Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
'İnsan annesi öldüğünde bile ağlamadıysa ne zaman ağlardı ki' diyordum kendi kendime. Hoş böyle bir durumda ağlayamayan bir insanın o saatten sonra gözünden akan iki damla yaşın ne kıymeti harbiyesi olurdu ki?
İnsan aslında bir daha hiç "anne" diyemeyeceğini öğrendiği an büyüyor. Annemle birlikte çocukluğum da öldü benim ve şundan eminim ki tüm bu yaşadıklarımı dedem olmasa atlatamazdım. Bir de İstanbul...
Reklam
Ona baktığın sürece bütün yüklerini sırtlayan ve insanı tarif edilmez bir hafifliğe ulaştıran bir hamaldı, İstanbul.
Yıllar geçiyor, ülkede boşalan herkesin, her şeyin yeri bir şekilde doluyor, ayrılanlar yeni sevgili buluyor, şehirde ot biten her boşluğun yerine evler yükseliyor, sonu gelen her sayfanın yerini ardındaki alıyor fakat içimdeki o boşluk bir şekilde dolmuyordu.
Tam manasıyla beni dinleyecek bir canlı var mı ki şu yeryüzünde? Daha seni dinlerken kafasında vereceği cevabı düşünen bir canlı tarafından tam anlamıyla anlaşılmak mümkün müdür?
Okuduğum her satır gerçekmiş, yaşadığım her şey bir romanmış gibi hissediyordum.
Reklam
İnsan bu dünyada âşık olduğu kadının gözyaşlarını görmeden acı çektim dememeli!
Dünyanın en huzurlu manzarasında kusursuz bir romanı soluksuz okuyor gibiydim...
Ne garip! İnsan bazen ömrü boyunca ilk kez tamamlandığını düşündüğü an eksik hissediyor ve hayatta ne yaparsan yap yine de bir şeyler eksik kalıyor.
214 syf.
·
Puan vermedi
·
10 saatte okudu
Puanım:5/5 ⭐⭐⭐⭐⭐ Kitabın başından sonuna kadar 'ne oluyoruz' dedim ya, 'ne oluyoruz' dedim. Dün beni derinden sarsan ve etkileyen üçüncü kitabı bitirdim. Öyle güzeldi ki nasıl tarif edilir bilmiyorum. Hani bir şeye çok hayran kalırsınız ve anlatmaya çalıştıkça elinize yüzünüze bulaşır ya tam da öyle. Şöyle söyleyeyim beni daha iyi anlayın; bir gün hafıza kaybı yaşasam tekrar okuyacağım kitaplardan biri olurdu, bir ömürlük gün. Şimdi daha iyi anlaşıldığımı düşünüyorum. Haluk... sen bize nasıl bir şok yaşattın öyle ya!!! Kitabın başları çok güzeldi, çok güzel bir aşk kitabı okuyorduk ama bir anda sonlarına doğru balyoz yedik kafamıza. Ne olduğunu anlayamadan bir şoka sürüklendim resmen. Konusu şöyle ki; Haluk adında bir karakterimiz var, Ankara'da ailesi ile yaşıyor ve her şey sıradan ilerlerken birdenbire ailesi dağılıveriyor ve kendini İstanbul'da buluyor. İstanbul'da dedesi ile yaşarken dedesini de kaybeden Haluk tek yaşamaya başlıyor. Dedesinden yüklüce bir miras kalınca bu parayla ülkeyi gezmeye başlıyor. Bununla yetinmeyip kendini yurtdışında buluyor. Venedik de bir kafede otururken Bilge'nin sesini duyuyor ve etkileniyor. Zaten olayda bundan sonra başlıyor. Asla kelimelere dökemeyeceğim kadar güzel bir kitaptı. Lütfen alıp okuyun, lütfeeeen. Asla pişman olmayacağınız bir eser. Sağlık ve kitapla kalın.
Bir Ömürlük Gün
Bir Ömürlük GünMehmet Pekmezci · Ayzıt Yayınları · 201946 okunma
245 öğeden 161 ile 170 arasındakiler gösteriliyor.