Selamlar. Küçüklüğümde animasyonunu izlediğim bu kitap uzun zamandır okumayı istediğim kitaplardandı.
Bir güzel ve çirkin hikayesi.
Kitabın özellikle ilk bölümleri hem işlenen konu hemde dil olarak biraz yorucu ilerliyor. Bazı kısımları okurken bir tiyatro sahnesindeymiş gibi hissettim. Özellikle Fransa’nın mimari yapısının uzun uzun anlatıldığı bölümler kitaptan biraz kopmama neden oldu. İlk bölümlerden sonra asıl kurgu başlıyor ve kişiler ile olaylar arasında bağlantı kurdukça sayfalar akıyor. Quasimodo kambur, çirkin, bir canavara benzetilen, aynı zamanda yaşadığı klisenin çanları nedeniyle duyma yetisini kaybetmiş yazarın deyimiyle bu kaybedişle de yaşamla olan son bağını da koparmış bir yetim. Claude Frollo tarafından alıp büyütülmüş. Claude onun için çok önemli ve o ne söylerse onu yapıyor. İkisi de Notre Dame’a farklı sevgilerle bağlı ayrılmaz birer parçaları. Esmeralda bir Çingene kızı. Kendisini kaçırmaya çalışan Quasimodo’dan onu kurtaran yüzbaşı Phoebus’a aşık olur ve onunla bir gece hana gider. Orada yüzbaşının başına gelen olaydan dolayı suçlanır. Claude ise karanlık ruhunun derinliklerinde Esmeralda’ya karşı bir şeyler hisseder. Yaşanan cinayet… Suçlanan suçlular… Papazın karanlık sevgisi… Esmeralda’nın körlük derecesinde bencil bir yüzbaşıya olan aşkı.. Ve Quasimodo’nun kendisini büyüten baba figürüyle sevdiği kız arasında kalması… Ve içinizde burukluk bırakacak bir son