Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Maria Çeri

405 syf.
·
Puan vermedi
Uğultulu Tepeler
Uğultulu TepelerEmily Brontë
8.1/10 · 41,9bin okunma
Reklam
Dünyada onca acının olduğunu bil­mek, kendi acıma dair sağlıklı bir bakış açısı kazandıra­ madı. Yalnızca kendimi güçsüz hissetmeme neden oldu. Dünyada bu kadar çok görünür acı varken, görünmez acı­larım yüzünden felce uğramış olmam zavallılıktı. Umut­suzluğum daha da arttı.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kısa zamanda mümkün olan her şeyi öğrenmiştim. Hatta bazen tekrar yüksek sesle gülebiliyordum. Ama konu savaş olduğunda suskunlaşıyordum. Sırpların içinde bir Müslüman olarak göze çarpmamak en iyisiydi.
Bugüne dek savaşı sadece tarih kitaplarından ve “Rambo” gibi kötü aksiyon filmlerinden biliyordum. Kimse bu deliliği kendisi yaşamadan kavrayamazdı.
Reklam
Akşam yemeklerinde savaşın bize de sıçrayıp sıçramayacağını tartışıyorduk. Hepimiz iyimserdik ve “Hayatta olmaz!” diyorduk. Sadece savaş deneyimi olan büyükbabam üzgün bir tavırla başını sallıyor ve “Bekleyin! Bizim de başımıza gelecek,” diyordu.
Ders programındaki yazarlardan birine çalışsam, Vic­tor Hugo mesela ya da Peguy. Düşüncesi bile midemi bulandırıyor. Hiçbirinde benimle, yaşadığım şeyle ilgili tek kelime, şu anda hissettiğim şeyi tarif edecek, bu ber­bat anları atlatmama yardımcı olacak tek satır yok.
Geceye alışık değildim. Daha önce başka gezegenlerde de deneyimlemiştim tabii, ama buradaki geceler şimdiye kadar gördüklerimin en karanlığıydı. En uzunu değil, ama en koyusu, en yalnızı, trajedinin en çok yakıştığı.
Ve o an aşkın ne işe yaradığını anladım. Aşk hayatta kalmana yardım ediyordu. Anlam aramayı da unutturuyordu. Aramayı bırakıp haya­tı yaşıyordun. Aşk önemsediğin kişinin elini tutmak ve şimdiki zamanda yaşamaktı. Geçmiş ve gelecek yalnızca mitti.
Ardından kadının tarihteki yerini su yüzüne çıkarmaya çalışmıştı. Zor bir işti bu çünkü tarih her zaman savaşların galipleri tarafından yazılmıştı ve cinsiyet savaşlarının galipleri hep erkek­ler olmuştu. Dolayısıyla kadınlar, o da şanslılarsa, kendilerine yalnızca kenarlarda ve dipnotlarda yer bulmuştu.
Reklam
Aşk korkunç çünkü sizi müthiş bir güçle içine çekiyor, dışarı­dan küçücük görünen, ama içeride mantığınızı alıp götüren dev kütleli bir karadelik gibi. Kendinizi kaybediyorsunuz, benim kaybettiğim gibi, felaketlerin en güzeli, yok oluşların en ateşlisi.
Ve bütün ev­rende geçerli olan bir kural vardı: Eğer birini kendi tarafına çek­mek istiyorsan, yapman gereken şey acısını dindirmekti.
İnsanlar prensip olarak delilerden hoşlanmıyorlar; iyi resim ya­pan deliler hariç ama onlardan hoşlanmaları için de o insanların ölü olmaları gerekiyor.
Adamın hali burada ölümün hüküm sürdüğünü ha­tırlattı bana. Burada şeyler eskiyor, bozuluyor, ölüyordu. İnsan yaşamının her yanı karanlıkla sarılıydı. Nasıl başa çıkabiliyorlar­dı bununla?
377 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.