Merhba Julia,bugün yine hüzünlü gördüm seni.
Yine karalar bağlamışsın,başın dumanlı bugün
Yüreğin yine Leyla ile Mecnun'u anımsattı.
Balkayalardan akan suyun, pek hüzünlü bugün
Beraber döktüğümüz bu yaş ,kana mi karıştı?
Neden al al olmuş ,dört bir yanın.
Üşüyen ellerimiz ,bu gurbetten pek muzdarip.
Ya gözlerimiz, neden sisli bugün,bu yağmur neyin nesi.
Yeşilden ,aldan elbisen vardı giymemişsin, ne oldu da karalara bürünmüşsün.
Hüznün, yüreğimde sönmeyen bir volkan gibi
patlar durur içimde sessiz sessiz .
Keklikler suya inerdi seher vaktinde .
Şarkılarını söyler, seninle oynarlardı.
Şimdi yoksun diye keklikler lâl olup suya hasret kalmışlar.
Meğer yokluğun ne zormuş .
Avuçlarından çiçekler rengarenk açardı, ve etraf mis gibi sen kokardın.Ben her gece sana bakardım uzaktan ,huzurla çayımı yudumlardım.Sen Julia olurdun ben sen olurdum.Saçlarına yıldızlar takılırdı gecenin bir yarısında .Ay mum gibi başında beklerdi,rengarenk çiçekler elbiseni süslerdi.Ben hayran hayran sana bakardım .Seher vaktine kadar bakışırdık.Etrafını rengarenk kelebekler sarardı. Ben ise hayranlıkla seni izlerdim.Sen süslenirdin bir gelin edasıyla.Etraf mis gibi sen kokardı.Ben içime çekerdim .
Sen Julia olurdun ben sen olurdum.
Muallim Yusuf