Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İnsan doğası suçtan iğrenir, yeter ki kötü düşünce yanlış yorumlanmış bir düzenlemeyle birlikte doğmuş olmasın. Yine de uygarlık bize gereksinimler, kusurlar, iyi içgüdülerimizi boğacak etkiler yaratan ve bizi kötülüğe götüren yapay istekler vermiştir. Buradan şu özdeyiş çıkmıştır: Suçluyu bulmak istiyorsanız önce işlenen suçun yarar sağlayacağı kişiyi arayın! Sizin yokluğunuz kime yarar sağlıyordu?
Gerçek varoluşunuzun acılarını, yapay varoluşunuzun mutluluklarıyla kıyasladığınızda artık yaşamayı hiç istemeyecek, hep düş kurmak isteyeceksiniz. Kendi dünyanızı başkalarının dünyası için bırakıp gittiğinizde Napoli’nin ilkbaharından Laponya’nın kışına geçmişsiniz gibi gelecek, cenneti dünya için terk etmişsiniz gibi olacak; gökyüzünü, cehennem için. Haşhaşın tadına bakınız sevgili konuğum! Tadınız!
Reklam
(İdam sehpasına götürülen iki gençten birinin idam sehpasından kurtulması sonrası) “Bakın bakın,” dedi kont iki genci de ellerinden tutarak, “Bakın, çünkü bu benim için çok ilginç; yazgısına boyun eğmiş, idam sehpasına doğru yürüyen, bir korkak gibi ölmeye giden bir adamdı bu, doğru, ama sonuçta karşı koymadan, acı acı yakınmadan ölecekti: ona bu gücü veren neydi biliyor musunuz? Onu avutan neydi biliyor musunuz? Cezasına sabırla katlanmasını sağlayan neydi biliyor musunuz? Bir başkasının onunla korkusunu paylaşmasıydı; bir başkasının da onun gibi ölecek olmasıydı; bir başkasının ondan önce ölecek olmasıydı. İki koyunu kasaba, iki öküzü mezbahaya götürün ve onlardan birine arkadaşının ölmeyeceğini anlatın, koyun neşeyle meleyecek, öküz zevkten böğürecektir; ama insanın, Tanrı’nın kendine benzeterek yarattığı insanın, Tanrı’nın ilk, tek en yüce yasa olarak insanı sevmeyi benimsetmek istediği insanın, Tanrı’nın, düşüncesini dile getirebilmesi için ses verdiği insanın, arkadaşının kurtulduğunu öğrendiği zaman ilk çığlığı ne olacak? Bir küfür. Doğanın bu başyapıtına, yaradılışın kralına, insana saygılar!”
“Beyler,” dedi, “şunu herhalde kabul edersiniz, insanın serveti belli bir düzeye gelince, artık gerekli değil sadece gereksiz şeyler vardır, tıpkı kadınların coşkunluk belli bir düzeye geldiğinde artık gerçek değil sadece ideal olduğunu kabul etmeleri gibi. Akıl yürütmeye devam edersek, doğaüstü nedir? Anlamadığımız şeydir. Gerçekten istediğimiz şey nedir? Sahip olmadığımız şeydir. Anlamadığım şeyleri anlamak, kendime sahip olunması olanaksız şeyler sağlamak, işte tüm hayatım bunlarla geçti. Bunu iki şekilde başarıyorum: para ve irade. Bir fantezimin peşine düşerken, örneğin Mösyö Danglars, sizin bir demiryolu hattı kurmakta, mösyö de Villefort, sizin bir adamı ölüme mahkum etmekte, Mösyö Debray, sizin bir krallığı rahatlatmakta, Mösyö Château-Renaud, sizin bir kadının hoşuna gitmekte, Morrel, sizin, hiç kimsenin binemediği bir atı eğitmekte gösterdiğiniz sebatı gösteriyorum. Böylece, örneğin şu iki balığı görüyorsunuz, biri Sen-Petersburg’dan elli fersah uzakta, öbürü Napoli’den beş fersah uzakta doğmuş: bunları aynı masada bir araya getirmek eğlenceli değil mi?”
“Zaman zaman bencilliğimizin bize ait olan her şeyi parlak renklerle örttüğünü fark ettiniz mi? Marle’nin ya da Fossin’in vitrininde parlayan elmas bizim elmasımız olduğunda çok daha güzel görünür; ama eğer gerçekten daha saf bir elmasın olduğunu öğrenir ve sonsuza kadar bu elmastan daha kötü bir elmas takmaya mahkum olduğunuzu bilirseniz, ne kadar acı çekeceğinizi anlıyor musunuz?”
Size gelince Morrel, size karşı davranışımdaki tüm sırrı açıklıyorum: bu dünyada ne mutluluk vardır, ne de mutsuzluk, sadece bir durumun öbürüyle kıyaslanması vardır, hepsi bu. Sonsuz mutluluğu hissetmeyi sağlayan da sonsuz acıyı çektiren de sadece budur, yaşamanın ne kadar güzel olduğunu öğrenebilmek için ölmeyi istemiş olmak gerekir, Maximilien.
Reklam
1056 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
kitap insanın hayal gücünü çok zorluyor.Kitap hiç bitmesin istedim bir yandanda bir an önce bitsinde sonunu öğreneyim istedim bu yüzden heyecanla okuyacağınızı tahmin ediyorum insana çok şey katabilecek bir kitap.
Monte Cristo Kontu
Monte Cristo KontuAlexandre Dumas · İthaki Yayınları · 201025,7bin okunma
Vampa: -misafirlerimiz çok yorulmuş!dedi, yatağına götürün biraz dinlensin! Danglars inledi -yatak dedikleri mezar olmalı, diye mırıldandı, dinlenmek de şüphesiz ölümdür.
Sayfa 591 - antik batı klasikleriKitabı okudu
1056 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Dumas nın en büyük eseri bu roman bence. Hiç bitmesin dediğim keşke daha uzun surse dedigim okumaya doyamadigim roman işte bu roman. üç silahsorlerden daha iyi kurgulandigini düşünüyorum.
Monte Cristo Kontu
Monte Cristo KontuAlexandre Dumas · İthaki Yayınları · 201025,7bin okunma
Hasta olmasına rağmen,yaşlı mahkumun bakışları mutluluk doluydu.Dantes'le göz göze geldiklerinde,bu mert ve ıy kalpli gencin kendisini gerçekten sevdiğine kanar getirdi:
Sayfa 112 - antik batı klasikleriKitabı okuyor
Reklam
1056 syf.
9/10 puan verdi
Okudukça, kitaba ara vermek dahi istemiyorsunuz. Yavan, sade bir kitap olmamakla birlikte, felsefi derinliklere sık sık rastlayacağınız ve hatta konuşmaların sizi hayran bırakacak derecede kalitede işlendiği(bazı konuşmaları alıntılarda paylaştım), kurgusu itibariyle beni kitabın içerisinde yaşatan Dumas'a teşekkürler..
Monte Cristo Kontu
Monte Cristo KontuAlexandre Dumas · İthaki Yayınları · 201025,7bin okunma
1056 syf.
10/10 puan verdi
Alexsandre Dumas'ın başyapıtı.Okurken sayfaların nasıl akıp gittiğini anlayamayacağınız bir roman.Monte Kristo adasının esrarlı kontunun ibret ve ilginçliklerle dolu hayatını anlatan bu roman klasik romanlar arasında kesinlikle bir numara.
Monte Cristo Kontu
Monte Cristo KontuAlexandre Dumas · İthaki Yayınları · 201025,7bin okunma
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.