Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

luftmensch

220 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
22 saatte okudu
"Çalışmanın Hüznü ve Neşesi" sekiz farklı öykü ve iş hayatından bahsediyor. Çalışma hayatında zor zamanlar yaşayan insanlardan biri olarak kitabı görür görmez almak ve okumak istedim. Kore'deki iş hayatı ve Türkiye 'deki iş hayatını düşününce benzerlikler bulunabilir. Her meslek hayatı birbirinden farklı olsa da bazı hislerin evrensel olduğu bir gerçek. "Hiç iş yerinde ağladınız mı?" sorusu ise çalışan herkese sorulması ve cevaplanması gereken bir soru. Bu soruyu okuduğumda ise hiç ağlamaz olur muyum, hem de bu yüzden şu yüzden ağladım, diye farklı farklı cevaplar buldum kendimce. Her şekilde hayatın zorlukları vardır, önemli olan hiçbir şeyin veya kişilerin kalıcı olmadığını kabul ederek sabırlı olmak ve küçük heyecanlarla mutluluğu yakalayıp en önemlisi de sahip olduğumuz mesleği, işi severek hayata devam etmek.
Çalışmanın Hüznü ve Neşesi
Çalışmanın Hüznü ve NeşesiJang Ryujin · Lotus Kitap · 202246 okunma
Reklam
312 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Javier Marias'dan okuduğum ilk kitap "Yarın Savaşta Beni Düşün" oldu. Farklı yazarlar tanımak istediğim şu günlerde iyi oldu diyebilirim. Kitap hem adı hem de konusuyla beni etkiledi okumadan önce. Önce arka kapağındaki yazıyı okumadan, kitabın bir savaş kitabı olabileceğini düşünmüştüm, adından dolayı. Fakat öyle değil, yine de işin içinde psikolojik bir savaş olduğu doğrudur. Kitabın adı Shakespeare'in "Macbeth" adlı oyunundan bir alıntı. Ve bu alıntı sürekli olarak kitapta tekrar ediliyor. Sadece tekrar eden bu alıntı değil elbette, kitapta çokça tekrar var. Kitabın ana karakteri senaryo yazarı Víctor, kısa süre önce tanıştığı Marta adlı evli ve çocuklu bir kadının bir akşam evinde bulunması ve kadının o gece aniden kollarında ölmesi ile başlıyor. Daha sonrasında Víctor'un paranoyak düşünceleri ile beraber olaylar seyri devam ediyor. Okurken sıkıldığım zamanlar oldu, fakat sonrasında ne olacak diye merak ettiğim de çok oldu. Yazarın şiirsel bir dil kullanması da hoşuma gitti. Aynı zamanda yazar, kendi düşüncelerine çokça yer vermekte. Gündelik hayattaki ilişkiler, psikolojik durumlar, evlilik, ölüm ve daha bir sürü konu şiirsel bir dil ile açıklanıyor, anlatılıyor. Aşırı beğendiğimi söyleyemem. Ama detaylı anlatımını beğendim. Marias, okumaya devam edeceğim. Detaylı anlatımları, psikolojik incelemeleri bolca okumayı sevenlere tavsiyemdir.
Yarın Savaşta Beni Düşün
Yarın Savaşta Beni DüşünJavier Marias · Yapı Kredi Yayınları · 2021239 okunma
576 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
"Fingersmith", Türkçe adıyla "Ustaparmak" Wales 'de doğmuş bir İngiliz yazar Sarah Waters'dan okuduğum ikinci kitap. İlk okdugum kitabı "Pansiyonerler" beni yazarın yazım diline hayran bırakmış bir kitaptı. Fakat ben, "Ustaparmak" kitabını daha çok sevdim. Bu kitap 2005'te BBC tarafından mini dizi ile
Ustaparmak
UstaparmakSarah Waters · Nora Yayınları · 2016104 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
496 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Hayat, Sil Baştan Atkinson'dan okuduğum ikinci kitap ve yazarın anlatım tarzının tamamen farklı olduğunu düşünüyorum. Kitap çok kafa karıştırıcı geldi başta, fakat sonra yavaş yavaş ısındım. Son derece farklı bir kitaptı. Film izlemişim gibi bir tat bıraktı bende. Karakterimiz Ursula Todd, yaşadığı hayatı ölüp tekrar dirilerek farklı şekillerde yaşıyor. Bir tür "reincarnation" yaşadığı şey. Doktoru aynı zamanda dejavu deneyimlediğini söylüyor. Ve bütün bu olanlar hem benim hem de Ursula'nın sinirini bozuyor (!). Hepimizin hayatımızda "keşke zamanı geri alabilseydim", dediği anlar vardır ya da "ah keşke bu durumu geri dönüp değiştirebilsem" dediğimiz anlar olmuştur mutlaka. Ursula bu şansı buluyor ve biz onun hayatının farklı versiyonlarını okuyoruz. Aynı zamanda Ursula, dünyada herhangi bir kadının yaşayabileceği şeyleri yaşadığı için evrensel bir özelliğe sahip bir karakter.
