Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

luftmensch

296 syf.
·
Puan vermedi
·
20 saatte okudu
Kitabın adı aslında şöyle olmalıydı: "Güve'nin Ölümü", öbür türlü farklı anlamlar çıkıyor. Bu kitapta Woolf'un denemelerini okuyoruz. Yine Woolf'un o akıllara durgunluk veren özgün anlatımını okumak iyi geldi. Şunu söyleyebilirim ki, Woolf bir modernist yazar olarak iyi bir gözlemci. Özellikle İngiliz edebiyatından kayda değer kişilere değindiği için yararlı buldum kendi açımdan. En sevdiğim bölüm tabii ki Shakespeare sever biri olarak "Twelfth Night at the Old Vic" oldu. Çünkü Shakespeare'ın okuduğum en iyi romantik komedi tiyatro eserlerinden biri kesinlikle "On İkinci Gece" o yüzden bu kısmı daha bir ilgi duyarak okudum. Woolf severlere tavsiye edilir.
Güvenin Ölümü
Güvenin ÖlümüVirginia Woolf · Zeplin Kitap · 2014109 okunma
Reklam
464 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Victoria Döneminin en önemli yazarlarından biri olan Charles Dickens, bu eseriyle beni kendine bağladı. Daha önce "Zor Zamanlar" kitabını okumuştum, ama tam isteğimi karşılayamadığı için Dickens okumaya ara vermiştim. Aslında çoğu kitabını okumasam da yazarın yaşadığı dönemi bütün eserlerinde anlattığını biliyorum. "İki Şehrin Hikayesi"ne konu olan iki şehir Paris ve Londra. Fransız ihtilalinden en çok etkilenen iki şehir. Kitapta konu çok iyi işlenmiş. Haksız yere ölen insanlar, yoksulluk, acı, gözyaşı ne ararsanız var. Charles Dinkens realist bir yazar ve şehirlerin o kötü durumunu kelimelerle o kadar iyi anlatmış ki büyülenmemek elde değil. Bütün romanlarında olduğu gibi, iyiler çok iyi. Kötüler ise çok kötü. O kadar kötü ve acayip bir Defarge çifti var ki... ve diğer yanda da haksız yere suçlanmış Doktor Manette ve masum kızı Lucie. Favori karakterim Carton oldu. Onun yaptığını her babayiğit yapamaz. Helal olsun. Klasik severlere tavsiye edilir.
İki Şehrin Hikâyesi
İki Şehrin HikâyesiCharles Dickens · Can Yayınları · 202359bin okunma
192 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Evet, bazı kitaplar ikinci kez veya binlerce kez okunmayı hak eder ve daha iyi anlaşılırlar. "Dorian Gray'in Portresi"ni 3 sene önce okumuştum ve o zaman da çok beğenmiştim. Tekrar okumak nasip oldu, iyi ki de tekrar okudum. Okuduğunuz için pişman olmayacağınız bir eser. Oscar Wilde yaşadığı dönemin en tartışılan insanlarından biri tercihlerinden ve fikirlerinden dolayı. Fakat bir hocam der ki, dönemin en mert adamıdır. Çünkü gerçekleri insanların yüzüne vura vura söyler, o yüzden de sevilmez. Bu eserde gerçekleri insanın yüzüne öyle bir vuruyor ki, müthiş güzel bir eser. Ressam Basil Hallward, onun ilham kaynağı olan olağanüstü bir güzellikte genç Dorian Gray'in portresini çizer. Mr. Gray o kadar güzel ve saftır ki onu arkadaşı Lord Henry ile tanıştırmak istemez Basil. Bunun nedeni bilir ki Dorian, Henry'den fazlasıyla etkilenecektir. Öyle de olur. Lord Henry içi dışı bir adamdır ve öyle bir etki bırakır ki Dorian'ın üzerinde bütün hayatı değişir. Önemli olan iç güzellik diyoruz, ama bu fikri ne kadar savunuyoruz ve uyguluyoruz? Düşünelim.
