Velev ki haklı olalım; teşhis ettiğimiz bütün yalancılar yalancı, sahtekârlar sahtekâr, menfaatçiler menfaatçi olsun. Ne kazandırabilir ki bu bize? Bir kötüyü bir iyiye çevirmek için bir şey yapmıyoruz ki! Bütün bu sürek avının neticelerine bakılırsa, kapkaranlık bir toplumuz. Üstelik herkesin kötüsü bir başkası...
Herkesin bütün : mesaisini bir başkasının kötülüğünü yakalamaya harcadığı bir toplumsal hayatta iyiliği, güzelligi, inceliği yaymaya, yaşatmaya, güçlendirmeye, canlı tutmaya vakit kalır mı? Bir kâbusla yaşamayı bu kadar ihtirasla istiyorken, bir gün o kâbustan uyanmayı nasıl bekleyebiliriz?
Yapmamız gereken, belli ki yaptığımızın tam tersi... Bu zamanın kirini, karasını, zehrini hepimiz üstümüze başımıza bulaştırdık. Her geçen gün biraz daha kirleniyor, kararıyor, zehirleniyoruz. Kimse aynada kendine göz kırpmasın, hepimiz bu işin içindeyiz. Uyanıp kendimize gelmeliyiz. Kötülüğün yakıcı adımlarla içimizde ilerledigini, duygularımızda mesafeler aldığını, fikirlerimizi kararttığını, sinsice damarlarımızda dolaşmaya başladığını fark etmeliyiz. Yoksa asıl tahripkâr olan şey olacak, asıl büyük felaket yaşanacak ve insanlığımızın fay hattı boydan boya kırılacak.