Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.31
Münix
Münix
@munoloji
𐱅𐰇𐰼𐰰
Denize aşık bir kız
Okur-Gezer Instagram: munoloji
#117273304 #128320375
#103042150
Lisans
Ankara / Çanakkale
11 Kasım
430 okur puanı
Haziran 2017 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
159 syf.
·
Puan vermedi
Uzun zaman sonra kalbimi bir kez daha sızlatan bir kitaba denk geldim. Yutkunamadım...
Reşat Nuri benim için Çalıkuşu'nda gereken yıldızı toplamıştı (kii en sevdiğim kitap Çalıkuşu'dur.) Bu kitapta da aynısını yaşadım diyebilirim. Böylelikle kalemini en sevdiğim yazarlar arasında başlarda yerini almış bulunmakta. Kitaba gelince; Böyle bir ters köşe yaşayacağımı tahmin edemezdim. Okuduğum ve iliklerime kadar hissettiğim bu acıyı uzun süre atlatacağımı sanmıyorum...
Ben zaten Türk klasikleri okumasını çok seviyorum. Kitabın dili her ne kadar bilmediğim kelimelerle dolsa da önceden okuduğum klasiklerden azçok aşinayım. Bu yüzden beni çok fazla zorlamadı diyebilirim ama bilmediğim birçok kelimeler de gün yüzüne çıktı tabiki. Bence herkesin okuması gereken bir kitap diye düşünüyorum. Tavsiyelerimin arasına eklendi :))
"Ah Zehra öğretmen ah ne vardı da bir gün daha erken gelseydin..."
Son kez gitmeden en sevdiğim yeri paylaşmak istiyorum..
"Ben zannediyordum ki, ömürlerimizin teknesini istediğimiz sahile çekmek için yalnız onun dümenini ele almak kâfidir... Anlıyorum ki, değilmiş... yollar görünmez kayalarla doluymuş... Onlara çarpmamak lâzımmış... Daha fenası gizli akıntılar varmış ki, insan onlara kapıldığı zaman yolun değiştiğini, gittikçe uzaklaştığını farkedemezmiş... Ta kendisini başka sahillere düşmüş görünceye kadar..."
724 syf.
·
Puan vermedi
Öncelikle "Tutunamayanlara tutundum" diye haykırmak istiyorum :)
Çünkü bende bırakıp bırakmama arasında kararsız kalanlardanım. Zira Tutunamayanlar Türkiye'nin en çok yarım bırakılan kitaplarından birisi ve ben başladığım kitabı yarım bırakmayı sevmiyorum. Başlangıçta herkesin aksine güzel geçti. İlk iki yüz sayfası normaldi benim için sonralarında ise araya soğukluk girdi. Tabii buna okul derslerimin de etkisi oldu. Kitabın ortalarına geldiğimde ise amacım sadece kitabı bitirmek oldu. Sonlara doğru günlükler iştahımı biraz daha açtı. Son 150 sayfası daha içten geçti diyebilirim. Belki de kitabın bitecek olma hevesine kapılmış olabilirim. Selim Işık gibi birçok özelliğimin olduğunu zaman zaman benimde sıkıntılar geçirdiğimi fark ettim. Özellikle "insanlara göre şekil alma" huyunu bir an önce bırakma hevesine girdim.
Umarım hayata sımsıkı tutunanlardan oluruz.
(Spoiler vermeden şöyle içimden geleni yazayım istedim.)
96 syf.
·
Puan vermedi
"Cehaletimizi kırabiliriz, becerilerimizi, yeteneklerimizi ve zekâmızı kullanarak kendimizi bulabilir, kendimiz olabiliriz. En önemlisi, özgür olabiliriz!
Uçmayı öğrenebiliriz!"
