"Nasuh hayatı boyunca çok tövbe etmiş ama bu tövbeleri hep bozmuştur. 'Nasuh'un Tövbesi' denilen tövbe, nihai ve son tövbedir. Mesnevi-i Şerif'te bir öykü olarak geçer.
Nasuh aslında erkektir fakat kadınlar hamamında tellaklık yapar. Herkes onu kadın sanar. Yaptığı masajdan herkes çok hoşnut kalır. Yaptığı işin yanlışlığının farkındadır ama bir türlü onu terk edemez. Zaafı vardır.
Bir gün padişahın kızının önemli bir mücevheri kaybolur. 'Nasuh dâhil, herkesi aramaya başlayacağız,' derler. Nasuh o anda perişan olur. Çünkü her şey ortaya çıkacak ve kelle gidecektir. Ettiği tövbeler gelir, aklına. 'Yahu ben ne yaptım?' der.
'Hadi Nasuh, seni aramaya geliyoruz,' dedikleri vakit de kendinden geçer. O anda Nasuh son tövbesini yapmış, Rabbine sığınmıştır. Allah, onun yardımına gelir.
Kendinden geçtiği anda, 'Nasuh'u aramaya gerek kalmadı. Mücevher bulundu,' derler. O anda Nasuh'un sır perdesi aralanmıştır ve der ki, 'Ben artık bu işi bırakıp gidiyorum.' Tellaklığa geri dönmesi için yapılan bütün ısrarları geri çevirir. Buna Nasuh'un Tövbesi derler."
***
Mim Kemal Öke - Yaralı Ceylanlar Kulübü