Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

hazm

hazm
@mehmum
"Mutlu ya da mutsuz olmanız küçük bir şeye bağlıdır: düşünce biçiminize."
Hukuk Fakültesi
İstanbul
10 okur puanı
Ocak 2024 tarihinde katıldı
Sabitlenmiş gönderi
Avukatlar tarih boyu köle kullanmadılar ama hiçbir zaman efendileri de olmadı.
Reklam
Büsbütün unuttum seni eminim Maziye karıştı şimdi yeminim Kalbimde senin için yok bile kinim Bence sen de şimdi herkes gibisin
Nazım Hikmet Ran
Nazım Hikmet Ran
Nazlan Sitem et Kırıl bana Beni geç vakit Tek başıma suya yolla bahçede yüzünü öteye çevir Güle hayret ediyormuş gibi yap Gülümseyerek konuş da başkalarıyla Somurt avluda sadece ikimiz kalınca Kızıp en sevecen adımlarla üst kata çık En sevdiğim çiçeğin saksısı kaysın elinden Derinleşsin ben içerledikçe ruhumdaki sakarlık
İsmet Özel
İsmet Özel

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
hazm
@mehmum·Bir kitabı okumayı düşünüyor
Üsküdar’da Bir Attar Dükkanı
Üsküdar’da Bir Attar DükkanıAhmed Yüksel Özemre
8.9/10 · 910 okunma
G.A: Lekesiz bir kişisel ahlaka sahip rahibin, diğer taraftaki dürüst aday yerine, kendi partisinin listesindeki hırsıza oy vermesi durumunu ele al. Y.A: Ruhunu tatmin etmek zorunda. Partisinin başarısı söz konusu olduğunda, ne kişisel ne de toplumsal ahlakı kalıyor. Her zaman yapısıyla eğitimine sadık kalacaktır.
Reklam
Oysaki ilk aradığı, her zaman ruh tatmini olmalıdır. O, tüm görevlerin üstündedir.
Görevinin arkasında duran ve ondan kaçmak yerine tahta direğe* giden birini düşün. *Eski çağlarda, kilisenin sapkın ya da yanlış olduğunu düşündüğü inançlarından vazgeçmeyi reddeden insanlar, bazen tahta direklere bağlanıp yakılıyordu.
Düşünce, kendini başkası uğruna feda etme, yani insandaki en büyük erdem, bertaraf edildi! Artık öyle bir şey yok!
(...) hiç orada bulunmaması gereken bir kelimeyi de sinsice sözlüğe soktuk: Fedakarlık. Var olmayan bir şeyi tanımlıyor. Fakat en kötüsü, insanın tüm eylemlerini emreden ve onu bunlara zorlayan Tek Dürtüyü görmezden gelip hakkında hiç konuşmuyoruz. Her acil durumda ve ne pahasına olursa olsun, insanın kendi onayını güvenceye almasının kaçınılmaz gerekliliğini yani. Olduğumuz tüm şeyleri ona borçluyuz. O bizim nefesimiz, kalbimiz, kanımız. O bizim tek mahmuzumuz, kırbaçımız, üvendiremiz. Son derece etkili tek gücümüz. Başkasına daha sahip değiliz. O olmadan yalnızca durağan şekiller, bedenler olurduk. Hiç kimse bir şey yapmazdı. İlerleme olmadığından, dünya hareketsizce sadece dururdu. O muhteşem gücün adı dudaklardan çıktığında şapkalarımızı çıkarıp saygıyla ayağa kalkmalıyız.
Alexander Hamilton, çarpıcı derecede yüksek prensiplere sahip bir adamdı. Düello yapmanın yanlış olduğunu, dinsel öğretilerle uyuşmadığını düşünüyordu. Fakat toplum fikrine saygısından, bir düelloya girmek zorunda kaldı. Ailesini çok seviyor olmasına rağmen, toplumun onayını kazanmak uğruna, onları haince terk edip tüm hayatını bir kenara attı. Gülünç dünyaya kendini kabul ettirebilmek için zavallı insanları, bencilce, hayat boyu sürecek bu kedere teslim etti. O zamanki toplum standartlarının onurlu olma koşullarına göre, düelloyu reddetme utancıyla rahatça yaşayamazdı. Din öğretileri, ailesine olan derin bağlılığı, merhametli kalbi, yüksek prensipleri... Hepsi, ruhsal rahatlığa erişmesinin yolunu tıkadıklarında, ziyan oldular.
Reklam
Y.A: Kanun şöyle, aklında tut: Bir insan, beşiğinden mezarına kadar asla, ilk ve en önemli amacı, kendi iç huzuru ve ruhsal rahatlığı olmayan tek bir şey bile yapmaz.
Y.A: Fedakârlık nedir? G.A: Bundan en ufak çıkarı bile olmamasına rağmen, insanın bir başkasına iyilik yapmasıdır.
Bilgi, elmayla birlikte dışarıdan geldi. İnsan beyni öyle yapılandırılmıştır ki ne olursa olsun hiçbir şey oluşturamaz. Yalnız dışarıdan sağlanan materyali kullanabilir. Sadece bir makinedir ve otomatik olarak çalışır, irade gücüyle değil.
Adem'in düşünceleri ona dışarıdan geldi. Sen ölüm korkusuna sahipsin. Onu kendin icat etmedin. Konuşmalar ve telkin sayesinde dışarıdan aldın. Adem'in ölüm korkusu yoktu, hem de hiç.
120 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.