... size söylenen her şeyi gözden geçirin. Vücudunuz muhteşem bir şiir ve sadece kelimelerle değil aynı zamanda dudaklarında, yüzünde, kirpiklerinin arasında ve her hareketinde ve her eklemindeki sessiz satırlarla da akıcı dizeler yaratıyor.
Güzel bir kadının bedenine onun güzelliğini takdir ederek bakmıyorsanız, onu soyup tüketmek için bakıyorsanız o zaman gerçekten de kültürümüz aklınızı zehirlemiş demektir. Tüket, al, hayvan ol, sahip ol, al, al.
Yazarlar kendine ait yaşanmış bir şeyler yazınca aşırı keyif alıyorum. Hele bir de ilgili olduğum bir konu ise bu daha da artırıyor. Bu kitabın yazarı tamamen kendi yaşadıklarından bir hayat felsefesi çıkarmış ve bunlarla düşmüş, mağdur bir halde kalmayıp kurtarıcı pozisyona geçmiş. Harika, ilk girişten büyülendim.
Bir kitap bitirdikten sonra yeni bir kitaba başlamazsam bir boşluk oluyor. O boşlukta ne okuduğum makaleler ne de öyküler fayda etmiyor. Sizde de böyle mi? 😃
Ikinci Dünya Savaşı'ndan sonra bir toplama kampına katılan psikiyatrist, oradaki hayatta kalma mücadelesi bir psikoloji çerçevesinden anlatıyor. Bunu yaparken de kendi de aynı aşamalardan geçiyor. Kendinin yaşaması da olgunun gerçekçiliğini kanıtlıyor. Aynı zamanda kendi terapi ekolü olan logoterapiyi de çok güzel anlatmış. Olayla bütünleşmesi, insanların yaşam içindeki anlam arayışı için iyi bir kitap. Farklı dönemlerde tekrar okumak isterim.
Herkesin yaşamında özel bir mesleği veya uğruna çaba harcanacak bir misyonu, yerine getirilmeyi bekleyen somut bir görevi vardır. Ne onun yeri değiştirilebilir ne de yaşam tekrarlanabilir. Bu nedenle her kesin işi, bunu yürütmeye yönelik özel fırsatları kadar eşsizdir.
Benzer bir şekilde acı çekmek her zaman için patolojik bir olgu değildir; acı, nevrotik bir semptom (belirti) olmaktan çok, özellikle varoluşsal engellenmeden kaynaklanıyorsa, insanca bir başarı da olabilir.
Hiçbir durum kendini tekrarlamaz ve her bir durum farklı bir tepki gerektirir. Bazen insanın kendini içinde bulduğu bir durum, eylem yoluyla kendi kaderini şekillendirmesini gerektirebilir.