Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Melike Eser

Melike Eser
@melikeeser
"Kendini bulamamanın verdiği bu lanet olası azabı kaç kişi çekiyor bilmiyorum. 'Γνωθι σεαυτόν'* diyen Yunanlılar, 'kendini ol' diyen İbsen inanılmaz derecede rahatsız ediyor beni. Beni her taraftan sıkıştıran ve içime işleyen bu insan kalabalığın içinde kendimi bulamıyorsam, kendimi nasıl tanıyabilirim ki? Eğer kendimi tanıyamıyorsam, karakterimin indirgenemez merkezinin son kalıntısının hangisi olduğunu bilmiyorsam nasıl gerçekten kendim olabilirim ki?" *Antik Yunan vecizesi: Kendini bil.
Reklam
"Ben özgür bir adamım, özgürlüğe ihtiyacım var, yalnız kalmaya ihtiyacım var, tüm utançlarım ve üzüntülerim üzerine kendi başıma uzun uzun düşünmeye ihtiyacım var, güneşin ve sokaklardaki çakıl taşlarının keyfine dost ya da sohbet olmadan kendimle yüz yüze gelerek ve salt yüreğimin müziğini dinleyerek varmaya ihtiyacım var. "
"Neyim ben, Tanrı aşkına! Hayatımı doldurmaya, zamanımı çalmaya, ruhumu didiklemeye, düşüncemi emmeye, dostunuz, sırdaşınız ve haberiniz olmamı istemeye ne hakkınız var sizlerin?"

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Ama yazgısını yaldızlı çokomel kağıtları gibi, Tırnaklarıyla düzeltemiyor insan. Yıllarca biriktirdim rengarenk çokomel kağıtlarını kitap aralarında. (...) Kara yazgımı şimdi kim bilir Hangi kitabın arasında saklıyorsun Tanrım? Ah.. dedim sonra Ah!"
Reklam
"Annem çok sevinmelerin kadınıydı. Bazen sevinince annem gibi, Rengarenk reçeller dizerim kalbimin raflarına."
"Esse est percipi.* Dolaysız gerçek, duyumdur. Duyum bize, ruha aittir. Onun ötesindeki hiçbir şeyi bilmiyoruz. Gerçeğin tek göstergesi ve tanığı, bu bilinç durumlarının ve değişimlerinin tekrar tekrar doğuşudur. Dünya bizim tasvirimizdir." *Lat. Var olmak, algılanmaktır.
"Yıldız'a bakamıyordum. Yere, erimiş sulu karın oluşturduğu renkli, ışıltılı küçük bir gölcüğe bakıyordum. İki yanağımdan öpüldüğümü duydum. Bıyıklarımın iki yanıma birer çiçek asılmış da, onları düşürmek istemezmişim gibi kıpırtısız kalakaldım. (...) Ellerimle yanaklarımı, bıyık uçlarımı tutmak için delice bir istek. O iki öpücük ordan ha düştü ha düşecek."
Sayfa 187Kitabı okudu
"Neden kaçmış? Onu da zamanla öğreniyoruz. Zaman, sen ne büyük öğretmensin, ah saygıdeğer zaman, sen ne büyük bir bilgesin! Gaddar bir bilgesin ama. Acımasız. Gerçekler biraz da saklanmalı değil mi? Birazcık, çok değil. İnsanları içkide boğulmamaya ya da beynine bir kurşun sıkmaya kalkıştırmayacak ölçüde olsa yeter."
"Geceydi. Resim yapıyordum. Kapım yürek çarpıntıları gibi çalındı. Doğrusu gelenin Sami olabileceğini düşündürmeyen bir çalış. Ohh, çok şükür, şükür Allahıma, beni de götürmeye geldiler, diye sevinmiş olabilirim. Böyle bir şey istiyor, diliyormuşum... Şu insan yüreği kadar örtülü, sinsi, saman altından su yürüten ne var?"
Reklam
"Boşluk. Hiçlik. Gecenin karanlığı. Değil. Yeterince karanlık değil. Gece dediğin katran gibi olmalı. Denizde yalpalayan ışıklar, gelip geçen art arda bir kuyruk oluşturan araçların farları... Böylece işte, ne gece ne gündüz. İkisi arası bir şey. Benim gibi. Ben de bir şeyin ikisi arasıyım."
"En arka sıradayım. Otobüslerde yerimi en arka sıradan almak benim alışkanlığım. Azala azala tek tük kalan alışkanlıklarımdan biri. Kimse seni görmez. Sen herkesi görürsün. Herkesi görmek istemezsen, kimseyi görmemiş olursun. Yolboyu bir motor horultusu duyarsın, hepsi bu. Karşıdan gelenler farlarını kısmışlarmış, kısmamışlarmış; ha çarpıştık, ha çarpışmadıkmış; bütün bunlar, o gerilip doğrulmalar, derin solumalar, küçük bir cana bunca önem vermeler falan senin dünyandan içeri sızamaz. Nereye sızamaz dedin, nereye? Senin dünyan da neymiş?"
SEZARYEN Yassos Balıkçısına Aynalar çatlıyor kendi kendime konuşurken Oysa yalnızlığım benim sadece postum... Hele koyunlarla, kuzularla gelecek bahar Kırkılsın da gör tüyüm tüsüm... Karnıma inen bir bıçak darbesiyle nasıl Fırlayacak ortaya o gün Doğuştandır derunumda saklanan kadim dostum!
HAYAL OYUNU Ellerindi ellerimden tutan Ellerimdi ellerinden tutan... Bıraktığı anda ellerimiz ellerimizi Gökyüzüne vuracaktı gölgeleri ellerimizin Kimbilir kaç martılar halinde... Bir masada karşı karşıya Seyrederken dudaklarını senin, Dile gelmiş ilk Türkçeydik... Henüz başlamış külrengi bahar, Ne savaş ne barıştık biz... Bu dünyaya yeni gelmiş bir diyar Manolyaya gece konmuş kumrular...
SİZMOGRAFİ Dünya öküzün boynuzları üstünde dururmuş, Her kıpırdayışında öküz, deprem olurmuş... Oysa dünya, halkların omzu üstünde durur Kıpırdasın da gör!
122 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.