Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mustafa ORAKCI

Mustafa ORAKCI
@morakci
Kendi kafasıyla düşünemeyecek ve kendi kendisinin yargıcı olamayacak kadar rahatını sevenler, yasaklara olduğu gibi boyun eğerler.
31 okur puanı
Nisan 2017 tarihinde katıldı
... en korkunç hoşgörüsüzlük, farklılığın ilk kurbanları olan yoksullarınkidir. Zenginler arasında ırkçılık yoktur. Zenginler olsa olsa ırkçılık öğretilerini üretmişlerdir; oysa yoksullar ırkçılığın çok daha tehlikeli olan uygulamasını üretirler.
Sayfa 98
Reklam
... herkesin ödün vermeksizin bize asla bakmamaya ve yokmuşuz gibi davranmaya karar verdikleri bir cemaatte yaşasak ya ölür ya da çıldırırdık.
Sayfa 81
İnsan bilimleri arasında en laik olanlarının da bize öğrettiği gibi, bizi tanımlayıp biçimlendiren ötekidir, onun bakışıdır. Nasıl yemek yemeden veya uyumadan yaşayamıyorsak, ötekinin bakışı ve yanıtı olmaksızın kim olduğumuzu anlamamız da mümkün değildir. Hatta, öldüren, tecavüz eden, çalan, başkalarının haklarını ihlal eden kişi bile, bunları olağandışı anlarda yapar, ama yaşamının kalanında benzerlerinden onay, sevgi, saygı, övgü dilenir. Hatta, aşağıladığı kişilerden korktuklarını ve boyun eğdiklerini duymak ister.
Sayfa 80

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bir lider, ancak hapse göndermeyi başarırsanız, bir başkasına bırakır yerini.
Sayfa 71
Kök-faşizm, nitel bir halkçılığa dayanır. Demokrasilerde yurttaşlar bireysel haklara sahip olmakla birlikte, bir bütün olarak ancak nicel bir siyasal etkileri vardır (çoğunluğun kararına uyulur). Kök-faşizme göre bireylerin birer birey olarak hakları yoktur; “halk" bir nitelik olarak, “ortak irade”yi ifade eden tekparça bir varlık olarak algılanır. Sayısı ne olursa olsun hiçbir çoğunluk ortak bir iradeye sahip olamayacağından, lider onların sözcüsü gibi davranır. Yurttaşlar, temsil güçlerini yitirdiklerinden, eylemde bulunmazlar; onlardan yalnızca halk rolünü oynamaları istenir. Dolayısıyla, halk teatral bir kurgudur.
Sayfa 45
Reklam
Seçkincilik her gerici ideolojinin tipik yönlerinden biridir, çünkü temel olarak aristokratik bir tutumdur. Tarih boyunca, bütün aristokratik ve militarist seçkincilikler zayıflığın hor görülmesi anlamına gelmiştir. Kök-faşizm, “halkçı bir seçkincilik”i savunmazlık edemez. Her yurttaş dünyanın en iyi halklarından birine mensuptur, parti üyeleri en iyi yurttaşlardır, her yurttaş partinin üyesi olabilir (ya da olmalıdır). Oysa, avam sınıfı olmadan, soylu sınıfı da olamaz. İktidarı demokratik yoldan değil, zorla ele geçirdiğini çok iyi bilen lider, gücünün kitlelerin zayıflığından kaynaklandığını da bilir. O kadar zayıftır ki kitleler; bir “egemen”e gereksinme duyarlar. Grup, (askerî modele göre) hiyerarşik olarak örgütlenmiş olduğundan, her alt yönetici kendi altındakilere tepeden bakar, onlardan her biri de kendi altındakileri hor görür. Bu da kitlesel seçkincilik duygusunu güçlendirir.
Sayfa 44
Faşizm yandaşları kendilerini, düşmanların gösterişle sergilenen zenginliğinden ve gücünden aşağılanmış hissetmelidirler. (...) Gelgelelim, yandaşlar, düşmanları yenebileceklerinden de emin olmalıdırlar. Böylece, retorik ayarın sürekli değiştirilmesiyle, düşmanlar hem çok güçlü, hem de çok zayıf gösterilir. Faşist rejimler, yapıları gereği, düşmanın gücünü nesnel olarak değerlendirmekten âciz oldukları için, savaşları kaybetmeye mahkumdurlar.
Sayfa 43
... bir ulusa kimlik verebilecek tek bir grup vardır: düşmanlar. Bu nedenle, kök-faşizm ideolojisinde, olasılıkla uluslararası nitelikli bir komplo saplantısı vardır. Faşizmin yandaşları, kendilerini kuşatılmış hissetmelidir. Komployu açığa çıkarmanın en kolay yolu da, yabancı düşmanlığı’na başvurmaktır.
Sayfa 43
Faşist ya da başlangıç aşamasındaki faşist bir hareketin ilk çağrısı, uyumsuzlara karşıdır. Dolayısıyla, kök-faşizm tanımı gereği ırkçıdır.
Sayfa 42
258 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.