Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Merdümgiriz

Merdümgiriz
@muallime7596
~Kitaplar iyiki var~
İnsanları mutlu etme çabası içerisinde yaşamın huzursuzları olmayı kabul ettiğimizden beri ne başkalarını ne de kendimizi mutlu edebiliyoruz. Keşke beklentiler hafif bir bahar rüzgarı olsa ömrümüzü yormadan gelip geçen...
Reklam
'Zaman durup bizi beklemiyor' dedi en son adam, biz neyin daha değerli olduğunu anlamaya çalışırken sessizce yanımızdan geçip gidiyor.
Hayat şöyledir kısaca; herkesle bayramlaşırsın ya da bayramlaşacaksındır. O, hariç...

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İnsan kendi huzursuzluğunun üstünü örtmek için neden başkalarını hayatının içine alır. Yaşamak kendi ağıtlarımızın yükünü kaldıramadığımızda başka birine gözyaşı paylaştırmaksa aşkın hakkı tam olarak verilmeli. İşte burada bencilliğimizi başka nedenlerle sorunsuz bir gerçeklik olarak ortaya çıkarıp sadece huzursuzluğumuzu dindirecek olanlara odaklanmış olmuyor muyuz? Sevdiği insan uğruna tüm varlığını ortaya koymayan bir insan karşısındaki insanın ne kadar var olmasını beklese de hep kendi oyununun oyunbozanıdır.
Siretlerimiz surete çevrilse içimizdeki yıkık dökük tablolar gözlerimizin önüne konsa, merhameti unutmuş gözyaşları kurumuş, duyarlılığını yitirmiş ve ruhunu dünyevi niyetlerin işgal ettiği vicdanlarımızın da selfiesini çekmeye cesaretimiz var mı diye sormadan edemiyoruz. Allah hesapların açığa çıkarıldığı gün bütün yapıp ettiklerimizden ibaret olan amel defterlerimiz önümüze konup da bir bir her şey ortaya saçılınca yüzümüzü ak edecek bir hesapla huzuruna çıkabilmeyi bizlere nasip eylesin.
Reklam
Niyazımız, Cenab-ı Hakk'ın bizi dünyevileşmeden dünyayı yaşayan ahiret saadetini tehlikeye atacak davranışlardan uzak duran kullarının arasına dahil etmesidir.
Ne güzel bir dua
Rabbimiz hesabı verilebilir bir hayatla huzuruna varabilmeyi cennet ve cemali ile müşerref olabilmeyi nasip etsin.
Başımıza bunlar neden geliyor, hangi eksikliklerimiz bu musibetlere davetiye çıkarıyor, bizdeki hangi haller musibetleri üzerimize çekiyor, hangi boşluklarımız musibete istihkak kesp etmemize neden oluyor, diye tefekkür etmemiz gerekir. Hz. Mevlana şöyle der: ''İnsanlardan gördüğün zulümler senin huyundur. Sen kendi huyunu onların aynasında seyredersin" (Mesnevi, Cilt 1). "Sana bir töhmet gelse, mutlaka zulmettiğin birisi zorluğa düşmüş, beddua etmiştir. Ama sen dersen ki, ben bir şey yapmadım, kimse hakkında bir töhmette bulunmadım. Fakat başka çeşit bir günah etmişsindir. Tohum ektin, nasıl olur da meyve vermez? Zina edene yüz sopa vururlar da o, 'ben kimseyi dövmedim ki' der" (Mesnevi, Cilt 4) .
Rabbimiz bizimle hep konuşur ama onunla aramızda dünyevilik ve gaflet perdesi olduğu için onu gereği gibi işitemeyiz. Musibetler ve belalar bu kalın perdeyi yırtar ve bu mukaddes görüşmeyi yeniden başlatırlar. Cenab-ı Hakk'ın kalbimize olan hitabı seslerle değil, duygular ve manalarladır.
İbnu Ömer hazretleri anlatıyor: "Resulullah (sav) bir cemaatte oturduğu zaman, ashabı için şu duayı okumadan nadiren kalkardı: Allah'ım! Bize korkundan öyle bir pay ayır ki, bu, sana karşı işlenecek günahlarla bizim aramızda bir engel olsun. İtaatinden öyle bir nasib ver ki, o bizi cennete ulaştırsın. Yakininden öyle bir hisse lutfet ki dünyevi musibetlere tahammül kolaylaşsın"
Reklam
Eskiden dünyayı kasıp kavuran veba gibi salgınlar vardı. Şimdi herkese bulaşmış olan hastalığın adı enaniyet.
Enaniyetin, kibrin ve gururun coşkuyla yaşandığı bir asrın çocuklarıyız. Şairin dediği gibi, "Balkonlarınız çok yüksek sizin baş döndürüyor/ Dünya pek alçak bir yer olacak yakında öyle görünüyor" binaların yükselip yeryüzünün aşağılarda kaldığı, eşzamanlı olarak, kibrin ilerleyip alçakgönüllülüğün gerilerde kaldığı bir zamanda yaşıyoruz.
Hz.Mevlana der ki, "Dertli kişinin tereddüt ve elemlerle dolu gönülevi vardır. Onu dinlemek o eve pencere açıp onu havalandırmak demektir"
Önümüze konan menüdeki yemek isimleri bizi cezp edebilir. Ama o menünün elimizden alınma sebebi, listedeki yemeklerin gerçeklerinin gelmesidir. Menünün gitmesi, yemeklerin de bizden uzaklaştığı anlamına gelmez. Menüyü asıl zannedip onun gitmesine üzülen birinin aklı başında değil demektir. İşte dünyadaki nimetler de cennet nimetlerinin fihristi, menüsüdürler; ahiretteki asıllarına ait dünyaya düşen gölgelerdir. Ahiret nimetleri, dünya nimetleri görüntüsüne bürünerek önümüzde listelenmiştir. Dünyevi nimetler, cennetin davet edicileri, hatırlatıcılarıdırlar.
Namık Kemal, İntibah'ta der ki, ''İnsanoğlu her adımını mezardan uzaklaşmak için atar, fakat yine de her adımda mezara biraz daha yaklaşır. Her nefesini ömrünü uzatmak için alır, fakat yine de her nefes alışta ömründen bir nefeslik zaman eksilir."
373 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.