Çin edebiyatından okuduğum ilk kitap.
Yurdum insanından hikayeler tadında bir kitap.
“Yaşamak”, gri bir alan ama grinin de tonları var. Yaşamak, inişi çıkışı olan bir yol ama bu yolun sonu mutlaka iniş, çok da takmamak gerek. Hayat acısı- tatlısı olan bir süreç ama ne de olsa her şey geçici. Pişmanlıklar ve övünç vesileleri var hayatta ama ne yaşarsan yaşa hepsi anlatmaya değer. Çünkü bu senin hikayen. Yaşamak tüm parçalarıyla bize ait. Çok önemli bir şey yaşamak -sonuçta tek sermayemiz; bir yandan da hayatı çok takmaya önemsemeye gelmez, nihayetinde ne yaşarsan yaşa hepsi gelip geçici.
Sıradan insan hikayesi çekiyorsa canınız bu kitabı okuyun. Süper kahraman hikayelerinden sıkıldıysanız bu kitap size iyi gelecek. Çinli bir köylüden ‘Çavdar Tarlasında Çocuklar’ tadında bir hikaye okuyacaksınız.
Kitapta kültürel farklılıklardan kaynaklı rahatsız edici bölümler de vardı. Bunun yanında kitap; Çin kırsalındaki toplumsal yaşam, ülkenin yakın zamanda yaşadığı siyasi, ekonomik değişim ve bunun toplumdaki yansımalarıyla ilgili çok tadında izlenimler sunuyor. Kitabın üslubunu ve çevirisini de genel olarak çok beğendim. Kitabı tavsiye ederim.
