Fark ettim ki birileri üzülmesin diye yaptığım her hareket öyle ya da böyle beni üzmüş. Ağlatmış bazen, bazen uykularımı kaçırmış. Ağzımı açıp tek kelime etmemişim. ‘Olsun, geçer gider’ demişim ama hep bir yumruk kalmış boğazımda. Hep biraz eksiklik, biraz kırgınlık kalmış.
Sırf birisini kaybetmek istemediğin için anlayışlı ve affedici olmaya çalıştıkça, karşındakine de hak vermeye, düzeltir sanarak konuyu kapatmaya çalıştıkça, kimse seni kaybetmekten ve incitmekten korkmamaya başlıyormuş. Hayattan aldığım ders bu. Belki de en büyüğü
Leonardo da Vinci; ‘Son Aksam Yemeği’ isimli resmini yapmayı düşündüğünde büyük bir güçlükle karşılaştı…
İyi’yi İsa’nın bedeninde, Kötü’yü de İsa’nın arkadaşı olan ve son akşam yemeğinde ona ihanet etmeye karar veren Yahuda’nın bedeninde tasvir etmek zorundaydı…
Resmi yarım bırakarak bu iki kişiye model olarak kullanabileceği birilerini aramaya
içinde bir yerde yangınlar, uçurumlar, depremler, çığlar ve
Çığlıklar barındıranlara .
Savaşın ortasında cephanesi tükenmişlere.
Birilerinin görmezden geldiği şeyler için ciğer çürütenlere iyi geceler.
lV. Murat ve falcı arasında yaşanan olay
IV. Murad çok sık yaptığı gibi yine tebdili kıyafet ile şehirde dolaşmaya çıkar ve bir sandala biner.
Müşterisinin hünkar olduğunu bilmeyen sandalcı, bir süre sonra sandalın yanında ipin ucuna bağlı testiyi çeker ve içmeye başlar.
Sonrada müşterisine ikram eder. Padişah ne var o testinin içinde diye
islâm’ı iyice araştıran bir papaz, tebbet sûresi sebebiyle müslüman olur.
müslüman olan eski papaz şöyle demiştir:
“bu sûre’de muhteşem bir incelik ve mucize gördüm” hangi sure olduğunu soranlara
şöyle açıklar:
“tebbet sûresi yaşayan bir insan hakkında nazîl oldu. yani ebû lehep hakkında
nazîl oldu. ebû lehep bu sûre indikten sonra tam 8 sene daha
Çin’in Guangzhou kentinde bir banka soygunu....
Soygunculardan biri bankadakilere bağırır:
“Kımıldamayın. Para devletindir, ama hayatınız sizindir.”
Herkes sessizce yatar…
Bunun adı“Zihin Değiştirme Kavramı”dır.
Alışılmış düşünce tarzını değiştirmek…
Bu arada müşterilerden bir kadın bir masanın üzerine yatmıştır.
Ama bacaklar ortada... Soyguncu
Kahlo ne yaptığınızın, ne söylediğinizden daha önemli olduğunu şöyle anlatır; Davranışa yansımayan hiçbir şeye en ufak inancım kalmadı artık. Bana dünyanın en güzel cümleleri de kurulsa ben karşımda ne gördüğüme bakıyorum. Hiç yanıltmadı.