Bu romanı deniz karşısında feribotla yarışan martıları izleyerek okumak ayrı bir hoşuma gitti. Her cümlesini, karşımdaki martıları seyrederek çizdim. Bana çok güzel bir anı bırakmış oldu. Martılara hiç bu gözle bakmamıştım. Şimdi her martı bana Jonathan'ı hatırlatacak. Aynı zamanda mücadele ve başarıyı...
Bu kitabı tekrar okuyacaklarıma ekliyorum. Kim bilir belki Ankara'ya dönmeden tekrar deniz karşısında martılara bakarak okurum...
(Ayrıca instagram hesabım olan munoloji'ye bununla ilgili görseller bırakacağım. Bugün martıları, Martı Jonathan'ın kitabı ile birkaç kare çektim.)
Okur Takip Önerileri
354 syf.
·
Puan vermedi
Veee serinin üçüncü kitabı yani Selçuklu üçlemesinin üçüncü kitabıdır. O zaman şöyle konuyu ele alalım sonra da fikirlerimi yazayım: Selçuklu Türkleri'nin Anadolu'daki varlıklarını giderek güçlendirmeleri Bizans'ı rahatsız eder ve Türk birliğini bozmak Türkleri Anadolu'dan silmek için faaliyetlerine hız verir. Bunu başarmak için bir yandan Haçlı
295 syf.
·
Puan vermedi
Dünki Türkiye serisinin 2. kitabı olan Anahtar, Alparslan'ın ölümünden sonra yerine geçen oğlu Melikşah döneminde geçiyor. Malazgirt zaferinden sonra Anadolu'yu vatan yapmak için uğraşan beylerin birlik ve beraberlik içinde hareket etmelerinin önemi iktidar hırsından dolayı başlayan kardeş kavgalarının Türk birliğine-dirliğine verdiği zararlar üzerinde durularak Melikşah ve adamlarının Bizans içlerindeki aktif faaliyetleri de anlatılıyor. Sepetçioğlu, 1000 yıl geriye gidip, görüp öyle yazmışcasına bir dil kullanmış. Bu kitap Kilit'e oranla daha akıcı, daha heyecanlı, daha çok hoşuma gitti diyebilirim. Içerisinde Melikşah, Süleyman Şah, Nizamül Mülk, Hasan Sabbah, Hoca Ahmet Yesevi, Çaka Bey ve adını bilmediğimiz bir sürü gizli kahramanları barındırıyor. Fakat dikkatimi çeken şu oldu ki Melikşah'a çok fazla değinilmemiş. Şu an Kapı'yı da okuyorum ve Anahtar'da ki keyfi alamadım. Onunla ilgili incelememi de en kısa zamanda yazacağım. Selçuklu üçlemesinin ikinci kitabını (Anahtar) daha çok beğendim.
Sizlere de keyifli okumalar dilerim...
265 syf.
·
Puan vermedi
Kilit, Mustafa Necati Sepetçioğlu'nun Dünki Türkiye serisinin ilk kitabı. Tuğrul Bey ve Çağrı Bey döneminde ki Selçuklu ile başlıyor kitap. Alpaslan'ın henüz çocuk olduğu dönemlerde savaşın inceliklerini öğreten Sav-Tekin Bey Alpaslan'a bir kilit verir ve bu kilidi Alpaslan'ın açmasını ister. İşte kitabın adı bu kilitten geliyor.Kilit burada bir sembol. Alpaslan'ın akıl hocası Sarı Hoca bu kilidin nasıl açılacağını anlatıyor. Kitabın sonunda kilidin neyi temsil ettiğini rahatlıkla anlayabiliyoruz. Bu arada yazar bir yandan da Peçeneklilerden bahsediyor. Iki bölümü sırasıyla bize aktarıyor. Tarih severler için kitap çok akıcı. Ama betimlemeler fazla olduğu için biraz yoruyor. Ben Kilit kitabını iki kez okudum. Ilk Tarihi romanım diyebilirim size. Neden iki kez diye sorarsanız; ilk okuduğum zaman seriye geçememiştim şimdi ise seriyi bitirme kararı aldığım için tekrar Kilit okumakla başladım. Bence okunması gereken kitaplar arasında...
