Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mustafa

Mustafa
@mustafa9516
İzmir
7 Haziran
55 okur puanı
Şubat 2017 tarihinde katıldı
Birçok yıldız var gökyüzünde ama göremiyorum. Şehir ışıkları engel oluyor, gözlerim onları görebilecek kapasitede değil ya da yıldızların ışıkları yeterince ulaşamıyor. Yıldızlar çırpınıyor orada onları görmem için, enerjilerini harcıyorlar bana orada olduklarını kanıtlamak için. Yoksullar da biraz yıldız gibi, şu soğukta üşüyen hayvancağızlar ve bilumum sesleri ve elleri bana ulaşmayan şeyler. Medya ise daha çok sokak lambası gibi. Ben ise yerimden kımıldamayan aciz bir heykel. Ben sizim.
Reklam
girdapların gücü yetmiyor içine çekmeye, retinamdan çıkan meşale ateşiyle karanlıkları yararak geliyorum, bir kenti tuzla buz edecek fırtınaya kafa tutarak geliyorum, geliyorum durgunluğa inat.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
dünya şiir antolojisi arıyorum önerisi olan var mı?
Zehrini akıttığın bu sokakları nasıl unutabilirsin? Her gece çıkıp yollarını arşınladığın, siyah ayakkabılarını kirleten ve buna rağmen her seferinde daha bir istekle yürüdüğün bu yolları, seni düştüğün birçok boşluktan çekip de kurtarıveren şu parkı -işte şurada görüyorsun o salıncağı, çocukların neşeyle kaydığı kaydırağı!- nasıl unutabilirsin ha? Nereye gidersen git sen burayı unutamazsın aga, buranın muadillerinde sürünürsün. Şu tahterevallide bulduğun geçmişi -sana her ne kadar iğne uçları gözükse de- ve yüzünde tebessüme dönüşmesini, geçmişin yıkıcı tarafını değil de yapıcı tarafını, bardağın o dolu tarafını görmeyi sen nasıl öğrendin sanıyorsun? Hayatın gerçekleri seni sürekli karamsar olmaya itti fakat bu parkta bulduğun şey çocukluğunun hayalperestliğini ortaya çıkardı ve... Ve sen de biliyorsun ki şu an oturduğun bank dahi senin için birçok gerçekten daha değerli hale geldi. Bunu yadsımak ve bundan kaçmak, bunu imge olarak dahi unutmaya çalışmak kendine karşı zorbalığındır, benliğini idam etme çünkü hayatın tekdüzeliği yeterince ceset kokuyor.
Reklam
insana mantığını değil de duygularını hat safhada yaşatan kitaplardan irite olduğum doğrudur, görün yahu sizin duygularınız onların umrunda değil kendi içselliklerini dökmek ve çoğu zaman da sizi etkilemek için çalışıyorlar.
ve diyorum ki insan çelişki kavramının vücut bulmuş halidir ve istediği zaman durumu lehine veya aleyhine çevirebilir
İçimizdeki geçimsizliğin sebebi geçici hasarlar, geleceğin boş kavramları.
Şu güneş nasıl da yakıyor tenimi mart sabahında, nasıl da gözlerim kamaşıyor bulutların ışık huzmeleri karşısındaki renk karışıklıklarında. Sanki hepsi küçük birer çocuk, depresif ve sıkıcı bir akşamın sabahında annesinin varlığıyla buluşmuş ve onun kollarına koşarken ayakları baldırlarına çarpan afacanlar gibi neşeli. Bir kadının içten gülüşü gibi, gözlerindeki evren gibi, yanaklarındaki saf duygular gibi. Anlamıyorum, hiç anlamıyorum nasıl oluyor da bu gök kubbenin altında bunca rezalet dönebiliyor, hiç mi göğe bakmıyor insanlar?