Kitabı okumadan önce en azından Türk okuyucu komünitesi tarafından pek sevilmemiş olduğunu, sıkıcı bulunduğunu görmüştüm. Söylenenlere kulak asmayıp önyargıyla yaklaşmadığım ve vaktimi ayırıp kendime böyle bir kurguyu kattığım için çok şanslıyım.
Edebiyatın alt metinlerini okumayı bilmeyen, yakın dünya ve Amerikan tarihini bilmeyen, yüzeysel bakan ve analiz/çıkarım yapmakla uğraşmaya erinen okurların kitaba anlam verememesi, yer yer itici bulması, sıkılması tıkılması çok normal değil mi zaten ya? Tüm bu konularda iyi olduğunu iddia edip de kitaptan hoşlanmadığını söyleyecek biri varsa hoşgörüyle karşılayabilirim elbette, ama sanmıyorum. Öbür türlü, kendine ördüğü kozanın ötesine çıkamayan insanların anlamadığı şeyi sevmemesi olayına ‘bitiyorum’. :) İnsan anlamadığını sevmezmiş, Jerzy Kosinski’nin yalancısıyım valla. Sadece cahil cesaretinden doğan sözde eleştirel bakış açısını ezikçe buluyorum.
Take care y’all.