Bir gün ona dedim ki, bileklerimi kessem sen bir şey kaybeder misin? Çünkü kimsenin umurunda değilmişim gibi hissediyordum. Çaresizdim, sanki ilgi istiyormuş gibi bu aptal soruyu sordum, oysa sadece yaşamak için sebep arıyordum kendimce. Ellerimden tuttu ve baş parmaklarıyla bileklerimi kavradı. Okşarcasına dokunduğu bileklerimi yukarı doğru kaldırıp nazikçe birkaç öpücük bıraktı. Ve dediği sözler büyülercesine kalbime kazındı.
“Eğer sen burayı kesersen, benim dudaklarımı kesersin. Senin ruhun, bedeninden çıksa, aklımı çelersin. İzlerimi yok edersen, beni de yok edersin. Söyleyebilir misin? Beni yok edersen, kaybedecek başka neyim kalır ki?”