Dorian Gray'in Portresi
Dorian Gray'in PortresiOscar Wilde · Can Yayınları · 201873,5bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
252 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Bu kitaba başlamayı istememin nedeni, Jane Austen'ın yarattığı o dünyayı tekrar ziyaret etmekti. Tabii ki kitabı okumadan önce kitapla ilgili ön bilgilerim vardı: yazarın yazmış olduğu ilk kitap, gotik edebiyatın bir ironisi vb. (okuduğum İngiliz Edebiyatı bölümü sağ olsun) Bu kitap Austen'dan okuduğum 3. kitap ve önce yarım bıraktım sonra okuyayım bitsin deyip okuyup bitirdiğim bir kitap. Neden Yarım bıraktığıma gelirsek, dilini ve anlatımını gerçekten basit buldum ve Austen'a karşı biraz soğuk hissettim kendimi. Çünkü "Gurur ve Önyargı" ve "Akıl ve Tutku" ya göre baya altta buldum. Sonra, ilk kitabı böyle olması normal, diye düşünüp okuyup bitirdim. Öncelikle Austen her romanında yaptığı gibi ironik dilini bu kitapta da kullanmış. Sanırım, bu yazarın en sevdiğim özelliği. Gerçekleri o kadar güzel bir mizah ve eleştiri içerisinde veriyor ki hayran kalıyorum. Northanger Manastırı, gotik roman parodisi veya ironisi diyebilirim. Ana karakterimiz Catherine'nin hayal dünyası okuduğu gotik romanlardan dolayı o kadar geniş ki... Klasik bir Austen romanı, klasik bir son. Austen severlere tavsiye edilir.
Northanger Manastırı
Northanger ManastırıJane Austen · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20193,194 okunma
336 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
"The Light of Day" Türkçe'ye "Günyüzü" olarak çevrilmiş Graham Swift romanı. "All's fair in love and war." Yani diyor ki, aşkta ve savaşta her şey mübahtır. ilgi çekici bir epigraf öyle değil mi? Graham Swift'ten çok önce "Su Diyarı"nı okuduğum için bu kitabı okurken yazarın kullandığı tekniğe alışmış buldum kendimi. "The Light of Day" tam bir postmodern teknik olan fragmentation örneği. Sık sık olay örgüsünde kesilmeler oluyor ve bu da doğal olarak suspense yaratıyor. Kitap geleneksel bir dedektif romanı değil. Her ne kadar öyle anılsa da... çünkü spoiler başta veriliyor. Kim ölmüş, kim öldürmüş. Ama kitabı çekici kılan kısım da olayların nasıl geliştiğini merak etme duygusu uyandırması. Ana karakterimiz George Webb, onun hayatı, ilişkileri ve travmatik geçmişi bizi alıp götürüyor. Kitapta sevdiğim çok fazla alıntı vardı. Ve Gerçekten beğendim ben kitabı. Kitabın başlığı da içerik hakkında güzel bir mesaj veriyor. Okuyun :)
The Light of Day
The Light of DayGraham Swift · Knopf Publishing · 201352 okunma
Reklam
300 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
"The Secret Scripture" Türkçe'ye "Saklı Kalanlar" olarak çevrilmiş Sebastian Barry tarafından yazılan muhteşem bir roman... Ana karakterimiz Roseanne, 100 yaşından fazladır ve akıl hastanesindedir. Merak edilen soru: Neden akıl hastanesinde? İşte Rose hayatını yazmaya başlayarak okuyucunun aklına takılan bütün soruları yanıtlıyor. Rose'un karşılaştığı sorunlar; dini, etnik, politik açıdan gördüğü düşmanlıklardır. Ve o bu düşmanlıklar içerisinde hayatta kalmaya çalışan gerçek bir kahraman tıpkı babası gibi. Yaşadığı travmatik hayat adeta Rose'un satırlarına yansıyor. Ben okurken bunu derinden hissettim. Ve kitabın sonunda sizi bir süpriz bekliyor. Okumadan önce Irlanda tarihi hakkında kısaca bilgi edinmenizde fayda var. İyi ki okudum, dersiniz umarım. Çünkü ben çok beğendim.
