığı seçen Selim Işık’la yakınlığının olması birçok kimseye dokunur diye onların adlarını saymak istemiyorum. Selim öldü. Selimlik de ölmüştür. Başarının insanı sevimsizleştirdiğini yazmıştım bir yerde; fakat tutunamayanlığın sevimliliğine de kimsenin yanaşmadığını görüyorum. Neden yanaşsınlar? Bir arkadaşımın dediğine göre, ben romanda herkesi bir bakıma tutunamayanlığa çağırıyormuşum. Henüz bir karşılık alamadım.
-Ya Turgut?
+Turgut'un durumu farklı bir bakıma. Turgut, bütün çabasına rağmen tutunamıyor. Bu açıdan Selim kadar akıllı değil. Belki de Turgut, bir kişinin, bir tutunamayanlar prensinin ortaya çıkarak, hepsi adına sonuna kadar dayanmasını istediği için kata, arabaya ve küçük burjuva nimetlerine boş verip tutunamamayı seçiyor. Selim’le birlikte Selim öldükten sonra yola çıkıyor. Son olarak bir trende görmüşler onu. Belki yolculuğu bitmemiştir daha.
Sizi pencereden dışarıya bakamayacak duruma getirecek eşsiz bir kitap. Korkuyu, bir annenin çaresiz uğraşlarını ve umudu iliklerinize kadar hissedeceksiniz. Kısa süre içinde okuyabileceğiniz sürükleyici bir kitap.
Her şeyi yakıp yıkmaktan zevk alan insanoğlunun gün gelip dünyayı mahvetmesi ve marsa taşınması pek de imkansız değildir. Marsa giderken yanında götürdükleri ırkçılık ve hümanizm gibi fikirler ve en büyük düşmanı olan kendilerinden kaçışları yoktur. Hesaba katmadıkları marslıları da yok eden insanoğlunun kendinden ve nihai sonlarından kaçamazlar. "Biz dünyalılar, büyük ve güzel şeyleri yıkmak konusunda hünerliyizdir."
Mars YıllıklarıRay Bradbury · İthaki Yayınları · 20201,790 okunma
Bir kişisel gelişim kitabı olmamasına rağmen bir insanın gelişimi için okuması gereken bir kitap. Sadece kişisel gelişim için değil toplumsal gelişim için de gerekli. "Yaşamı yenilemek için bu kitap okunmalıydı."
Bütün imkansızlıklar içinde ülkesini geri kalmışlıktan kurtarmak isteyen aydınların çabalarını ve başarılarını anlatan mükemmel bir kitap.
Kendinizi sorgulatan, bu dünyada ne olmak istiyorum sorusuna cevap aratan eşsiz bir eser. "Siz kimsiniz: sanatçı ve hayatın mimarları mı, aptal, tembel solucanlar mı, yoksa bütün iyi şeyleri yıkan, yerle bir eden yırtıcı mı?"