Hayat Sil Baştan
Hayat Sil BaştanKate Atkinson · Yapı Kredi Yayınları · 201595 okunma
488 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Hey Rebecca! Çok güzeldi. Çok.... isimsiz bir kahramanımız anlatıyor her şeyi. Bir ismi yok evet, kitap boyunca ismi var da ben mi anlamadım diye düşündüm. Fakat yoktu, sadece Bayan de Winter olarak anıldı, ona böyle bir kimlik veren Bay de Winter oldu. Peki gerçek Bayan de Winter da kim? Tabii ki Rebecca, yeni Bayan de Winter sadece onun yerine gelen genç bir kız. Cinayet, aşk, kimlik, biseksüellik... Hepsi çok güzel işlenmiş kitapta. Özellikle kadın kimliğinin ele alınış şekli mükemmel bir ayrıntıya sahip. Kesinlikle okunulup abartılması gereken bir kitap.
Rebecca
RebeccaDaphne du Maurier · İthaki Yayınları · 2020498 okunma
Reklam
210 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
28 saatte okudu
Karşılaştığım bütün yorumlar o kadar olumluydu ve kitap o kadar çok övülüyordu ki, açıkçası okuyup okumamakta kararsız kalmıştım ve bu yüzden kitaplığımda aldığım günden beri iki ay bekledi okunmak için. Keşke alır almaz okusaydım. Kitap ne hakkında asla bir şey yazmak istemiyorum, alıp okuyun. Eminim seveceksiniz. Ben o kadar beğendim ki anlatamam. Yaşamak ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi. Okurken bütün duyguları yaşadım. Önce güldüm, alay ettim sonra üzüldüm, hak verdim. Hayat da aynen böyle işte, üzüntüleri ve mutlulukları bir arada barındıran, mücadelesi bol, uzun bir yol.
Yaşamak
YaşamakYu Hua · Jaguar Kitap · 201633,6bin okunma
310 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Ali Smith, özgün bir postmodern yazar bence. Smith'ten okuduğum ikinci kitap "gibi" ve iyi ki okudum dedim. Bilinç akışı, bellek, travma çok iyi işlenmiş. Kitap iki bölümden oluşuyor. Birinci bölüm Amy, Amy geçirdiği bir krizden dolayı okuma yeteneğini kaybetmiş bir akademisyen, yavaş yavaş bu yeteneği kazanıyor tabii, kızı Kate ile beraber bir karavan parkında yaşıyor. İkinci bölüm ise Ash, Ash'in Amy'e takıntısı var, bunu ondan adım adım dinliyoruz. Birinci bölümü daha çok sevdim ama ikinci bölümde de bazı şeyler daha iyi açığa çıkıyor. Ali Smith okumaya devam edeceğim.
Gibi
GibiAli Smith · Everest Yayınları · 201113 okunma
224 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
"Kayıp" Her şey Stephen'ın küçük kızı Kate'i süpermarkette kaybetmesi ile başlıyor. Ve yaşanılan bu travma, evli çiftte (Julie ve Stephen) derin bir yara açıyor. Stephen, yaşadığı acıyı unutmak için sürekli içerken, eşi Julie evden uzaklaşıp kırsal bir alanda yaşamaya başlıyor. Birlikte travmanın üstesinden gelmek yerine... Genelde Stephen'ın düşüncelerini veriyor yazar, bu yüzden de kitabın sonunda yaşanan küçük sürprize biz de Stephen gibi şaşırıyoruz. Stephen sürekli geçmişi hatırlıyor, yalnızca kızı ile olan anları değil kendi çocukluğunu da hatırlıyor. Bir tür nostalji yaratma peşinde... kaybetme duygusunun verdiği kederle anılarına sığınıyor. Kate, artık onlar için zaman içinde hiç büyümeyecek çocuk olarak kalacak. Içimizdeki çocuğu hiçbir zaman kaybetmemek dileği ile.
