Hepimiz kendi dünyamızda yaşıyoruz. Ama yıldızlı bir gecede gökyüzüne bakarsan, oradaki binlerce dünyanın birleşerek takımyıldızlar, güneş sistemleri ve gezegen toplulukları kurduklarını görürsün.
Haklı olan kişi en güçlü olandır. Bu durumda bir paradoks söz konusu, en korkak olanlar aynı zamanda en cesurlar. Çünkü fikirlerini herkese empoze edebiliyorlar.
DAĞA ÇIKAN KURT
Dağa Çıkan Kurt öyküsü, Milli Mücadele yıllarının panoramasını gözler önüne sermektedir. Hikâyenin başlangıcında yazar, Fransız bir sanatçının şiirinin çıkmasını beklemektedir. Bunun etkisinde kalarak rüyaya dalmaktadır. Rüyasında, işlerin sarpa sardığı bir orman görür. Ormandaki hayvanlar arasında mücadeleler yaşandığını
Morris ve Turuncu Elbise adlı eserin konu yönünden incelemesi:
Beyaz Zambaklar Ülkesinde adlı romanda şu satırların altını çizmiştim: " Sanki hepimiz yaşamımızda dıştan gelen seyirci topluluğuyuz, sanki her birimiz, her şey ve herkes için birer yargıç olarak atanmışız." Morris Micklewhite ve Turuncu Elbise, insanların bireyler üzerinde yargıçlık kurmasını ele alan bir eserdir.
Morris, arkadaşlarından farklı bir çocuktur. Toplumun zihninde yer alan erkek çocuk tanımlarıyla ters düşecek türde ilgi alanlarına sahiptir. Örneğin oje sürmek, topuklu ayakkabı giymek, kadın elbisesi giymek Morris'in hoşuna gitmektedir. Onun bu farklılığı, arkadaşları tarafından hor görülmektedir. Sınıf arkadaşları onu dışlayarak kendisiyle dalga geçmektedir. Morris tüm bunlara kulak tıkayarak, yaşadıklarından aldığı hazza odaklanır. Akranları tarafından psikolojik baskıya maruz kalması kendisini kötü hissetmesine yol açsa da tüm bu zorluklara mukavemet gösterir. Yaratıcılığı sayesinde bireysel farklılığının, hayalini kurduğu yaşam için engel teşkil etmediğini arkadaşlarına kabul ettirir.
İnsanlarda duyarlılık oluşturma amacı güden bu eser, toplum nezdinde farklı olana karşı oluşan tepkiye mercek tutmaya çalışmıştır.