208 syf.
3/10 puan verdi
Kitapla ilgili düşüncelerime başlamadan önce bu kitapla nasıl tanıştığımı yazmak istiyorum.
En yakın arkadaşımla kırtasiyeye gitmiştik. O kadar yoğun bir müşteri sırası vardı ki beklerken kitaplara baktık. Arkadaşım eline bu kitabı almış "hadi bir sayı söyle" dedi. Söyledim, kitaptan sayıyı açtı ve sözü okudu. Sonra kendisi söyledi ve açtı okudu. Biz böyle böyle derken ayak üstü kitabı yarılamıştık. (Bu arada kırtasiye tanıdık olunca kitap okuması da serbest) o gün müşteri sırası beklerken zaman çabuk geçmişti. Başka zaman olsa "oof hadi artık sıra gelsin" diye sabırsızlanırdık :) neyse ki öyle olmadı. Kitabın elime ulaşması ise doğum günümde sürpriz gelen kargo ve arkadaşımın bu kitabı yollaması... :)
Kitap hakkın da çok fazla yorum yapmayı düşünmüyorum. Yazar kendi fikirlerini, yaşantılarını, kadınlara ve kendine olan değerini kısa cümleler hakkında kaleme dökmüş...
Üst üste okuyunca sıkıldım ama şu an 8 saatlik yolculuğumda yanıma aldığım için mecbur okudum.
Ankara'dan Çanakkale'ye; Süt ve Bal eşliğinde... :)
72 syf.
2/10 puan verdi
Bazen kitapların isimlerine aldanıp alırım. 'Gezgin'i görünce, "Aaa tam bana göre bir kitap" demeden geçemedim. Ama beklediğimin çok altında bir kitap oldu. Ne isim benzerliği ne de konular olsun hiçbiri tarzımı yansıtmadı. Halil Cibran'ın okuduğum üçüncü eseri olmasına rağmen ilk iki eserinde ki o tadı alamadım. Bazen sevmediğiniz işi zorla yaparsınız ya işte öyle, bu kitabı zorla okudum. Sayfa sayısı olarak oldukça kısa olmasına rağmen cümlelerdeki yoğunluk aşırı zamanımı aldı. Ilk kez bir kitap için "Çabuk bitsin artık" demeye başladım. Çünkü bir kitabı yarım bırakmak huyum değildir. Hele ki bu kitap sayfası azsa. Neyse ben fikirlerimi az çok böyle beyan ettim. Kitabı beğendiğimi söyleyemeyeceğim ama içinde ki hikayeler arasında en beğendiğim DELI oldu. Halil Cibran seviyorsanız eğer okuyun.
184 syf.
10/10 puan verdi
Ben seni okumak için çok geç kalmışım Zeze... Ama tekrar yeniden okumak için söz veriyorum. Bana duygularını bu kadar güzel yansıttığın için, gözyaşlarıma ortak olduğun için, beni çocukluğuma götürdüğün için, şefkatin ne derece güzel olduğunu yansıttığın için teşekkür ederim. Benim için bir kitaba teşekkür etmek onu hayatımın bir parçası olarak görmek kadar güzel bir şey. Veee sevgili Jose Mauro V. güzel duyguları yansıttığınız için bir kez daha teşekkürler.
141 syf.
·
Puan vermedi
İntibah, Namık Kemal'in, ilk kez 1976'da yayımlanan bir romanıdır. Ayrıca roman Türk edebiyatı tarihinin ilk edebi romanı olarak değerlendirilir. Romanda iyi yetişmiş olan Ali Bey'in , uygunsuz bir kadın olan Mahpeyker'e aşık olması ve bu aşkın Ali Bey'de maddi manevi olarak yıkım şeklinde sonuçlanması anlatılır. Ali Bey olayın farkına varana
320 syf.
