Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Mesele şudur: bugünün eğitiminden geçerek yetişmiş ve sadece bugünün eğitimiyle şartlanmış olanlar, İslam'a bakarken,onu ister istemez şartlandığı çevrenin içinden görmek ister .
Bu bakımdan tıpkı Hristiyanlar gibi, dini "Allah'la kul arasında bir mesele" olarak görmekte, fakat bu görüşün İslâm'da farklı bir kavramı, farklı bir anlayışı ifade ettiğini kavrayamamaktadır.
Reklam
Dinin sahibi ve koruyucusu Allah'tır. Fakat onun emaneti Müslümanların üzerindir. Halen yeryüzünde yaşayan Müslümanlar bu emaneti "ehliyet"le koruyabiliyor mu?
Kaldı ki , tanımı gereği, Müslüman'ın İslam'dan taviz vermeye hakkı yoktur.
Bu inanca çok gülesim geliyor :)
Adamın babası hacı ya, artık ona inanmanız için sebep yok!
Sayfa 48 - İz yayınları
Eğer dine (İslâm) hayatımızın her şeyi diye bakmıyorsak, onu kendisiyle amel edeceğimiz bir hükümler bütünü olarak görmüyorsak, dini bir zihin fantezisi olarak kabul ediyoruz demektir. Din, bir kez, bir zihin fantezisi olarak kabul edilince, bu fanteziye yüklenmek İstenen değer ne kadar yüce ve yüksek olursa olsun, o artık kendisiyle amel edilen bir hükümler bütünü olmaktan çıkmış, nefsanî gayelerin hizmetine verilmiş zihin lüksünün, düşünce konforunun unsuru ve aleti durumuna getirilmiş olur.
Reklam
Allah dilerse her şey olur, ona kuşku yok. Fakat Allah'ın dilediği, emrettiği hayat yaşanmadıkça, Allah'ın hükmü insanlar arasında yürürlüğe girmez
Allah dilerse her şey olur, ona kuşku yok. Fakat Allah'ın dilediği, emrettiği hayat yaşanmadıkça, Allah'ın hükmü insanlar arasında yürürlüğe girmez.
Sayfa 45 - İz yayınları
İslâm'ın, kişinin bireysel yaşayışla değil, fakat paralı askerlerin mücadelesiyle geleceği varsayılıyor. Veya Müslümanlar arasında, bu işin mücadelesine girişecek bir ruhban sınıfın var olduğu tasarlanıyor.
Sayfa 44 - İz yayınları
Ben İslâm'ın gelmesini istiyorum ama onun gelmesi için yapılan mücadeleye katılmıyorum, demek; aslında İslâm'ın gelmesini istemiyorum demenin dolambaçlı yoldan söylenmesine varıyor.
Sayfa 44 - İz yayınları
Reklam
Halen kendine Müslümanım diyen bazı insanların kafası çağdaş putlarla donatılmıştır. Günümüzde, "ortalama" her Müslüman bu putlardan birini bir bahane olarak kullanıp İslam'ın hükmünden kaçabilmenin "yolunu" bulabilmektedir. O kadar ki, İslâm'dan taviz vererek İslâm yolunda mücadele yürüttüğünü zanne- denlere bile rastlanmaktadır. Bu duruma İslâmî siyaset demek şöyle dursun, ortada tavizden bile fazla bir şey bulunmaktadır. Burada açıkça küfrün tuzağına düşmek, onun oyununa gelmek söz konusudur.
Ben bir yandan İslam'ı savunurken, bir yandan da ıçınde yaşadığımız sıyasî ve iktisadi ortamın gereği olarak İslâm'ın faiz yasağı uzerinde tavizde bulunarak bır yere varmak istiyorsam, bu, kufurle uzlaşmaya varma anlamını taşır. Kaldı ki, tanımı gereği, Müslümanın İslam'dan taviz vermeye hakkı yoktur İnsan ancak sahip olduğu hak- lar üzerinde tasarruf edebilir, ancak kendı haklarından feragatte ve fedakârlıkta bulunabilir Islām, Müslümanlara bir emanettir Onun hükumlerını insan olarak ben getirmediğim için bu hükümlerden taviz verme hakkını da kendimde göremem. Kimse, haiz olmadığı bir hakkı başkasına devredemez.
Müslümanlar arasında öyle bir zümre var ki, çoğun luğu onlar oluşturuyor özellikle son yüzyılda belirgın bır şekilde ortaya çıkan bu yeni tip insana "modernist" deniliyor Bu tip, Islâm'a misyoner gibi kuşkulu bir göz le bakar Zihniyeti, düşünce yapısı, kafasının işleme tarzı, aslında profandır, fakat bir tür kişilik zaafından Müslüman olduğunu da reddedememektedir. Böyle tuhaf bir konumdadır Yanlış anlaşılmasın, Müslüman ol- duğunu reddetmesi ona kişilik kazandıracaktır demek istemiyoruz. Düşüncelerini sonuna kadar götürme yeteneğinin ve cesaretinin eksikliğinden bahsediyoruz kafa yapısı profandır, ama ruhu muhafazakârdır
Adamın babası Hacı ya, artık ona inanmamanız için sebep yok!
Çünkü Allah dinini tamalamıştır.Fakat o din yaşanmakdıkça onun yeryüzünde yürürlüğe girmesi âdetullahtan değildir.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.