Kayıp
KayıpIan McEwan · Yapı Kredi Yayınları · 2019154 okunma
480 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Ah Jane Austen! Uzun bir süreden sonra her satırını gülümseyerek okuduğum bir kitabı yazdığın için ne kadar teşekkür etsem azdır. Emma, hatıralarımda daima yer alacak bir karakter oldu. Hele Mr. Knigtley ... Her ne kadar başta çöpçatanlık peşinde koşan bir kız olarak görünse de Emma aslında iyi niyetli, açık sözlü, neşeli, yeri gelince pişmanlık duyup vicdanı sızlayan genç bir kız. Onunla beraber mutlu oldum, üzüldüm, kahkaha attım. Son zamanlarda karamsar iç dünyama o kadar iyi geldi ki bu kitap. Bitmesini istemediğim için yavaş yavaş okudum, ama elbet bitti. Jane Austen'ın karakterlerinden Emma her zaman bundan sonra benim için farklı bir yere sahip olacak.
Emma
EmmaJane Austen · Can Yayınları · 202010,2bin okunma
272 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
"Cumartesi" adlı bu kitapta, adından da belli olacağı gibi, tek bir gün 3. tekil şahıs açısından doktor Henry'nin deneyimleri ve düşünceleri ile anlatılıyor. 11 Eylül 2001 saldırılarından sonra ülkede Irak saldırılarına karşı gösteriler düzenlenirken, insanlar sokağa dökülürken, Henry, tatil gününü bu kutlamalardan uzak bir şekilde kendi kafasında ve küçük ailesi ile geçirmeyi planlıyor fakat küçük bir trafik kazası tek bir günün kötü geçmesine sebep oluyor. Hayattan kendimizi ne kadar izole edersek edelim, ne kadar plan yaparsak yapalım, bazı şeyler isteklerimizin gerçekleşmesine engel olabiliyor. O yüzden en iyisi plansız yaşamak. Ian McEwan'ın film tadında olan bu romanı beni pek tatmin etmedi fakat yazarın özgün bir anlatımı olduğunu her zaman savunabilirim.
Cumartesi
CumartesiIan McEwan · Yapı Kredi Yayınları · 2007210 okunma
Reklam
904 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
"Ecinniler" tamamıyla büyük bir siyasi kitap. Dostoyevski 19. yüzyıl Rusyasının kaotik ortamını çeşitli siyasi ideolojilerle ve felsefik akımlarla anlatıyor. Kitapta sosyalizm, ateizm, nihilizm, insan psikolojisi ne ararsanız var. Okuması zor ve yoğun bir eser. Uzun bir aradan sonra Dostoyevski okuduğum için mutlu olduğum ama okurken baya kafa karışıklığı yaşadığım bir serüven oldu. Dostoyevski bu kitabı sürgünden sonra yazmış ve kitaptaki Stavrogin'in itiraflarından oluşan kısmın yayınlanmasına izin verilmemiş uygunsuz düşünüldüğü için. Daha sonra, son bölümde ek olarak bu kısım da verilmiş, gerçekten etkileyici bir bölüm. Dostoyevski severlere tavsiye edilir.
Ecinniler
EcinnilerFyodor Dostoyevski · Türkiye Kültür İş Bankası Yayınları · 20195,5bin okunma
104 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 saatte okudu
"Doğurduğum çocuktu o benim ve şimdi o zaman olduğundan da daha savunmasızdı." Meryem'in her şeyden önce bir anne olarak oğlunun, İsa'nın, çarmıha gerilmesine tanıklığını okuyoruz. Tarihin, dinin ve kurgunun birleşimi olan bu kısa ve öz kitap bize Meryem'in bakış açısını sunuyor. Kitapta büyük anlatıların reddedilişini de görüyoruz aynı zamanda. İsa farklı bir şekilde ele alınırken, biz de en az Meryem kadar tanık oluyoruz bu olaya. Tanrının oğlu olduğunu iddia ettiği için çarmıha gerildiğini ve sonunda İsa'nın insanların kurtuluşu için öldüğü söyleniyor Meryem'e. Meryem ise buna değmediğini ve değmeyeceğini ifade ediyor.
