Ölçünün tek bir durağı, tek bir sonu var. Tek yere doğru kayıyor her geçen günle birlikte. O halde, her gün yeniden bir şeyler yapabilmeli, her gün yeniden kurmalı, düzeltmeli dünyasını, her gün yeni bir şey katmalı ki yaşayışına, ölüm payı artacak yerde eksilir gibi olabilsin, dağılsın, parçalansın; yaşayışını kolaylaştıran kendi alışkılarının yanında kendi getirdiğin değişiklik de olsun, bu denge içinde, yaşadığını, sürüklenmediğini anla, anlayacak hale gel...
Bütün okuduklarımız, bütün bildiklerimiz gelip gelip bizi gündelik hayatın ortasında vuruveriyor.Nice tuzaktan ustalıkla kaçarken, birdenbire ya çok bildik ya da hiç beklenmedik bir tuzağın içinde buluveriyorsunuz kendinizi.