''
''Drew burası Türkiye.'' Omuzları sarsıla sarsıla ağlarken, ''Benim Ülkem,'' dedi özlem dolu bir sesle. ''Çocuk yaşta terk etmek zorunda kaldığım ülkem.'' Yeşil'in ona olan içli bakışlarını görünce, ''Evet.'' dedi başını usulca sallayarak. Burası senin ülken, Dilsiz kız.'' Yeşil ıslak gözlerle ona gülümsedi. ''Peki sevdin mi? Onun güzel yüzünü seyre dalarken, ''Ben bir tek kendi ülkemi seviyorum.'' dedi içi acırcasına. ''Kendi ülkemi çok seviyorum, Dilsiz kız.'' Yeşil'in suratı asıldı, hiçbir şey anlamadı. Oysaki Drew için ne Amerika vardı, ne de Türkiye, onun kutsalı olan tek ülke bir çift yeşil gözün sahibiydi. Evet, Yeşil onun evi, sığınağı ve ülkesiydi. Drew kendi ülkesini çok seviyordu, hem de çok.
''
Okuduğum kitaplar arasından en iyilerindendi diyebilirim. Zaten favori karakterim Drew Bruce Marshall oldu :))
O kadar güzel bir karakter ki...
Kitabın bu serisinde en çok sevdiğim kısımlardan biriyse, Yeşil'in konuşması ve bunu ilk Drew'in duymasıydı. Harika bir sahneydi.
Kitabın okunuşu mu desem yazım şekli mi desem her neyse gayet akıcıydı, her bir kitabını birer günde bitirdim. Zaten sabırsızlıkla bekliyordum çıkmasını.
Yazarın önceki kitaplarından birini de okumuştum ve gayet başarılı, kendisini de çok seviyorum. Kitaplarını daha çok ama :))
:*