Hablemitoğlu Köstebek kitabını bitirirken şöyle diyordu; sizler bu satırları okuduğunuzda, eminim ki hakkımda bugüne kadar açılmış yüz milyarlarca liralık manevi tazminat davalarına yenileri eklenecektir. Her zaman olduğu gibi kimi siyasiler devreye girerek Üniversite Rektörü’nü hakkımda yasal işlem yapmaya zorlayacaktır. Tehditler ve hakaretler hız kesmeyecek, aileme de yönelecektir.... hakkımda Ağır Ceza Mahkemesi’nde ya da DGM’de dava açılacaktır.
Sonuçta belki ödeyemeyeceğim tazminat hükümlerinden dolayı evime haciz gelecektir. Almanlardan fetullahçılara, Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter ve laik yapısına göz diken tüm unsurlara karşı bunca zahmete ve mihnete değer mi, diyorsanız, Atatürk’ün manevi mirasçısı olarak evet değer, diyorum. Çünkü Türküm ve başka Türkiye yok!
Kimse hakkında kötü düşünmekten yana değilim. Fakat benim hayatımda acıya sebep olan herkesin, bir gün aynı şeyi yaşayacağını görmek beni mutlu eder. Çünkü bazen anlamak, yaşamaktan geçer.
R., ölümü ve ölümsüzlüğü hissetmişti. İçinde kırılan bir şey vardı ve göremediği o kadını, uzaklardan gelen bir müzik gibi, soyut bir tutkuyla düşünmeye başladı.
“Bu cehalet nerelere kadar varıyor söyleyelim; merkez soldakiler bile General de Gaulle’e karşı amansız bir hayranlık besleyebiliyor ve Fransa’nın diğerleri gibi kötü bir sömürgeci olmadığına inanıyorlar. Sanki Afrika’da olanlar hiç yaşanmamış gibi. Hindiçin’i ya da Karayipler’i hiç duymamışlar gibi... Biliyorsunuz, Fransa bazı yerlerde yerli halkın tümünü katletmeyi başarabilmiş bir ülkedir. Mesela Grenada Adası’nda... öldürmedikleri insanlarda onların eline düşme korkusuyla kendilerini kayalardan aşağıya atmıştır.”
Batı TerörizmiNoam Chomsky · BGST Yayınları · 201426 okunma
“Keşke biraz fazla açılsanız... Sonra dönüp baktığınızda ‘iyi ki yapmışım.’ deseniz. Emin olun bütün bir yaşamı kıyıda geçirip sonra da ‘keşke biraz açılsaydım.’ demekten daha iyidir.”