The Secret Scripture
The Secret ScriptureSebastian Barry · Faber and Faber Publishing · 200826 okunma
496 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
İngiltere'nin Wessex bölgesinde geçen romanları ve sevgili Thomas Hardy... Bir yanda güzeller güzeli kızımız Batsheba, diğer yanda üç tane yakışıklı adam; çiftçi Gabriel Oak(Daha sonra çoban oluyor ne yazık ki), Çiftçi Boldwood ve Çavuş Troy... Ve tabii ki Hardy'nin hemen hemen her romanında göreceğimiz aşk ve trajik sahneleri... Kitabın başları beni sıksa da sonradan olaylar beni içine aldı ve soluksuz okumaya devam ettim. Sadece çok fazla ayrıntıya yer verilmesi ve bazı yerlerin gereksiz uzatılması canımı sıktı. Onun dışında klasik bir Hardy romanı. Klasik bir Ingiliz romanı. Saygıyla eğiliyorum efendim. Kitabın bölüm başlıkları içeriklerle ilgili ipuçları verse de güzeldi. Kitabın ana başlığında olduğu gibi Çılgın kalabalıktan uzak bir yerde geçiyor olaylar. Kırsal bir alan. Bazı yerlerde de mizah yok değildi hani. Okuyun, okutun! :)
Çılgın Kalabalıktan Uzak
Çılgın Kalabalıktan UzakThomas Hardy · Can Yayınları · 20183,023 okunma
336 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
"Körlük" adlı roman yazarının okuduğum ikinci kitabı. Son zamanlarda çok fazla karşıma çıkınca artık alıp okumak gerekliliği hissettim kendimde. Yazarın farklı bir tekniği var, dümdüz devam ediyor cümleler, diyalog için herhangi bir noktalama işareti yok. Cümleler uzun, sadece virgül kullanımı fazla falan... Fakat bu özellik hiçbir şekilde kitabın akıcılığına engel olmamış. Su gibi aktı gitti kitap. Yazarın sanırım böyle farklı bir yazım tekniği olmasını sevdim. Onu özgün kılmış. Kitabı tabii ki beğendim. Ilk başta izlenimim tamamen farklıydı kitapta fiziksel olarak bir körlük beklemiyordum, gerçi alttan alta mecazi körlük vardı tabii ki. Son iki gündür kitapla yatıp kalktım, şu yoğun ev temposunda elimden geldiğince her boş anımda okumaya çalıştım. Önceden kitabın konusu ile ilgili hiçbir bilgim yoktu, iyi ki de yoktu, öylesine merakımdan okudum. Iyi ki de okumuşum. İnsanların kör olsa bile ne kadar alçakça davrandıkları, yardımlaşma ve dayanışmanın önemi. Hayatta kalma mücadelesi vesaire. Mükemmel işlenmiş. Ve kadınlar... Her yerde her zaman kurban olan kadınlar... O sahneleri okurken dayanamadım. Ve kadının hayatta kalma mücadelesi, gücü... ve en önemlisi sevgisi... İnsanların körlüklerini iliklerime kadar hissettim. Asıl körlük, fiziksel olan değildir. Biz hepimiz gören körleriz, bir şekilde bir şeyleri görüyoruz ama susuyoruz. Kitap eminim herkese farklı bir bakış açısı kazandıracak... okuyun :)
Körlük
KörlükJosé Saramago · Kırmızı Kedi · 2022104,3bin okunma
176 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
"Blasted", Sarah Kane'nin In-yer-face Theatre(Suratına Tiyatro) eğiliminin en önemli örneklerinden biridir. Suratına Tiyatro, 1990'larda ortaya çıkmış bir eğilimdir, akım değildir. Bu tiyatronun amacı duyarsızlığa karşı savaşmaktır ve Sarah Kane gibi oyun yazarları şok tekniklerini çokça kullanmaktadırlar. Suratına Tiyatro oyun
Blasted
BlastedSarah Kane · Bloomsburry · 201197 okunma
128 syf.