9/10 puan verdi
Kitabın kapağında ki yazı şöyle diyordu; "Kendini keşfetmeye zorluklarla başa çıkmaya Var Mısın?"
Gerçekten de kendimizi keşfetmeye zorluklarla nasıl başa çıkacağımıza ait tüyolar veren, hem kendi hayatı hem Anadolu'dan kesitlerle bizlere yaşam özünü anlatmaya yüz bulmuş bir kitap. Belki de aradığımız soruların her birinin cevabını nahif bir şekilde anlatılmış ve bize aktarılmış olması beni kitaba bağladı. Deniz Bayramoğlu ile yapmış olduğu sohbeti yanlarında dinliyormuş hissine kapıldım. Bu kitabı birlikte okumuş olduğum birisinin de olması sohbeti dört kişilik yaptı. Ben çok keyif alarak okudum. Kendinizi ne kadar tanıyorsunuzun en güzel cevapları da içerisinde yer alıyor. Bol bol altını çizdiğim cümlelerim var. Hatta "bunu kesinlikle yapacağım" dediğim notlarım da var.
Tavsiye ediyorum kesinlikle okuyun.
Söylemeden geçemeyeceğim "Doğan Cüceloğlu mekanın cennet olsun..."
99 syf.
8/10 puan verdi
Sizlere öncelikle kitap arkasından alıntı yazacağım. "Her ferdi, hatta her cemaati hoşlandığı yem ile avlarlar. Keyfiyet böyle oltalara tutulmayacak kadar insanlığımızı terbiye edebilmektedir.
Henüz çoğumuz hayatın özünü anlamayarak havada saadet, kuyu dibinde cennet arayan, birbirimizden keramet bekleyen, boş şeylere kapılan, vaatlere aldanan saf kimseleriz.
Bu dünya, henüz büyük komik Moliére ardından üç adım ileri gitmeli. Daima üstadın ebedi komedyaları tekerrür edip duruyor. Yalnız sahnenin dekorları değişti. Tarzlar başkalaştı. Insanın yaradılışı hep o yaradılış...
Kötüler daha kurnazlaştı. Birbirini zarara sokma ilerledi. Fenalık büyüdü."
Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın okuduğum 2. eseri oldu bu. Önceki kitabında olduğu gibi bu eserinde de ince mizahlara yer vermiş yazar. Zaman zaman güldüm, zaman zaman düşündüm. Iki arkadaşın sohbetleri beni hep gülümsetti :)
Kitapta ders verilecek mesajlar da hakim... Ben spoiler vermektense okumanızı tavsiye ederim...
Iyi okumalar ☺
80 syf.
·
Puan vermedi
Hiç olur mu düşmanın silahı vatana çevrilsin de karşısında önce benim göğsümü bulamasın!
Hiç olur mu vatan tehlikede bulunsun da evimde rahat oturayım. Hiç olur mu devlet yerinden oynasın da ben mıhlamış gibi burada kalayım. Hiç olur mu vatan sevgisi bugün her şeyden mukaddes olsun da ben yalnız senin sevginle uğraşayım. Hiç olur mu dünyada her şeyin ilerlediğini bilip dururken, ben babamdan, ecdadımdan aşağı kalayım. Vatan! Vatan! Vatan tehlikede diyorum. Duymuyor musun? Beni Allah yarattı... Vatan büyüttü. Beni Allah besliyor... Vatan için besliyor. Ben anamın karnında dünyaya geldiğim zaman açtım. Vatan karnımı doyurdu... Çıplaktım... Vatan sayesinde giyindim... Vatanımın nimetleri kemiklerimde duruyor. Vücudum vatanın toprağından, nefsim vatanın havasından... Vatanımın uğrunda ölmeyeceksem ya ben niçin doğdum!
