Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Buddha, "Biz, düşündüklerimizin bir sonucuyuz: düşüncelerimiz üzerine temellenmişizdir, düşüncelerimizden yapılmışızdır" demekteydi. İstekleri üzerine düşünmeyi bırakmakla insanın doğuş ve yeniden doğuş zincirini kopartacağı sonucu da bu önermeye bağlı olarak ifadelendirilmiştir.
Rabul Sankrityayan "Budist Diyalektik" başlıklı makalesinde Lichhavi ganasında "demokrasinin salt klan üyeleri için varolduğuna, Lichhavi olmayan brahmin ya da grahapati (taeir) kastı üyelerinin, özgür olmalarına karşın meclis (samsad) seçimlerinde oy haklan bulunmadığı"na işaret eder.
Reklam
Modern zaman İslamcılarını görür gibi oldum :)
Bu kuram, Buddha'nın savunduğu bağımlı doğuş kuramını tümüyle reddetmekteydi. Yalnız bununla da kalmıyor, bizzat Buddha'nın sözlerini çarpıtarak onlara tam tersi bir anlam yüklüyordu. Bu akım, sözcüklerin bağlamından kopartılarak özgün anlamlarından maksatlı saptırılışlarına ve tam tersi anlamlar yüklenişine iyi bir örnek oluşturmaktadır
Lenin Materyalizm ve Amprio-kritisİzm'de göreliliğin diyalektikte ki yerini tartışırken şöyle der: "Diyalektik, doğaldır ki görelilik içermektedir. Tüm bilgimizin göreliliğini kabul eder, ancak bunu nesnel gerçekliğin reddi anlamında değil, bilgimizin bu gerçekliğe yaklaşmasının tarihsel olarak koşullanmış doğası anlamında yapar."
"Upanishadlar tüm oluşumlarda bir varlık görmüşlerdir, Buddha ise tüm varlıklarda bir oluşum görür."
Özde bir reformcu ve filozof olarak Gautama, içedönüktür. İnsanlığın önüne koyduğu amaç, zihinsel huzura kavuşmaktır. Dünya acılarla doludur. Acının son bulması, yaşamın amacıdır. Bu ashtangamarga ile, yani bir kişisel etik yasasıyla olanaklı olur. Etiğ'in kriteri, özdenetimdir. Zirveye varan özdenetim, kişiyi bir erinç durumuna ulaştırır. Bu, nirvanadır. Nirvanaya bu yaşamda ulaşılabilir. Nirvana değişimsiz ve sonsuz dinginlik halidir.
Reklam
Buddha, karma'dan sözetmiştir: Ancak onun karma kavrayışı, upanishad filozoflarınınkinden farklıdır. Upanishad filozofları karma'yı bireyleri kötülüklerinin etkilerinden andıracak dinsel bir ayin olarak kavramakta ve kullanmaktadır. Buddha ise dinsel ayinleri kesinlikle mahkûm etmiş ve insanların bu dünyada yaptığı işlerden dolayı acı çekmesi gerektiğini söylemiştir. Ne ekerseniz onu biçersiniz:
Guatama şunlan söylemekteydi: "Her şey vardır -bu bir aşırı uç. Ey Kachana, ben her şeyin(aynı anda) var ve var- değil olduğunu söylüyorum. Hakikat budur. Hakikat ortadadır. "
Madde ve zihin karşılıklı olarak birbirlerine bağımlıdır. Birincil veya ikincil töz yoktur. Gerçekte töz diye bir şey yoktur. Her töz bir süreçtir, oluşan ve sona eren bir süreç. Burada aynı soluk içinde hem diyalektiğin yüksek bir biçimini hem de materyalist öğretinin reddini buluyoruz.
Mutlak Tanrı ve ruh kategorilerini tümüyle reddeden Budizm, maddeyi doğrudan reddetmiş değildir. Ancak maddenin zihin üzerindeki önceliğini de kabul etmemiştir; böyle olsaydı tam anlamıyla materyalist felsefe olurdu.
Reklam
En yüksek örgütlenme biçiminde madde, bilinç adını verdiğimiz niteliği üretir. Modem kuram, böyledir. Madde dağıldığında, bilinç de dağılır. Nagasena'nın açıklaması bu modem madde ve bilinç kavrayışına çok yaklaşmaktadır
Budizm beden öldükten sonra da yaşamayı sürdüren sonsuz ebedî bir ruh kavramını reddederken de aynı ölçüde kararlı bir tutum izler. Rahip Nagasena, Milinda ile bir konuşmasında ruha karşı çıkar ve şöyle bir sonuca varır: "İnsan bedenindeki otuz iki çeşit organik madde ve varlığın beş unsuru -ki bunlar genel tanımıyla 'Nagasena' olarak anlaşılır- tüm bunlar nedeniyledir ki, arabaya anlamını verenin çeşitli kısımlarının birlikte varoluşu olduğu gibi, varlık 'tan söz ettiğimizde anlaşılmalıdır."
Buddha, zengin tilmizi Anathapindika'yla uzun uzadıya bir tartışmasında tanrının varlığına karşı çıkarak şöyle der: "Eğer mutlaktan bilinen hiçbir şeyle ilişkisi olmayan bir şey kastediliyorsa, bunun mantığı varlığın hiçbir yoluyla kanıtlanamaz. Evrenin tümü bu ilişkiler sistemidir.
Bu öğreti, bilginin her alanında özgür düşüncenin kapılarını açtı. Değişmezler halinde düşünmeye alışmış insanlar dünyayı olduğu gibi bir süreç, var olma ve yok olma süreci olarak kavramaya başladılar. Neyin tükenip gittiğini, neyin var olmaya başladığını bulalım. Eskiyi reddedip yeniyi kabullenelim. Budizm'in yaydığı sessiz, ama devrimci bildiri budur
Budizm'in devrimci anlamı doğrudan değişim kavramından, diyalektik kavramından kaynaklanır.
110 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.