Bir molla düşünün kendini aşkın ikici şeyhi ilan etsin. Bir molla hayal edin kendisini aşka anlam katan deniz, aşkın dillendirilmesine aracılık eden belagat ikliminin emiri, şiirin cihangiri olduğunu iddia etsin. Üstelik yüksek tondan aşk tasavvurunu haykıran bu zat, Gülistan’ın sahibi Sa’di Şirazi’ye çekinmeden meydan okuyarak “incilerle
Melayê Cizîrî dünya ve dünyadaki insanların durumuna bir örnek veriyor ve şöyle diyor; “Gül satanların bahçesinde enteresan bir manzara gördüm,
Diken karekterlilerin elinde gül;gül sevenlerin elinde diken.”
İmamı Şafii'de bir beyitinde böyle der; Köpekler koyun etini yerken
Arslanlar ormanlarda açlıktan ölüyor.”
Yani iki büyük alimde bunu demek istiyor; kötü huylu, kötü ahlaklı insanlar refah içerisinde mutlu yaşarken, iyi huylu ve güzel ahlaklı insanların birçoğu sıkıntı ve yoksulluk içerisinde yaşamaktadır.
Durrê nasufte dibijim ji lebi le'li Mela Ger rewanbexşi nebit nezmi kerr û lali çi hez (Dîwan, s.74)
Tercüme: Ey Mela! Henüz delinmemiş inciler söylerim kırmızı dudaklardan.
Ancak ruh aşılayan (Cibril) olmazsa dilsiz ve sağır nazmın ne etkisi olur!
Hasret aşkın çile ve acıyla arzuyla yoğrulan meyvesidir.
Sevgi dünyevi olarak aşkı içermez.
Aşk, gönlü kuşatır, sona erişi hayatın sonlanmas iledir. Yani hayatla kaimdir.
Aşk, maşuku her tür zarardan korumak adına, kendini feda edebilmektir, gizleme, sır kılma adına...
Aşkı başka anlamlarda kullanan günümüz insanları aslında; gelip geçen ve karşı cinse temas ile sona eren sevgiden -hatta sevginin bile ciddi bir süresi var- bir hevesten söz ediyorlar.
Aşk; Mecnunundur, Ferhatındir, Leylanındır, Şirinindir, Memındıŕ Zinindir, Yunusundur, Hafız ı Şirazinindir.
Mûsikîde esas olan dört şube, anasır-ı erbaa'ya; on iki makam, on iki burca; yedi ses, yedi yıldıza; yirmi dört şube, yirmi dört saate; kırk sekiz terkip, hicri yıldaki kırk sekiz haftaya karşılık gösterilir. Buna göre günün belli saatlerinde belli makamların dinlenmesi gerekir. Tıp ilminde mûsikî ile tedavi meşhurdur. İnsanın na- bız atışları belli makamlara göre değişik düzenler olabilirmiş. Farabî, Nâsır-ı Tûsî, Hâce Safiyüddin gibi alimler bu yolu çok denemişlerdir.
Leyletu’l-qedr û berat in zulf û cebhet subhê ‘îd
Dêm wekû fesla buharê lê qîyamet qedd û qam
*Kadir ve berat geceleridir zülüfleri, alnı bayram sabahı
Yüzü bahar mevsimidir, kıyametler koparmada endamı..