Bir doğru ne kadar gizlensede doğrunun yanında aşk bile gizlenir.
Gözlerin acemi bir çaylak gibi düşüp duruyordu masanın üstüne,gözlerim topluyor du olanı biteni.
Senin bir dalın varken başka bir dalı kırmak gözlerinin suçu değildi suç tamamen benim kırılmasını isterken,kırılmak bile hazır bir ölümün bu dünyadan göçüşü gibi duygulu, bedeni bırakıcan ve gidicen.
Ruh ait olduğu yerde ne sende ne bende özgürüz ikimiz de derken bile aslında içimizde tarifsiz bir katmanın içerden başlayıp dile yansıması hiç doğruyu söyletmedi çünkü kadın hayatın son virajında kaza yapmak onun için kırık bir dala sarılmak kadar korkunç gelecek; bir düşüncenin gafletini yaptı yani sen! Seni hiç düşünmüyorum ve hiç bir şey hissetmiyorum elim eline denk değil cümlesi işte gözlerinin düşüşü gibi güçsüzlük ibaresi bir Adama bakamazken yani yine sen.
Bana ilk kez yalan söyledin sevgide sırf kendi dünyan için benim dünyama boş bir hava bıraktın mavisi olmayan bir boşluk; yani sen bunları derken bile dudaklarının içinde ruhunu yutamadın adeta ruhun bana kaçtı çünkü seni o anda o zamanda o söylemde seni kabul etmedi.
Ruhun artık benim sen bedenin ile yaşa bir gün eğer ruhunu arar isen biz bize iyiyiz deyip mutlumu mutsuzmu seni izlicez ruhum ruhun ve biz kalbim ve ben muhteşem dörtlü yıllar geçsede kapı çalsada anahtar orkide saksının altında al ve gir içeri davetsiz misafir ben demiyeceğim ruhun yanımdaki ruhun sana seslencek hoşgeldin ve ben tabi gülümsicem hiç yapmadığım kadar.