Meryem'in Tanıklığı
Meryem'in TanıklığıColm Toibin · Everest Yayınları · 201727 okunma
304 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
John Fowles'dan okuduğum üçüncü kitap Koleksiyoncu oldu. Bu yazardan önce Fransız Teğmenin Kadını'nı ve Büyücü'yü okumuştum ve açıkçası Koleksiyoncu bu iki kitabın çok altında kalmış. Yazarın ilk kitabı yanılmıyorsam. Yine de çok beğenmesem de 8 puancık verdim çünkü yazarı seviyorum. Kitabın konusu kısaca: Bir kelebek koleksiyoncusu, takıntılı bir aşk duyduğu genç bir kızı kaçırıyor. Değişik bir ilişki kuruluyor. Zavallı kız hep güneş ışığına hasret kalıyor. Bizim takıntılı erkek de onu sürekli fotoğraf çekmek istiyor... tabii kızı kaçırmadan önce büyük bir plan da yapıyor. Spoiler vermek istemiyorum. Takıntılı bir aşık ve kurbanı... ve bu kurban, adı Miranda, bir nevi bu takıntılı ya da deli diyeceğimiz adamın yaptığı koleksiyonun bir parçası. Miranda, özgürlüğü kısıtlanmış bir kelebek.
Koleksiyoncu
KoleksiyoncuJohn Fowles · Ayrıntı Yayınları · 20208,4bin okunma
512 syf.
7/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Naturalist yazar sayın Emile Zola'dan okuduğum ilk eser. Aslında "Germinal"i okumak istemiştim önce çünkü en iyi eserinin o olduğunu duymuştum. Fakat bir anda fikir değiştirip "Nana"yı aldım. Nana, bir hayat kadını ve biz bu kadının maceralarını okuyoruz. Her şey bir tiyatroda başlıyor, yoksa tiyatro değil mi?! Çok başarılı bir oyuncu olduğu söylenemez fakat güzelliği ve çekiciliği ile herkesi kendine hayran etmeyi başarıyor. Nana'ya aşık olduğunu zanneden bir sürü insan ve kendini kandıran bir adet Nana. Bir yerden sonra kitabı okurken sıkıldım fakat sona doğru değişik bir şeyler sezdim ve okumamı hızlandırıp bitirdim. Naturalizmin o açık seçik anlatımına şahit oluyoruz. Hâlâ "Germinal"i okumak istiyor muyum, evet istiyorum fakat biraz daha zaman geçtikten sonra. Kadınların bu kadar cinsel obje olarak görülmeleri rahatsız edici, daha da rahatsız edici olan kadınların kendilerini bu tür durumlara düşürmeleri. Son olarak şunu söyleyebilirim: güzellik, gençlik hepsi gelip geçici. Daha fazla içe dönmemiz gerek...
Nana
NanaEmile Zola · İş Bankası Kültür Yayınları · 20214,341 okunma
292 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
"Toby'nin Odası" adlı bu kitaptan beklentim baya yüksekti ve hayal kırıklığına uğradım azcık. Aslında savaş temalı kitapları severim ama bu kitap biraz altta kalmış bu konuda, Yani en azından bana öyle geldi. Pat Barker'dan "Regeneration" kitabını okumak istedim fakat baskısını bulamadım. Eğer baskısını bulursam yazara bir şans daha vermek istiyorum. Toby gerçekten farklı bir karakterdi fakat kitapta çok fazla yer alan bir karakter değil, sonlara doğru zaten sadece adı ve sırrı geçiyor. Savaş psikoloji ile ilgili kitapları okumayı gerçekten çok seviyorum. Savaş geçirmiş insanların travması, psikoloji beni en çok etkileyen konulardan biridir. Kitabın Virginia Woolf'un kitabı "Jacob'un Odası" ile ilişkisi var mı merak ediyorum. O yüzden en kısa zamanda alıp okumayı düşünüyorum. Son olarak kitapta güzel referanslar vardı. Özellikle savaş şairi Rupert Brooke'dan bahsedilmesi hoşuma gitti kısa da olsa.
Toby'nin Odası
Toby'nin OdasıPat Barker · Bencekitap · 201426 okunma
42 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.