“Her şeyin kaynağı olan içsel ışığımızın, gökyüzündeki yıldızlardan bile daha çok biçimi var elbette. Tek bir iyi düşünce onu parlatmaya yeter de artar bile. Ve tek bir hata, kalbinizdeki ormanı kül edip gökyüzündeki bütün yıldızları görünmez kılar. İşte o hata, tükenen bir aşk ya da kaybolan inançlar hâlâ içinizi yakıyorsa, tamam dersiniz, buraya kadarmış. Ama bu doğru değildir. Asla değildir. Ne yaparsanız yapın ve ne kaybederseniz kaybedin, o ışık sizi hiç terk etmez. İçinizde ölen her ne varsa yeniden dirilebilir. Yeter ki bunu canıgönülden isteyin. Kalp pes etmeyi bilmez, çünkü yalan söylemeyi bilmez. Bir kitaptan başınızı kaldırır ve güzelim bir yabancının gülümsemesinin büyüsüne kapılırsanız yeniden bir keşfe çıkarsınız. O yolculukta hiçbir zaman eskiyi bulamazsınız. Hep ama hep başka tecrübeler yaşarsınız. Ama yaralı bir kalpte yeşeren yeni bir orman bazen yangından öncekinden bile daha vahşi, daha güçlüdür. Ve orada, içinizdeki mabette kalırsanız eğer, ışığın yeniden parladığı yerde her şeyi unutarak ve asla pes etmeden, er ya da geç kendinizi aşkın ve güzelliklerin dünyayı yarattığı yerde bulursunuz: En başta. Her şeyin başlangıcında.. “