7/10 puan verdi
·
22 saatte okudu
Öncelikle herkese merhaba! Uzun zamandır inceleme yazmadığımı hissettim nedense. Oysaki, okuduğum kitaplar hakkında bir şeyler yazmayı çok severim. Her neyse, Genç Kız Kalbi'ni bu ikinci okuyuşum. İlk kez ortaokulda okumuştum galiba ve kitaplığımda gözüme takılınca tekrar okumak istedim. Bu aralar kitap okumakta zorluk çekiyorum nedense, tatilde
Genç Kız Kalbi
Genç Kız KalbiMehmet Rauf · Kırmızı Kedi Yayınları · 20167,2bin okunma
Reklam
124 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Godot'yu Beklerken, absürt tiyatronun en önemli örneklerinden biridir. Kısacası absürt tiyatrodan bahsedecek olursak: Absürt tiyatro aslında varoluşçu felsefecilerin fikirlerine dayanmaktadır. Hayat, anlamsız ve anlaşılmazdır. Olaylar arasında bağlantı zayıftır. Karakterler arasındaki diyaloglar anlamsızdır ve iletişim eksikliği vardır. Oyun
Godot'yu Beklerken
Godot'yu BeklerkenSamuel Beckett · Kabalcı Yayınları · 20218bin okunma
284 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Anne Frank... Bittiğine üzüldüğümü söylemek istiyorum, çünkü yarım kaldı her şey. Başta Anne'ın hayalleri... Okumak için elime her alışımda içimde tuhaf bir duygu oluştu. Sanırım bu, bir zamanlar hayatta olan genç bir kızın günlüğünü okuduğumdan kaynaklanıyor ya da çok duygusal oluşumdan. Okurken sürekli ah keşke gerçek metnini orijinal dilinde
Anne Frank'ın Hatıra Defteri
Anne Frank'ın Hatıra DefteriAnne Frank · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20177,4bin okunma
270 syf.
4/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Daha önce Ahmet Ümit okumamıştım, sadece çevremden duyduğum kadarıyla bu yazarla ilgili bilgi edinmiştim. Kitapçıya gittiğimde alacağım kitaplar arasında değildi, fakat aldım ve Ahmet Ümit okumaya ilk romanı ile başladım. Sis ve Gece... Kitabı çok beğendiğimi söyleyemeyeceğim ne yazık ki... Dili akıcıydı, fakat çoğu yerde sıkılarak okudum. Belki de bu polisiye tarzı şeylere pek ilgim olmadığındandır ya da okurken sürekli yazarın ilk kitabı olduğu için böyle hissediyorum diye düşündüm. Konusu çok sıradışı değildi ya da ben ilk kez Ahmet Ümit okuduğum ve çevremden duyduğum aşırı beğenme sözlerinden dolayı beklentimi yüksek tutmuş olabilirim. Çok mu hayal kırıklığına uğradım? Hayır. Fakat kitaptaki ana karakteri gerçekten hiç ama hiç sevmedim, kitap ilerledikçe bir şey olsun da şu karaktere karşı duygularım değişsin, dedim kendi kendime ama olmadı. Aslında hiçbir karakteri sevmedim. Yazarın bazı ifadelerini de pek beğenmedim. Kitapta hoşuma giden şeyler rüya tasvirleri oldu. Özellikle son bölümdeki rüya güzel anlatılmıştı. Onun dışında kitabın son sayfaları beni biraz titretti sadece, genelde bu tür sonlara karşı biraz hassasım. Kitabın sonu tahmin edilebilir miydi? Evet, ama herkes tahmin edebilir diye de kesin bir şey söyleyemem. İlk Ahmet Ümit deneyimim bu romanla oldu. Yazara karşı biraz ön yargılı başlamış olabilirim, fakat diğer kitaplarına da bir göz atmak istiyorum.
Sis ve Gece
Sis ve GeceAhmet Ümit · Everest Yayınları · 201319bin okunma
292 syf.
