Bu şehr-i İstanbul ki bi misl ü behâdır
Bir sengine yek pâre Acem mülkü fedâdır
Bir gevher-i yekpare iki bahr arasında
Hurşîd-i cihan-tâb ile tartılsa sezâdır
Arasıra geliyorsun aklıma, banane diyorum
Benim derdim yeter bana banane!
Alıştım mı yokluğuna?
Vaz mı geçiyorum, varlığından?
Tedirginim aslında,
Ya başkasını seversem?
İnan o zaman seni hayatım boyunca affetmem...
Sana çok önceden, bir yaz sonu, bir parkta
Sıkılmış yumruğumu ısırarak
Buna benzer bir şeyler söylemiştim
milât yok
demiştim, milât yer almayacak hayatımızda
Bazen hayatının bittiğini , sonunun geldiğini düşünürsün. Öyle şeyler yaşamışsındır ki. Sona hasret kalmışsındır ama hayat senin inadına senin için devam ediyordur. İşte o zaman hayatının değerini bilmen gerekir. Sen ne kadar seni terk etmesini istesen de inatla senin yanında olması, hayatın senin tarafında olduğunu gösterir. Evet ayağına taşlar batıyordur, canın acıyordur ama bu yürüdüğün yol için normal. Bunu anormalleştiren sensin. Çözümü bulmalısın. Ağlamak inan değiştirmiyor bir şeyleri. Dene, yaşa , kalk. Yaşanacak ve yürüyecek güzel yollar da var . Haritanı seç ve rotanı oluştur. Güzel yollar için taşlı yolları geçmen gerekir, GEÇ. Ne kaybedersin ki ayaklarını mı? O zaman ellerinle gidersin ya da uçarsın. Dünya bu yüzden güzel. Birçok olasılık ve yaratabileceğin bir sürü imkan var.