Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gizem

Aslında bakılırsa bu "belki", çağımızı temsil ediyor olabilirdi. Zira hiçbir şeyden emin değildik.
Sayfa 111
Reklam
Nereye gidersem gideyim bu anıların yükünü yanımda götürüyorum. İnsanoğlu sadece bir vücut ve anlık tepkilerden ibaret bir yaratık değildir. Çeşitli hatıraların ve duyguların, fosillerin ve mercanların inanılmaz bir karışımıdır.
Sayfa 45
Ancak daha sonra, tüm kalıpların birbiri ardına kırıldığını, yaşamın tesadüfi bir süreç olduğunu ve kötülüğün cezasız kalabildiğini hatırladım.
Sayfa 22

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Dışımızda gördüğümüz şeyler," dedi Pistorius alçak sesle "içimizdekilerin aynısıdır. İçimizdekinin dışında başka bir gerçek yoktur. İnsanların çoğunun gerçeğe bu kadar aykırı bir yaşam sürmesinin nedeni, kendileri dışındaki görüntüleri gerçek saymaları, içlerindeki dünyaya ise asla söz hakkı tanımamalarıdır.
Sayfa 139
Tanrı'nın bizi yalnız bıraktığı ve içlerinden birini izleyerek kendi kendimizi bulmamıza olanak sağladığı pek çok yol vardır. Bana da işte böyle bir yolu izletiyordu. Kötü bir düş gibiydi adeta. Pislikler, sıvışkanlıklar, kırılıp dökülmüş bira bardakları ve alay dolu boşboğazlıklarla geçirilmiş gecelerin gerisinden kendime bakıyordum, düş gören büyülenmiş biriydim, iğrenç ve pis bir yol izleyip tedirginlikler ve acılar içinde sürünerek ilerlemeye çalışıyordum.
Sayfa 97
Reklam
Kısacası içten görünüşüm böyleydi işte! Sağda solda dolaşıp dünyayı horlayan ben! Mağrur bir ruhla ve kafasında Demian'ın düşünceleriyle ben! Böyleydim işte insanlığın yüz karasıydım, bir domuzdan kalır yanım yoktu, sarhoştum ve pislik içindeydim...Böyleydim işte; her şeyin saf, parlak ve narin inceliklerle örüldüğü o bahçelerden gelen ben, Bach'ın müziğine ve güzel şiirlere gönül veren ben! Kendi gülüşüm, bu sarhoş, engellenemeyen, kesik kesik gülüş hala kulaklarımda çınlıyordu. İşte buydum ben!
Sayfa 94
Nerede miyiz? Buradayız ya işte, her zaman olduğumuz yerde, her birimiz doğduğumuz andan ölünceye kadar kendi "burada"mızın içindeyiz.
Sayfa 21
Yaşamak acı çekmektir; ve acıdan korkarak yaşamak da yaşamayı reddetmektir.
Sayfa 47
"Bir Inan'ın öldükten sonra ırmağın dibine gideceğine inandığını söylemiştin. Bense insanlar yalnızca toprak olur sanıyordum. Arutana ölünce gökte bir yıldız olurum demişti... Ya ben Iro? Nereye gideceğim ben? Beyaz değilim ki onların tanrısının göğüne gideyim, Kızılderili değilim ki ırmağın dibinde sükuna kavuşayım... Bütün yaşamımda hiçbiri olamamanın acısını çekti... Hiçbir zaman da bunun niçin böyle olduğunu anlayamadım." (Kanau)
Sayfa 279
Oysaki kabullenmek başka, yetinmekse bambaşka bir şey. Yetinmek tevekkül zannedilse de çoğu kez kendinden umudu kesmek ve sahip olduğun potansiyeli kendine yakıştıramamak anlamına gelir. Gerçek bir kabullenmeyse, kendini inkar etme aşamasını geçmiş ve artık benliğiyle yüzleşme cesaretini göstermiştir.
Sayfa 177
Reklam
Belki bir süreliğine, tüm rollerden arınarak hiç kimse olmayı başarmalıyız. Başka bir hayata başlamaktan, başka diyarlara göç etmekten bahsetmiyorum. Zaten hangi okyanusa açılırsan açıl, sonunda varacağın yer kendi kıyıların olur.
Sayfa 193
Acı çekmekten değil, çektiklerimizin bir anlamı olmamasından korkmalıyız.
Sayfa 15
Birinci emir: "akılını ve vicdanını kimseye emanet etme." İkinci emir: "her şeye rağmen gerçeğe saygı duy, onu tüm aidiyetlerinin, değer görme biçimlerinin ve sosyal kabulün üstüne koy. Onaylanmamayı, göz ardı edilmeyi, reddedilmeyi, dışlanmayı gerçek adına göze al." Üçüncü emir: "geçmişinden bir şifa üret ve bir anlam inşa et." Dördüncü emir: "kendine ihanet etme ve kendi filminin başrolünde ol." Beşinci emir: "düşle hevesi, tutkuyla hırsı birbirine karıştırma. Düşünü bul ve onun sana yok göstermesine izin ver. Düşün pusulan olsun. Hayatımızda bir düşten daha gerçek ne olabilir ki." Altıncı emir: "güç sevgisinin, sevginin gücünü yenmesine izin verme. Bırak ruhundaki özgünlük arayışı, egondaki üstünlük arayışına galip gelsin." Yedinci emir: "aktif dirençsizlikle duygusal denge halinde kal ve egonun sarkacından kendini koru. Hemen iyi ya da kötü diye sınıflandırma. Sadece izle." Sekizinci emir: "İnsan yaptıkları kadar yapmadıklarından da sorumludur. Öyleyse pasif bir şekilde bile olsa günlük davranışlarımızla kötülüğü nasıl beslediğimizi görmezsek, iyinin bir parçası da olamayız." Dokuzuncu emir: "kendine şefkat duy ve geçmişinin bir ağıta dönüşmesine izin verme. Kendini yoğurup şekillendirebilmek için, hamurunun içine biraz gözyaşı katmaktan korkma." Onuncu emir: "mutlu biri olarak ölmek istiyorsan; kendini bil, kendini sev, kendine yet ve doğuştan hakkın olan baş başalıklarını kimseye emanet etme."
Eskiden unvanlar isimlerin önüne konulurdu. Bu itibar rolleri artık insanların iliklerine kadar işlemişti. Önce bu basmakalıp etiketlerden "çok" olsun istedik, yetmeyince "en" olanı hedefledik, o da kendimizi sevmeye kafi gelmeyince "tek" olanı arzuladık. Böylelikle insan bencilliğinin sınırsızlığı tümüyle kontrolden çıktı... İnanın genç dostlarım, insan bütün günahlarını kendisini sevebilmek için işledi.
Sayfa 182
...ayakları yere basan, hedeflerinin peşinden giden, korkusuz ve güçlü kadın olacağım derken, dediğiniz gibi tutkuyla seven aşık rolümüze yaşam hakkı vermeyebiliyoruz.
Sayfa 178
92 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.