Syf:16
Vatan Şairi olarak bilinen değerli yazarlarımızdan Namık Kemal’in Vatan Yahut Silistre’si edebiyatımızın batı tarzı sahnelenen ilk tiyatrosudur. Bir solukta okunabilecek tarzdadır. Herkese tavsiye ederim. Keyifli Okumalar...
160 syf.
9/10 puan verdi
1910 yılında Dünya'ya çarpacağı söylentisi yayılan "Halley Kuyruklu Yıldızı" mahalle halkı arasında büyük bir paniğe yol açar. Yazar, bu durumu eğlenceli bir anlatımla okuyucuya aktarır. Mahalle ağzıyla yorumlanarak kaleme alınan eser, dönemin sosyal yapısını yansıtması bakımından da "toplum için bir ayna" olma hüviyeti gösterir.
Kadınlarla arası iyi olmayan ve bu durumu fırsat bilen Irfan Bey, Halley hakkında konferanslar vermeye başlar ve kadınları iyice korkutur. Dünyamıza çarptığını rüyasında görmüş gibi anlatır. Hatta fişek gibi ses oyunlarıyla kadınları korkutur. (Ne yalan söyleyim burada çok güldüm, hatta kahkaha attım diyebilirim.)
Veee bir gün Irfan Bey'e kimden olduğu bilinmeyen bir mektup gelir... ( Işte tam da her sey burada başlıyor.) Sonrasını okumak isteyenlere bırakıyorum...
Çok keyifli bir eser. Mutlaka okuyunuz
Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaçHüseyin Rahmi Gürpınar · Kızıl Panda Yayınları · 202017,3bin okunma
64 syf.
8/10 puan verdi
Bugün de bitti. Tıpkı kendini yarına kapatan nilüfer çiçeği gibi gün de kendini bize kapattı.
Elveda size ve sizinle geçirdiğim gençliğime!
...
Ancak şimdi uykumuz kaçtı, rüyamız sona erdi. Ayrılma vakti geldi çattı...
Syf 62/63
El Mustafa, Orphalese şehrinde, kendisini alıp doğduğu adaya geri götürecek gemisini on iki yıl bekler. On iki yıl sonra kendisini almaya gelen gemisini görür ve gitmeden önce halkının ona sorduğu sorularla felsefi bir şekilde cevaplar. Bu soru cevap kitapta konu olarak geçmiştir. Her sayfasında ayrı bir konu işlenmiş, fakat her biri birbirine uyumlu haldedir.
Halil Cibran'ın okuduğum ilk eseriydi. Sipariş verdiğim zaman bu kadar ince bir kitap ile karşılaşacağım aklımın ucundan geçmezdi :) kitap çok ince bir solukta okunabilecek türden. Ve bol bol altını çizeceğiniz cümleler olacak :)
Diğer kitaplarını da okumayı düşünüyorum.
Sizlere de iyi okumalar...
360 syf.
7/10 puan verdi
"Ah Eylül... Eylül... Hayatın mutluluğu bilinmemekle birlikte, anlamamakta! Halbuki onu yaşayıp bilmemek mümkün değil... Bir kere eylül geldi mi, boşuna...
Hiçbir umut..."
Syf: 244
Eylül, Mehmet Rauf'un ilk psikolojik roman olarak Türk tarihine geçen romanı. Ayrıca benimde Mehmet Rauf'un okuduğum ilk eseridir.
Olaylardan çok ruh hali anlatılmaktadır. Bu yüzden kitap biraz ağır ağır gitmektedir. Kitapta evli bir kadın olan Suat ve Necip' in imkansız aşkı anlatılır.
Kitapta en beğendiğim kısım finali olmuştur.
Herkese iyi okumalar...
163 syf.
9/10 puan verdi
Kimi tutkular rehberimiz olur yaşam boyunca. Kollarıyla bizi sarar. Sorgulamadan peşlerinden gideriz ve hiç pişman olmayacağımızı biliriz.
"Bir insan diğer bir insana bazen hayata bağlandığından çok daha kuvvetli bağlarla sarılabilirmiş."
