Sizin de bildiğiniz gibi üstat, Hippokrates'e göre sağlıklı kalmanın sırrı, id est: cibi, potus, somni, venus, omnia moderata sint.
*Yani: Yemek, içmek, uyumak, sevmek, hepsi ölçülü olsun.
Çünkü aşk bir ağaç gibidir: Kendiliğinden yetişir, kökleriyle tüm benliğimizin derinliklerini sarar ve yıkıntı halindeki bir yürekte yeşermeye devam eder. Bu tutkunun ne kadar körse, o kadar inatçı oluşunu açıklamak mümkün değildir. Kendi içinde tutarlı olmadığında daha da güçlüdür.
Uyuşamayız, yollarımız ayrı;
Sen ciğercinin kedisi, ben sokak kedisi; Senin yiyeceğin, kalaylı kapta;
Benimki aslan ağzında;
Sen aşk rüyası görürsün, ben kemik.
Artık hiçbir şey hissetmiyor, hiçbir şey bilmiyor, hiçbir şey düşünmüyordu, en fazla hayal kuruyordu. Şimdiye kadar hiçbir canlı varlık hiçliğe bu kadar gömülmemişti.
Zavallı kız! Çok güzel dişleri vardı, onları göstermek için gülmeyi severdi. Oysa gülmeyi seven ağlamaya doğru yol alır; güzel dişler güzel gözleri mahveder.
Bir kütle yıkılabilir, ama her zaman her yerde olan nasıl yok edilebilir? Dağ bir tufanla kısa sürede suların altında kalır, ama kuşlar uçmaya devam ederler ve dalgaların yüzeyinde tek bir gemi varsa, onun üzerine konar, onunla yüzer, suların çekilmesini birlikte izlerler. Ve bu kaostan çıkan yeni dünya uyanırken, yok olan dünyanın düşüncesinin kanatlanmış ve canlı bir halde süzüldüğünü görür üzerinde.