"Kabullenme özgürlüğümüz olmayan her duygu dışarıya akmayan bir irin gibi bedenimizi ve ruhumuzu ele geçirir. İçimize hapsettiğimiz her duygu aynı zamanda içimizi hapseder."
Çocuk sahibi olduğumuzda içimizden tanımadığımız biri çıkar. İşte o, olumlu yanlarımız kadar en derin travmalarımızın da can bulduğu yenir bir kişidir."
Kırmızı Pazartesi, bizlere çok akıcı bir dille o kadar güzel bir toplum eleştirisi sunuyor ki, kitapta yaşanan olayın sebebi, girişi, gelişmesi ve sonucu, yüzyıllardır dünya toplumlarının birçok yerinde baş gösteren bir durumun eleştirisidir aslında.
Kitap bir 'namus cinayeti'nin göz göre göre, herkes tarafından bilinerek ve beklenerek nasıl işlendiğini anlatıyor. Tüm kasabanın cinayeti bildiği ancak cinayete çeşitli sebepler öne sürerek engel olmadığı ve hatta bu cinayeti izlemeye meydana doluştuğu bu hikâyeyi okurken dehşete kapılabilirsiniz. Üstelik, cinayet öncesi ve sonrası anlatıldığı gibi bir de cinayet anı o kadar etkileyici anlatılmış ki, okurken çok kötü hissettim kendimi. Kitaba dahil olup cinayeti durdurmak istedim, ben yardım etmek istedim Santiago'ya.
Kitapta, kadınların bekaretlerinin bu denli önemli tutulmasından tutun da, aile üyelerini bu cinayeti işlemeye mecbur bırakılmasına kadar birçok nokta çok ince ince eleştirilmiş, öyle ki, cinayeti işleyen kişilerin bile bu cinayeti işlememek için aslında ne kadar çaba sarf ettiğini ama yine de kendi görevleri gibi gördükleri için vazgeçmediklerini okuyacaksınız.
Sayfa sayısı az olduğu için bir günde rahatlıkla okuyup bitireceğiniz ve okumanız gerektiğini düşündüğüm Kırmızı Pazartesi'yi hepinize tavsiye edebilirim
Kırmızı PazartesiGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 202177,5bin okunma