Hayattan, sevgiden, umuttan, çaresizlikten, güvenden, saflıktan, kimi zaman bunalımdan bahseden bu eser bol bol altını çizdiğim cümleleri oluşturdu. Bazı kitaplar su gibidir, akar gider...
Bu kitapta bir solukta okunabilecek bir kitap. Merak duygusunu hep tazeleyen "Acaba ne olacak?" diye içimizden geçirmemize sebep oluyor. Raif Bey'in günlüğünü okurken sonunu tahmin edebiliyorsunuz. Son sayfalara geldiğim de Raif Bey ölmesin, diyemedim. Aksine "ölsün ve sevdiği kadına, aşkına kavuşsun." dedim.
Sanırım bu yıl okuduğum en güzel eser ve etkisinde kaldığım bi eser.
Kesinlikle tavsiye ediyorum.
104 syf.
8/10 puan verdi
Biz büyükler...
Küçük bedenleri olan ama zihinleri yetişkin insanlardan daha büyük olan çocukları anlamayacak kadar sorunlu olan bireyleriz. Bir çocuk resim çizer ve " bu ne hiçbir şey anladım" der başımızdan atarız. Oysa onun hayalle çizdiği, bizim gözümüzde karışık fotoğraflar...
Şimdiye kadar genelleme yaptım. Fakat iyi ki bu mesleği seçtim dediğim noktalardan biriside çocuklarla hayal dünyasına dalıp istediğimiz şekilde boyamalar yapıp çizimler ortaya çıkardığımız zamandır. Bazen onlar karalıyor (çiziyor) bense onları bir figüre benzetiyorum. Tıpkı Küçük Prens'te ki boa yılanı gibi. Tabi bunu yapmadan önce onlara soruyorum: "Sen ne çizdin bakalım?" Sonra anlatıyor ve onu hayata küçük dokunuşlar ile yeniliyorum. Ve sonrası yüzde kocaman bir tebessüm.
Küçük Prens büyüklere çokta güzel vurgulanmış bir kitap.
Her yaştan okunabilir tarzda. O kadar kısa ki; tadı damağımda kaldı, diyebilirim.
(Uzun versiyonu da varmış 1000 sayfa kadar bu da bilgi olsun) ☺
Keyifli okumalar dilerim...
152 syf.
·
Puan vermedi
"Hayvan Çiftliği'nin baş kişileri hayvanlardır. Bir çiftlikte yaşayan hayvanlar , kendilerini sömüren insanlara başkaldırıp çiftliğin yönetimini ele geçirir. Amaçları daha eşitlikçi bir topluluk oluşturmaktır. Aralarında en akıllı olan domuzlar, kısa sürede önder bir takım oluşturur ama devrimi de yine onlar tarafından saptırır. Ne yazıkki insanlardan daha baskıcı, daha acımasız bir diktatörlük kurulmuştur artık. George Orwell, bu romanında tarihsel bir gerçeği eleştirmektedir.
Alt başlığı Bir Peri Masalı olan Hayvan Çiftliği, bir masal anlatımıyla yazılmıştır. Ama küçükleri eğlendirecek bir peri masalı değil, çarpıcı bir politik taşlamadır."
Kitap ve politika bir yana dursun; en çok üzüldüğüm Boxer oldu. Pes etmedi, sürekli çalıştı, yaralandı yine çalıştı. Kar yağdı çalıştı, don tuttu çalıştı. Çoğu hayvandan 3 4 kat daha fazla çalıştı...
Ama gelgelelim çalıştığı önderin onu yem etmesine... çok üzücü çok...
613 syf.
10/10 puan verdi
"Yaradan Rabbinin adıyla oku! O, insanı "alak" dan yarattı"
"Oku! Senin Rabbin en cömert olandır."
Her kitabı okuyupta Kuran-i Kerimi raflara kaldırmak ne kadarda üzücü değil mi ?
