Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Dönemin hükümetinin ayıbıdır bu da
İstanbul'daki son günlerinde bütün eski dostları ile her sınıf ve meslekten hayranları devamlı olarak ken­disini ziyâret etmişler, sevdiği hâfızlar ona istediği kadar Kur'an okumuşlardır. Nihâyet bitkinliğinin artması ve havaların soğuması üzerine tamamen Mısır apartmanına yerleşen Mehmed Âkif, 27 Aralık 1936 Pazar günü akşamı 19.45'te vefât etmiştir. Allah rahmet eylesin. Ertesi günkü gazeteler, İstiklâl Marşı şâirinin vefâtını haber verdiler.. Beyoğlu hastahânesi'nde gasl olunan cenâze öğleye doğru Beyazıd Câmii’ne getirildi... Âkif, ha­yatında olduğu gibi memâtında da tiksindiği yapmacık resmî tavırlardan kurtulmuştu: Resmî kişiler ve ku­ruluşlar onun vefâtı karşısında müsbet en ufak bir kı­pırtıda bile bulunmadılar. Cenâze merâsimine katılan topluluk için, Midhat Cemal Kuntay, şunları yazıyor: "Cenâze Beyazıd'dan kalkacak. Oraya gittim. Kimseler yok; bir cenâzenin geleceği belli değil. "Çok sonra birkaç kişi göründü. Biraz sonra çıplak bir tabut geldi. 'Bir fıkara cenâzesi olmalı' dedim. O anda Emin Efendi Lokantası'nın sâhibi Mâhir Usta, elinde bir bayrakla cenâzeye koştu. Sebebini anlamadım. Yine o anda yüzlerce genç peydâ oldu. Üniversite'nin büyük sancağına çıplak tabutu sardılar. Ellerimi yüzüme ka­padım. Cenâzeyi tanımıştım.
VEFÂTI
İstanbul'daki son günlerinde bütün eski dostları ile her sınıf ve meslekten hayranları devamlı olarak ken­disini ziyâret etmişler, sevdiği hâfızlar ona istediği kadar Kur'an okumuşlardır. Nihâyet bitkinliğinin artması ve havaların soğuması üzerine tamamen Mısır apartmanına yerleşen Mehmed Âkif, 27 Aralık 1936 Pazar günü akşamı 19.45'te vefât