Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Allah Teâlâ gündüzü par­lak aydınlatıcı olarak yaratmış ve kazanca mahal, hayat ve yaşamak ve­silesi kılmıştır. Bu iki nevi’ aynı işe mahal ve sebeb olmadığı gibi, insan nev’inden olan kadın ve erkeğin çalışmak sistemi de bir değildir. Erkek hayat şartlarının dairesinde çalışmak ve cihad etmekle, kadın da çocu­ğunu beslemek, evi temiz tutmak ve erkeğin kazanmış olduğu malı koru­makla mükelleftir. İşte bu iki nev’in iki ayrı vazifeleri. Fıtrat bunu icab et­tirmiştir. Allah’ın yaratmış olduğu tabiî kanun, yani Sünnetullah da buna müsaiddir. Amma kadın erkeğin dış hayatına, erkek kadının iç hayatına bağlandığı müddetçe huzur, refah, mutluluk ve bağlılık sayesinde ikisi de bahtiyar olur. Artık hangisi diğerinin hayatına karışırsa şübhesiz o anarşiyi meydana getirmiştir. Nitekim gece gündüz de karışırsa canlı varlıkların hayatları felce uğrar. Zaman bakımından gece ve gündüzün asılları birdir; nevi’leri ve va­zifeleri ayrı ayrıdır. İnsanda ruh ve nefs olarak erkek ve kadın birdir, gıdaları birdir, amma vazifeleri, çalışma sistemleri ayrı ayrıdır. Her bir nev’in kazancı da şahsına mülktür. Nitekim hayatı da kendisine mülktür. Demek her birinin kendi el emeğiyle, avlanmak veya mirasla kazanmış olduğu malı, din ve itikadı gibi, şeref ve haysiyeti gibi kendi şahsına mahsus mülktür. Çünkü ikisi de hürdür. Her biri kendi irade ve aklına ka­biliyet ve şahsiyetine sahibdir. İstediği şekilde mülkünde tasarruf eder. İşte beşer cinsinin devamına sebeb de bu mülkiyettir.
Mü’minle- rin heva ve hevesi terk etmeleri gerekir. Aksi takdirde memleketin harab olmasına sirayet edecek ve hüsn-ü muaşereti sû-i mübâşerete çevire­cektir. Halihazırdaki moda, süs ve fena ahlak, Allah’ın ve O’nun Rasûlü’ nün, hatta Türklüğün örf ve âdetine aykırıdır. İslamın emri dışında tüm örf ve âdetler cahiliyye devrinden kalan birer örneklerdir. En güzel ifade ile, giyinmiş olarak çıplaklığı terk etmek gerekir. Ve Allah’ın vermiş olduğu İslam nimetine, mal nimetine şükretmek gerekir. Bugün insanlar birçok nimetlerle bürünmüş oldukları halde şükrü îfâ etmemekle Allah’ın rah­metinden çıplak olmaları revâ mıdır? Yoksa erkeklerde mi gayret kal­madı? Artık bu gibi felaketlere son vermek gerekir. Allah Teâlâ milleti­mize intibahlar versin. * “…Ve onlar ki, Allah’ın yarat­tığını değiştirirler…” [En-Nisâ’119] mealindeki ayet-i kerîmenin tefsirinde müfessir Hamdi Yazır’a müracaatı tavsiye ederim.
Reklam
"Özellikle insanda din arzusu ve iştiyâkı doğuşta mevcuttur. Hatta Vilson gibi bir din münkiri bile yazdığı umûmî tarihin baş taraflarında şöyle der: "Benim de küçüklük halimde içimde bir din hissi ve dinin efsanesi vardı. Özellikle tek başıma kaldığım zamanlarda kendimi din hislerinden men edemez oldum. Erginlik çağından sonra biraz daha devam etti. Aklım tekâmül edince o his kayboluverdi." Onun gibi bir çok zavallı insanlar, doğuştaki fıtratlarını kaybettiklerinin farkında bile değillerdir. Telkin, çevre, fısk ve şehvetlere dalmak gibi fenalıklar, Vilson gibi birçok insanları fıtratından uzaklaştırıyor. Özellikle tahrife uğramış bâtıl dinlerin telkini, tesiri altında iken aklın tekâmülü halinde insan, fıtratının icâbınca o bâtıl dinden nefret eder ve ayrılır; eğer hak din sahibine yani bir dindara rastlamazsa, balığın ağzından çıkar, ahtapot veya timsahın ağzına girer gibi bir bâtıl dinden diğer bir bâtıl dine girer. Eğer böyleler İslam diniyle şereflenmedilerse, başı boşluk denizinde boğulur, fark edemez. "
Bıçakçı İbrahim Hakkı Efendi diyor ki: Ev, aile saadetinin cilvegâhıdır. Ev küçük bir medeniyetgâhtır. Ev kadın demektir. Ev insanın iyi veya fena ilk mektebi, terakki ve tedennînin ilk ocağıdır. Milletin ıslahı evlerin ıslahıyla olur. Millet evlerden çıkar; iyi ise iyi, kötü ise kötü. İyi evleri çoğaltınız. İnsan evine göre insan olur. Bir evdeki ailenin intizam hali, intizam fikri, kapısının önünden belli olur. Medeniyetin manası ne kadar yüksek ise, evin manası da o kadar yüksektir. Ev, insanın içinde oturacağı mahaldir, fakat rahatla, huzûr-u kalble.
Üstâd قد س سر ه
Her şeyden üstün Allah’ın Rasûlü’nün sevgisidir. Hiçbir şeyle değiştirilemez. Onun bu sevgisine birçok şeylerin alet edilmesi mümkün olduğu halde bu sevgi hiçbir şeye alet edilemez. Aksi takdirde imanın zayıflığı ve yokluğu tahakkuk eder.
'Bütün maddeler ikiye ayrılır: a-Tecrübe ile varlığı bilinen maddelerdir. b-Akıl ve hisle varlığı tesbit olunan maddelerdir. Bu kısım ise mücerred hayalden ibaret bir şeydir." (Kant) dediği halde, ahlak bahsinde hiss-i vicdâniyyeye büyük bir ehemmiyet vermiştir. Sanki kendisi böyle bir yolu takib etmekle, Epikorya medresesinin
Reklam
Evvelce ne idim, şimdi neyim, nereye gidiyorum?
Sayfa 6 - DİLARA YAYINLARIKitabı okuyor
Eğer doğru diyorsan, doğru bulursun; hadi git ara bul erbâbını.
Sayfa 7 - DİLARA YAYINLARIKitabı okuyor
Muhakkaktır ki Allah Teala Adem'i insan sureti üzerine yaratmıştır.
Sayfa 11 - DİLARA YAYINLARIKitabı okuyor
ruh aleminde Allah Teala'nın serptiği nurdan mahrum, cismaniyet aleminde de kitab ve peygamberlerin vahyine dayanmayan akıl sahipleri, asla doğru ve güzel ahlaka sevk olunamaz. zira akıl tek başına kafi gelmiş olsaydı, putperestlik meydana gelmezdi. akıl kulluğu idrak etmek için müdrik olduğu takdirde de bu sefer kime nasıl kulluk edeceğinin
324 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.