En azından her gün 2 sayfa okusak hem ruhumuz hem imanımız tazelenmez mi?
O zaman her gün en az 2 sayfa okumak dileğiyle...
*GÜNCELLEME*
Çok şükür Kuran hatmini gerçekleştirdim... Rabbim böyle bir günde kabul eder inşallah. Kadir Gecesinin hürmetine dualarınızı, gönlünüzden geçenleri hayırlı kılsın. Bir daha ki Ramazana kavuşmak dileğiyle.
Allah kabul etsin.
96 syf.
8/10 puan verdi
Insan neyle yaşar ?
Sevgiyle, Tanrı ile yaşar.
Mal mülk boş. Iki metrelik çukura tek götürebildiğimiz ölü bir beden, iki metrelik kefen...
Insan hayatı sorgulamaya başlıyor. Bırak yarın öleceğini iki dakika sonra yaşayacağının garantisi bile yok. Hayat için çabalayıp didiniyoruz. Onun malı var onun evi, onun arabası, onun arsası...
Bitmek bilmeyen dünya mal savaşı. Oysa tek gerçek Allah ve sevgi. Iyiligi kaybetmemek, sevgiyi köreltmemek gerekiyor.
4 hikayeden oluşan bu kitabı öneriyorum
144 syf.
·
Puan vermedi
Kitabı Gönül Dağı dizisinden görüp aldım. Iyi ki almışım dedim. Çünkü kaşiflik, macera, çocuklara öz anlatım dili (tabii bu çocuklara uyarlanan bir kitap ve onlar adına degerlendirilirse) adrenalin ve en çokta joe'nin umutları...
Umut öyle bir şey ki en tehlikeli zamanda bile seni içinden sıyırıp güzelliklere adayabiliyor .
Kitap 1 günde bitebilecek tarz da.
Balonla Beş Hafta - Kısaltılmış MetinJules Verne · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20185,5bin okunma
375 syf.
8/10 puan verdi
Arkadaşımın, bir kutu hediyesi içinde buldum. Doğum günü hediyesi...
Kutuyu açtığım da içinde kitapların bir de seyehat defterinin olduğunu -çok gezen birisi olarak- ve en altta da bu kitabın olduğu görünce çok mutlu olmuştum. Hem hediye olması hemde çocukluğuna çok önem veren birisi olarak bu tarz romanlar beni olduğundan fazla duygusal ve mutlu ediyor. Elimde yarım kalan kitabı bitirir bitirmez başladım okumaya.
Emir ve Hasan'ın Kabil' de geçen çocukluğu ve sonrası dram dolu hikaye...
* Tavsiye eder miyim ?
Evet, ederim fakat sakin kafa ile okumanızı tercih ederim. Çok yoğun bir zamanda okuduğum için kendime kızdım. 4 günde bitirilebilecek bir kitabı 10 günden fazla sürede okuduğum için biraz üzgünüm. Fakat size tavsiyem sakin ve vaktinizin bol olduğu dönemde okumanız...
Ayrıca herkesin elinin altında olması gereken bir kitap.
*Olumsuz yönlerine gelince. Yazar bazı yerlerde çok fazla betimle yapmış, bazen beni yordu.
163 syf.
8/10 puan verdi
Bi Abiminönerisi üzerine almış olduğum kitaplardan birisi, Bir solukta okumalık..
Elinizden düşmeyen ve biran önce bitireyim denilen tarzda :)
Kendine öz güven isteyenler için bire bir tavsiyem
Şu Hortumlu Dünyada Fil Yalnız Bir HayvandırAhmet Şerif İzgören · Elma Yayınevi · 202223,8bin okunma
464 syf.
10/10 puan verdi
SAnırım okumuş olduğum en güzel kitaplardan birisi :)
Ve kitabı en yakın arkadaşıma hediye ettim..
Güzel dostlukların kurulmuş olduğu bir kitap..