8/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Uzun zamandır okumak istediğim fakat bir türlü elime alamadığım bir kitaptı Amerika. Şans eseri gördüğüm etkinlikle beraber okuma fırsatı bulduğum için mutluyum. :) Öncelikle bu etkinliği düzenleyen ve Amerika'yı okumama vesile olan @okusalih e çok teşekkür ederim. Amerika, Franz Kafka'nın okuduğum diğer kitaplarından biraz daha farklıydı. Akıcı anlatımıyla muhteşem bir yapıt! Zaten Franz Kafka'nın anlatımı beni her zaman etkilemiştir. Her şey Karl'ın hizmetçi bir kız tarafından baştan çıkarılması ve ailesi tarafından Amerika'ya gönderilmesi ile başlıyor ve biz Karl'ın maceralarını okuyoruz. Kitabı okurken baya gülümsedim ve bu beni şaşırttı. Çünkü genelde Kafka okurken ciddi bir yüz ifadesine sahip olduğuma eminim. :) Ana karakterimiz Karl'ı saf buldum çünkü kolayca kandırılabilen biri. O meşhur(!) arkadaşları beni sinir etti. Hele o Brunelda yok mu... Her ne kadar ona sinir olsam da kitaba renk kattığını söyleyebilirim. Franz Kafka'nın hiç Amerika'ya gitmemesi ve Amerika'yı ele alan bir kitap yazması benim dikkatimi çeken bir diğer nokta. Kafka'yı her zamanki gibi ayakta alkışlıyorum. :) Yine kitapta kapitalizmin temellerinin atılması da anlatılmaktadır. Aynı zamanda o dönemde Amerika'da yapılan seçimlere de atıfta bulunulmuş. Kitap bana göre her yönden incelenebilir. Kısacası kitabı çok beğendim. Mizah ve umut unsurlarını içermesi benim için çok iyi oldu, sıkıntılı bir dönemde okuduğum için. :) Benim için farklı bir Kafka deneyimi oldu ve kütüphaneme yeni bir Kafka kitabı eklendi.:)
Amerika
AmerikaFranz Kafka · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20172,864 okunma
287 syf.
·
Puan vermedi
·
18 saatte okudu
Öncelikle değişik bir kitap okuduğumu söylemek istiyorum. Her ne kadar düz bir şekilde okunduğunda normal bir kitap gibi görünse de öyle değil. Bunun bilincinde olarak okumak daha da zevkli oldu benim için. Ağ, Iris Murdoch' un ilk romanıdır ve buna rağmen çok başarılı yapıtlarından biri olarak kabul edilir, ki bence de öyle kabul edilmesi gerekir. Kitabın ana karakteri Jake'in değişimini görüyoruz. Dahası onun bu değişimi beni de etkiledi baya. Çünkü romanın başında karakterimiz oldukça tembel ve bencil biri. Karşılaştığı olaylar ve insanlar sayesinde Jake'in de hayata bakış açısı değişiyor. Kendisi Fransızca romanları İngilizceye çevirerek geçimini sağlıyor. Ve yazma yeteneği olmasına rağmen, hayatın yazılmaya değer bir yönünün olmadığını iddia ediyor. Fakat daha sonra kendi iç hesaplaşmalarıyla birlikte romanın başında savunduğu fikirlerini değiştiriyor. Vicdan azabı, aşk hayatı vesaire hepsi muhteşem bir şekilde verilmiş. Romanda aynı zamanda mizah var diyebilirim. Roman sizi hem düşündürüyor hem de eğlendiriyor. Son olarak Jake, Jean Paul Sartre'in varoluşçu düşüncelerini vermektedir. Aslında romanın temelinde bu yatmaktadır. Romanı okumadan önce Sartre'ın varoluşçuluğuyla ilgili bilgi edinmenizde fayda vardır. Jake karşılaştığı bazı insanlar ve olaylar sayesinde Sartrean bir karakter olarak hayatına devam ediyor. Okumanızı tavsiye ediyorum.
Ağ
Iris Murdoch · Ayrıntı Yayınları · 2020275 okunma
42 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.