Kendini artık yaşamın içinde hissetmeyen bu
et, Sürçmekten artık kurtulamayan bu dil,
titreşimlerinin rotasını artık izleyemeyen bu
ses, nasıl devineceğini artık unutmuş, kavrayacağı yeri artık belirleyemeyen bu el,
çizgilerinde artık hiçbir anlamın
biçimlenmediği bu beyin, tüm bunlar, mumyamın diri etten oluşunu sağlıyor ve tanrının önünde bir boşluk örneği olarak duruyor; doğmuş olmamın zorunlu bir biçimde beni bıraktığı boşluk bu.