Şimdi her neyse kendini gelip bulacak olan veya her neyse kendinin gidip bulacağı olan. Onu gidip bulmalı. “Bilmek”le “bulmak”ın aynı kökten geldiğini söyleyenler var. O çok şey “biliyordu” ve çok şey “bulmuştu”.
Terekesinde kitaplar, kitaplar, kitaplar. Belki de “hakikat aşkı” idi onu avutan. Tırnak içinde görüyor bu tabiri. Önemsiyor galiba. Hakikat ama niçin kalbinde hala çok büyük bir boşluk. Kalbin macerası. Sırası değil.
O yıllarda parayla diploma dağıtıyorlardı.
Önüne dört tane kaz katsan otaramayacak olanlar daire başkanlığına, müsteşarlığa, şirket müdürlüğüne yükseldiler. Bu memleket ne olacak?